Gönderen Konu: Cacabey Gökbilim Medresesi  (Okunma sayısı 4531 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7765
    • insan ve doğa
Cacabey Gökbilim Medresesi
« : 25 Ağustos 2011, 10:20:44 »
Kırşehir il merkezinde bulunan Cacabey Gökbilim Medresesi, H.671/ M.1272-1273 yılında, Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, Kırşehir Valisi Nureddin Cibril Bin Cacabey tarafından yaptırılmıştır. Yapı, zamanında rasathane olarak kullanılmıştır.

Medresenin kuzey cephesinde, girişi sağlayan ve Selçuklu dönemi özelliklerini yansıtan taçkapı bulunmaktadır.
Yapının kuzeydoğusunda, medreseye bitişik olarak yapılmış, Cacabey'in kümbeti ve yapının güneybatısında ise minare yer almaktadır.

Cacabey Gökbilim Medresesinin karakteristik özelliği, cephe ve köşelerde bulunan sütuncelerdir. Toplam üç adet olan bu sütunceler, roketin, ateşleme ve fırlatma halini göstermektedir. XIII. yüzyılda roket çiziminin bu yapıda kullanılması, işlev ve mimari arasındaki uyumun önemli bir göstergesidir.

Medrese, tamamen kesme taş ve moloz taş, minare ise sırlı tuğladan yapılmıştır.

Taçkapı cepheden taşkın ve anıtsal olarak yapılmıştır. İki renkli taşın dönüşümlü olarak kullanıldığı taç kapının mukarnaslı kavsarası, iki sıra kuşatma kemeri ile çevrelenmiştir.

Kapının cephe duvarının iki dış köşesine, değişik biçimde kaideleri olan bir çift burma gövdeli sütunce işlenmiştir. Bunların kaidelerinin askı, kandilleri hatırlatır biçimde işlenmiş olduğu dikkati çeker.

Ayrıca kavsara kuşatma kemerinin iki yanında, simetrik düzenlenmiş dairesel birer kabara bulunmaktadır. Giriş kemerinin üstünde bulunan tek satırlık kitabede, Besmele ve Nahl Sûresinin 90. ayetinin baş kısmı yer alır. Bunun altında bulunan ve uçları iki yana dönen diğer kitabede, Âl-i İmran Sûresinin 18. ve 19. ayetleri yazılıdır. Bu yazı şeridiyle kapı kemeri arasında iki satır halinde yerleştirilen, ayrıca sağ köşesine de bir metin eklenen kitabe ise, bazı vergilerin kaldırıldığını bildiren bir emirnamedir.

Taçkapının girişindeki sütuncelerin başlıklarından sarkıtılan küreler, ay'ı sembolize etmektedir.

Girişin her iki yanında bulunan mihrabiyeler, portalle bir bütünlük oluşturmaktadır.

Anadolu Selçuklu Dönemi Medreselerinden, kapalı avlulu medreseler grubu içerisinde bulunan Cacabey Gökbilim Medresesi, kareye yakın dikdörtgen planlı ve iki eyvandan oluşmaktadır.

Kuzeyde bulunan giriş kapısından giriş eyvanına, oradan da avluya geçilir.

Avlunun ortasında kuyu bulunmakta ve üzerinde aydınlık feneri yer almaktadır. Bu kuyunun, yıldızları incelemek için rasat kuyusu olarak yapıldığı düşünülmektedir.

Avlunun güneyinde mescit olarak kullanılan ve bir basamakla çıkılan ana eyvan; ana eyvanın köşelerinde yer alan karşılıklı iki sütunce, koni ve küre biçimlerinin üst üste bindirilmesiyle oluşmuştur. Bu sütun düzenlemesinin Anadolu Türk Sanatında başka bir örneği bulunmamaktadır.

Yanlarda ise, avluya açılan sekiz tane eğitim amaçlı olarak yapılmış öğrenci odaları mevcuttur. Avlunun doğusundaki eyvandan Nureddin Cibril bin Cacabey'in türbesine yedi basamakla çıkılmaktadır.

Giriş eyvanının sağından, sadece kuzey cephenin arkasında bulunan üst kat hücrelerine çıkılmaktadır. Medresenin giriş cephesinin sol tarafındaki kubbeli kare mekan, yapının banisi Cacabey'in türbesidir. Selçuklu kümbet geleneğine bağlı kalınarak; dıştan külah, içten kubbe ile örtülüdür.

Türbenin giriş kapısı, palmet ve kıvrık dal motifleriyle süslenmiştir.

İki kattan oluşan türbenin alt katı, asıl mezar odası (kripta), üst katı, sandukanın (yalancı mezar) bulunduğu türbe kısmıdır.

Cacabey'in sandukası, mekanın kuzeybatı köşesindedir.

Türbenin içini, beyaz zemin üzerine firuze ve lacivert renkli çinilerle yapılmış bir yazı kuşağı dolanmaktadır.

Türbenin kuzeyinde ve doğusunda iki adet pencere bulunmaktadır.

Türbenin kuzey cephesindeki penceresi, mihrap biçiminde düzenlenmiştir. Mukarnaslı kavsaranın altında bulunan iki satır halindeki kitabede; “dünyanın bir durak yeri ve herşeyin fani olduğu” ifade edilmektedir.

Pencerenin kenarlığında, karşılıklı korint üslubunu andıran başlığı ile bir çift sütunce yer alır.

Sırlı tuğladan yapılan 21 m. yüksekliğindeki minarenin gövdesi, firuze renkli çinilerle bezenmiştir. Taştan çokgen bir kaide üzerinde, silindirik olarak yükselen minarenin gövdesinde, iki sıra halinde çini süsleme vardır. Birinci sırada firuze rengi çiniden basit bir örgü uzanmaktadır. İkinci sırada ise zikzaklı bir süsleme bulunmaktadır.

Minarenin üzerindeki kitabede, yaptıran için bir dua vardır. Burada “yapının kurucusuna Rabbin inayeti istenmekte ve sesi daha göğe erişmeden bu dileğin iyi kabul göreceğine inanıldığı” bildirilmektedir.

Minarenin, gözlem kulesi olarak kullanıldığı düşünülmektedir.

XIX. yüzyıl içinde medresenin harap olduğu tahmin edilmektedir. Nitekim 1858 yılında Kırşehir'den geçen A.D. Mordtmann, yapının mühimmat ambarı olarak kullanıldığını yazar. Daha sonrada harap durumda bulunan medresenin bir kısmının cami yapıldığı, 1325 (1907) tarihli Ankara vilayeti salnamesinde belirtilir.

Vakıflar İdaresi tarafından büyük ölçüde restorasyon gören Medrese, cami olarak yeniden ibadete açılmış olup, bugünde cami olarak kullanılmaktadır.
« Son Düzenleme: 14 Nisan 2018, 00:27:11 Gönderen: GeZGiN »

Tags: