Gönderen Konu: Beyşehir Gölü  (Okunma sayısı 2382 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7788
    • insan ve doğa
Beyşehir Gölü
« : 30 Mart 2019, 09:27:57 »
Beyşehir Gölü, Türkiye'nin ikinci büyük gölü, güney ve batısında Toros Dağları, doğusunda volkanik bir oluşum olan Erenler Dağı, güneydoğu kuzeybatı yönünde ise Anamas Dağı ve Sultan Dağları ile çevrili tektonik bir çökeltide yer almaktadır.

İç Anadolu'nun batısına yakın, Beyşehir ile Isparta arasındadır. Beyşehir Gölü’nü İç Anadolu Bölgesi'nden ayıran Sultan Dağları silsilesi takriben 100 km kadardır. Bu silsile aynı zamanda Beyşehir Gölü Havzası ile Eğirdir ve Akşehir Gölü havzalarının su bölüm çizgisini oluşturmaktadır. Sultan Dağları, Beyşehir Gölü Havzası’nı bir süre çevreledikten sonra yerini Erenler (2319 m) ve Alacadağları’na (2203 m) bırakmaktadır. Beyşehir ve Suğla gölleri arasındaki Beyşehir–Seydişehir çöküntü oluğunu doğudan kuşatan bu dağlar: Sultan Dağları, Göl Dağları, Geyik Dağları sırasından sonra gelen ve Konya topraklarını bölümlere ayıran Batı Torosların bir iç koludur. Göl’ün batısında kıyı görüntüsü dik ve yüksek olup bu kesimde dik kıyıların kesintiye uğradığı bölgelerde Yenişar Ovası uzanmaktadır. Güney ve doğudan sınırlayan kıyılar ise alçaktır. Bu hafif eğimli olan kıyıların gerisinde batı yönünde Yeşildağ ve doğu yönünde Kıreli ovaları uzanmaktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği 1121 m ve yüzölçümü 651 km² olan gölün kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzunluğu 50 km, buna dik doğrultudaki genişliği ise yaklaşık 18–20 km arasındadır. Suları tatlı olup, derinliği en çok 10 m civarındadır. Çevresi, yüksekliği 2.000 metreyi aşan dağlarla çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği ise 1.115 metredir. Fazla gelen sular, yapılan bir kanalla doğrudan Çarşamba Suyu'na verilir. Beyşehir Gölü, halk arasında “Uluarık” olarak adlandırılan ve kaynaklarda Beyşehir (Çarşamba) Çayı ismi verilen gideğeni vasıtasıyla güneydoğu doğrultusunda yaklaşık 60 km kat ederek Suğla (Karaviran) Gölü’ne karışmaktadır. Konya Ovasının sulanması için Beyşehir kazası yanında büyük bir regülatör yapılmıştır.

Gölün tabanı neojen göl tortularıyla doludur. Gölün bir özelliği de içinde pek çok adanın bulunmasıdır. Göl üzerinde ortalama olarak 33 tane irili ufaklı ada vardır. Gölde su seviyesine göre ada sayısı da değişmektedir. Ancak bu değişim pek önemli değildir.

Başlıca adalar şunlardır:

MADA ADASI(KAZAK) : Mada kelimesi Farsça’da dişi hayvan manasında kullanılır. Beyşehir Gölü’nün en büyük adası olup, 8220 hektar alana sahiptir. Üzerindeki Mada Köyü’nde Yörükler yaşar. Adaya 1865’te 30 - 40 hane kadar Kazak yerleşmiş ama daha sonra göç etmişlerdir. Bundan dolayı adaya Kazak adası da denir.

HACI AKİF ADASI : Adını, aslen Hoyranlı olan ve Beyşehir’deki ünlü tarihi evin sahibi olarak bilinen Hacı Akif Efendi’den almıştır. Adalar kümesinin güneyindedir. Beyşehir’e uzaklığı 25 km kadardır. Sarkıt ve dikitleriyle ünlü 100 m uzunluğunda bir mağarası vardır. Roma dönemine ait tapınak kalıntıları, görülmeye değer güzelliktedir. Böcek türleri yönünden zengin olan adada, bazı hayvan türlerinin üretimi de yapılmaktadır. Milli park alanı olarak koruma altına alınmıştır.

İĞDELİ ADA : En yüksek noktası 1282 metre olan ada turistik açıdan ilgiye değer güzelliktedir. Kıyıları dik ve derin olup, geniş kumsalları vardır.

ORTA ADA : İğdeli ve Aygır Adaları’nın 200 metre açığında yer alan bu ada 2500 dekarlık alana sahiptir. Diğer iki ada ile oluşturduğu boğaz çok güzeldir. Tepe noktası 1146 metredir. Çoğunlukla ardıç ağaçlarının oluşturduğu geniş bir bitki örtüsü vardır. Ada üzerindeki eski yapı kalıntıları da vardır.

KES ADALARI :
İçeri ve dışarı adalar olarak da bilinir. En yüksek noktası 1134 metredir. Otlak durumunda olup10 kadar küçük adadan oluşur.

AYGIR ADASI : Tabii açıdan ilgi çekici nitelikleri adada koy ve kumsallar oldukça güzeldir. 1055 dekarlık alanı olup en yüksek noktası 1260 metredir. Kilise kalıntıları vardır.

KIZILADA : Eski yapı kalıntıları ve mağarası vardır. Adanın alanı 815 dekar civarındadır.

ÇEÇEN ADASI : Aşağıağıl, Terkenli, Hacı Osman ve Gavur Adası da denir. Adada çiftlik evleri ve birçok tarihi kalıntı mevcuttur. Alanı 595 dekardır. Uzun yıllar öncesinde Rumlar’ın bulunduğu ada İstiklal savaşında gösterdikleri yararlılıklardan dolayı Çeçenler’e verilmiştir.

GÖLKAŞI ADASI : Gölkaşı’na uzaklığı 500 metre civarında olup 565 dekarlık alanı vardır. Adada bol miktarda ağaç mevcuttur. En yüksek noktası 1138 metredir.

EŞEK ADASI : Enyüksek noktası 1139 metre alanı 140 dekardır. Seyrek de olsa ağaçlarla kaplıdır. Selçuklular dönemine ait olduğu sanılan eski yapı kalıntıları vardır. Bu yapılar Kubadabad Sarayı ile çağdaş olmalıdır.

KIZILADA : İkinci Kızılada olarak da bilinir. Kurucuova yakınlarındaki ada, kasaba halkı tarafından ekilmektedir. En yüksek noktası 1142 metre ve alanı 110 dekar civarındır.

AKBURUN ADASI :
Ömer Çavuş adası olarak da bilinir. Eski yapı kalıntıları ve mezar taşları vardır. Alanı 60 dekar civarında olan adanın en yüksek noktası 1128 metredir.

KİRSE ADASI : Adada kilise kalıntıları vardır. Alman araştırmacı Hirschfeld’in 1878’de ziyaret ederek izlenimlerini anlattığı kalıntılar muhtemelen bunlardır. Kirse boğazı adayı Mada Adasından ayırır. Gölün en derin olduğu bölgede 18 metre ile burasıdır. Alanı 10 dekar civarında olup üzrinde kasr kalıntıları da vardır.

KIZ KALESİ : Kubadabad Sarayı’nın 3,5 km kadar kuzeydoğusunda 5 dekarlık bir adadır. En yüksek noktası 1138 metredir. Kubadabad sarayının harem dairesi olarak kullanılmıştır. İlk bakışta kalın harçlı duvarlarıyla ilgi çeker. Kayalık özelliği de taşıyan ada içinde birçok eski yapı kalıntısı vardır. Bir dönem 230 kadar kuşun barındığı ada için kuş cenneti nitelendirilmesi de yapılmıştır.

HÖYÜK ADASI : Tarıma müsait olup 20 dekarlık alanı vardır. Mezar, kemik, çanak ve çömlek kalıntıları bulunmuştur.

MINDIRAS ADASI : Mağarası ve antik kalıntılarıyla dikkati çeken bir adadır.

KÜL ADASI : Alanı 10 dekar civarında olup en yüksek noktası 118 metredir. Sonradan doldurulduğu söylenen düdeni ve bu olayı anlatan efsanesiyle ünlüdür.

Bu adalara ek olarak; Taşlı ada, Kum adası, Geyik adası, Ketlaş adası, Yılan adası, Kuşkondu adası, Yapraklı ada, Camız adası ve Afrika adlarını da saymak mümkündür

Gölde bol miktarda Sazan Balığı, Aynalı Sazan, Turna, Levrek, Kadife Balığı vardır. Beyşehir Gölü Milli Parkı kapsamında koruma altındadır. Göl cıvarında çok miktarda Yaban Domuzu sürüler halinde bulunur.

Göçmen su kuşları
Birçok göçmen su kuşları avlanmak, kamış adalarda kuluçkaya yatmak (üremek) ve bazıları kışlamak için Beyşehir Gölüne gelirler, bunlar;

•   Küçük karabatak (Phalacrocorax pygmeus),
•   Bayağı kaşıkçı (Platalea leucorodia),
•   Dalmaçya Pelikanı (Pelecanus crispus),
•   Bayağı balaban (Botaurus stellaris),
•   Balıkçılgiller (Ardeidae),
•   Alaca balıkçıl (Ardeola ralloides),
•   Erguvani balıkçıl (Ardea purpurea),
•   Pasbaş patka (Aythya nyroca),
•   Gülen sumru (Sterna nilotica),
•   Büyük cılıbıt (Charadrius leschenaultii),
•   Sakarca kazı (Anser albifrons),
•   Küçük sakarca kazı (Anser erythropus),
•   Sakarmeke (Fulica atra),
•   Dikkuyruk (Oxyura leucocephala),
•   Kılıçgagagiller'den (Himantopus himantopus),
•   Bayağı aynak (Plegadis falcinellus), ve kamışların arasında kum adalarda Kolyeli büyük yağmurcunu (Charadrius hiaticula) kuluçkaya yattıkları gözlenmiştir.


Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7788
    • insan ve doğa
Ynt: Beyşehir Gölü
« Yanıtla #1 : 05 Nisan 2019, 09:10:41 »
Beyşehir Gölü Millî Parkı, Beyşehir Gölü’nün yakınında Türkiye'nin en büyük milli parkıdır.

Derlenen bilgilere göre, 1993 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan milli park 88 bin 750 hektarlık alanı kapsıyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü bünyesinde koruma altında bulundurulan Türkiye'de toplam 897 bin 657 hektarlık alana sahip 40 adet milli park bulunuyor. Bu milli park alanlarının en genişi ise Beyşehir Gölü Milli Parkı olarak dikkat çekiyor. Türkiye'nin en büyük tatlı su kaynağı olan Beyşehir Gölü'nde Beyşehir ve Kızıldağ olmak üzere iki ayrı milli park bulunuyor. Beyşehir Gölü Milli Parkı, Türkiye'nin en önemli ziyaretçi çeken doğal mekanları arasında gösteriliyor. Beyşehir milli parkının orman formasyonunu ardıç, karaçam, göknar, sedir ve meşe türleri oluşturuyor. Ağaçlar yer yer göl kenarına kadar uzanarak Beyşehir Gölü'nün koylarını ve körfezlerini görsel açıdan eşsiz bir manzaraya kavuşturuyor. Üstün değerdeki peyzaj güzellikleri, göçmen kuşlar için iyi bir barınak olması, potansiyel göl sularına dayalı sporlarına elverişli göl kıyılarının bulunması ile Selçuklu dönemine ait kültürel zenginlikler olması Beyşehir Gölü Milli Parkı'nın kaynak değerlerini daha da önemli hale getiriyor.

Milli park olan Beyşehir Gölü bünyesinde ayrıca irili ufaklı çok sayıda adanın bulunması, doğal mekana olan ziyaretçi ilgisini de artırıyor. Göl içerisindeki adalar su kuşlarının yuvalanması ve kuluçkalanmaları için önem teşkil ederken, adalar dalgıç türleri, kuğular, karabataklar, bazı balıkçıl türleri ve ördekler için kışlama ve kuluçka alanı olarak biliniyor. Yine, milli park bünyesindeki göl suyunun alkalin özellikte olması, sazan, levrek vb. balık çeşitlerinin bulunmasının yanında, su kaplumbağası ve yılanlar ise gölün faunasına zenginlik katıyor. Yoğun ziyaret dönemi Mayıs ile Ekim ayları arası olan Beyşehir Gölü Milli Parkı ziyaretçilere yeşil örtü ile zengin sahil kesimlerinde günübirlik çadır ve karavan kampı imkânı sunarken, farklı konaklama tercihleri için ise ilçe merkezinden yararlanılabiliyor.Öte yandan, Türkiye'de iki ayrı milli park alanı olarak koruma altında bulundurulan tek su kaynağı yine Beyşehir Gölü. Beyşehir Gölü'nün Isparta ili sınırlarındaki Kızıldağ Milli Parkı 1969 yılında kurulurken, 59 bin 400 hektarlık sahayı kapsıyor. Milli parkın bitki örtüsünü kızılçam, karaçam, ardıç, sedir ormanları ile bozuk maki toplulukları oluşturuyor.

Tags: