Gönderen Konu: Aspirinin hammaddesi söğüt ağacı..  (Okunma sayısı 1369 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7765
    • insan ve doğa
Aspirinin hammaddesi söğüt ağacı..
« : 12 Nisan 2020, 00:36:40 »
Aspirin nedir ?
Çocukluktan hayatımızın her döneminde gönül rahatlığıyla kullanabileceğimiz ve faydalarına her geçen gün yenisi eklenen mucizevi ilaç aspirinin tarihi de bi o kadar etkileyici.Ağrı kesici, ateş düşürücü bir ilaç olarak bilinen ancak araştırmalarla hâlâ vücudumuzdaki etki mekanizmaları aydınlatılmaya çalışılan Aspirin, keşfedildiği günden bu yana tıp dünyasında şaşkınlık yaratmaya devam ediyor.118 yıllık geçmisi olan Aspirin’in gerçek öyküsü ise daha eski…3 bin 500 yıl önceye kadar gidiyor. Mezopotamya’da milattan önce 6000 yıllarında yaşayan kültürlerin hangi bitkiden yiyecek, hangi bitkiden şifa elde edebilirim düşüncesiyle başlattığı hareket Sümerler ve Eski Mısırlılar döneminde söğüt ağacı kabuğunun kaynatılarak veya toz haline getirilerek ağrı kesici etkisinin bulunmasına vesile olmuştur.Söğüt ağacında keşfedilen ve hastalıklara iyi gelen madde aspirinin de ham maddesi olan Salisiliktir. Salisilik sadece bir bitki türü olan söğüt ağacında değil aynı zamanda keklik üzümü yağında ve keçi sakalı bitkisinin çiçeklerinde tabii halde bulunur. Ancak bu bitki türlerinden en çok ulaşılabilir olan ve en çok tercih edilen söğüt ağacıdır.Söğüt 300 kadar alt türü olan, kışın yaprak döken ve düz çayırlık alanlarda, ırmak kıyılarında, kumluk alanlarda, taşlık dağ eteklerinde yani hemen her yerde yetişebilen bir ağaçtır. Oldukça hızlı büyür ve ihmale son derece dayanıklıdır. Belki de bu yüzdendir ki tarih boyunca her devirde,değişik coğrafyalarda varlığını sürdürmüş olan sögüt ağacının tıp tarihindeki kökleri de antik çağlara kadar uzanmaktadir.

Kayıtlara geçen aspirinin tarihi ise 1828 yılında Münih’de profesör Johann Andreas Buchner akça söğüt kabuğu ekstrelerinden salisin maddesini saflaştırarak elde etmesiyle başlar.Bir yıl sonra Fransa’dan Leroux salisin’i kristal formunda geliştirmiş, ardından bir İtalyan kimyageri olan Raffaele Piria (1814-1865) salisinden aktif madde olan salisilik asiti elde etmiştir. 1853’de Strazburg’dan Charles Frederic Gerhardt ilk kez asetil salisilik asiti pürifiye etmiş, sentetik olarak elde edebilmiştir. Herman Kolbe (1818-1884) ise bu molekülü içeren stabil preparatı ancak 6 yıl sonra yapmıştır. Salisilik asit 1874 yılında Frederic Von Heyden tarafından piyasaya çıkarılmıstır. İki yıl sonra ise Berlin’de Charité Hastanesi’nde akut eklem romatizmasında sodyum salisilik asit ekstresi kullanılmış ve başarılı bulunmuştur.Bu dertten mustarip biri de Bayer’de çalışan bilim adamı Dr. Felix Hoffmann’in babasıydı. Hofmann’in babası Romatoid artrit yani eklemlerin iç yüzlerini etkileyen iltihabi bir hastalık yüzünden salisilik asitli ilaçlar kullanıyordu ve ilerleyen hastalığı onu artık yatağa mahkum etmişti. Baba Hoffmann sodyum salisilat’n hem kokusundan hem de mideye verdiği ciddi ağrı yüzünden sıkıntı çekmekteydi. Babasının bu durumuna çok üzülen Dr. Felix Hoffmann, Almanya’nın Elberfeld labaratuvarında babasının acılarını dindirmek için çalışmalara koyuldu.Salisilatın mide yan etkisini yok etmek amacıyla ilk olarak propionil, butiril, valeril ve benzoil gibi salisilik asitin çeşitli formülasyonlarını denemiş ve en sonunda mideye yan etkisi en düşük olan asetilsalisilik asiti (ASA) 10 Ağustos 1897’de keşfetmiş ancak piyasaya sürmemiştir.

Sebebi ise Dr. Felix Hofmann’ın aynı laboratuvarda tarihler 21 Ağustos 1897 gününü gösterirken aynı kararlılıkla tüberküloz ve kanser gibi ciddi hastalıklardaki şiddetli ağrıları dindirmek ve öksürüğe çare bulmak için daha güçlü bir ilaç elde etmek amacıyla yaptığı çalışmalar sonucunda bulduğu toz diasetilmorfin yani bizim bildiğimiz ismiyle eroindir.İlk günlerde rahatsızlanan, ölen ya da ilaca bağımlı kalan kimse yoktu. Hatta içinde ağırlıklı olarak morfin olan ilaç, hastalıklara iyi gelmiş özellikle ağrılara kısa bir sürede etki etmiştirUzun süre denemelerinin ardından Bayer, ilacı "Heroin " adında piyasaya sürmüştür.Rivayete göre şeytanın tozu dedikleri eroini deneme amacıyla koluna enjekte eden Bayer mühendisinin bir müddet sonra kendini nasıl hissediyorsun sorusuna yaşadıklarını anlatmak için söylediği ”I feel like a hero"yani '’Kendimi bir kahraman gibi hissediyorum!" sözü üzerine ilaca Heroin ismi verilmiştir.

Çok güçlü bir ağrı kesici olan Heroin 1. Dünya savaşı sırasında Alman askerlerinin savaş sırasında yaralılarını iyileştirmek için kullanılmıştır. 25 gramlik paketler halinde satılan heroin eczanelere geldiği gün tükeniyor, öksürüğe ve ağrılara iyi geliyordu. Henüz kimse zarar görmemiş olmasından dolayı,

Bayer’in ardından bazı ilaç fabrikaları da benzeri karışımları geliştirip piyasaya doktorların tavsiye ettiği ilaç olarak sürdüler. Hafif şiddetli farketmeksizin ağrı çeken herkes heroini kullanıyordu.İlaç firmaları artan talep karşısında toz halinde olan eroini şurup ve tablet olarak da geliştirdi Hatta kadınlar için eroinli tampon bile yapılmıştı. Eroin kullanımı o kadar ileri gitmişti ki eroinin soluk alıp verişi kolaylaştırması ve rahatlatması sonucunda ağrı şikayeti olmayanlar bile kullanıyordu.Çok iyi amaçlar için üretilen eroin eczanelerde din dil ırk gözetmeksizin satılıyor insanlar heroinle şifa arıyorlardı…1899 itibariyle Bayer yılda bir ton eroin üretmekte ve ABD dahil 23 ülkeye ihraç etmekteydi.ABD herkesin yere göğe sığdıramaz adeta müptelası olduğu bu ilacı araştırmaya başladı ve aşırı dozda kullanıldığında ölüme yol açtığını, bağımlılık yaptığını tespit etti ki haklıydı da.Her geçen gün klinikler eroin bağımlıları ile dolup taşıyordu artık. ABD sağlık kuruluşlarının raporları neticesinde ilacın olumsuz etkilerinden dolayı yasaklanarak eczanelerden kaldırıldı. Eroinin eczanelerde kaldırılmasına mütakip ilaç kara borsaya düştü ve fiyatı her zamankinin kat ve kat üstüne çıktı.Bayer ve üretici diğer ilaç fabrikaları ise yasak nedeni ile mali güçlükler yaşadı. Bunun üzerine Bayer iki yıl sonra(1899) yirminci yüzyılın iksiri diye de adlandırılan Aspirini piyasaya sürdü. Aspirin yoksulların satın alacağı kadar ucuz ve kolay bulunan bir ilaç oldu. İnsanları grip salgınlarından korudu. O günden sonra birçok reklam yayını ağrı kesici deyince ilk olarak aspirini akla getiriyordu.

Harika bir ilaç olan aspirinin mekanizmasi ise 1971’e kadar bir sır olarak kaldı. Aspirin’i herkes kullaniyor ama kimse anlamıyordu. Vücuda etkisi tam olarak hiç kimse tarafindan bilinmiyordu. Yıllar sonra Prof.John R. Vane Aspirin’in cox1/cox2 yolağı üzerindeki inhibitor etkisiyle ağrıyı giderdiğini bulması üzerine 1982 yılında Nobel Tıp Ödülünü almıştır.

İşte gelmiş geçmiş en iyi ilaçlardan biri olan aspirini de , ölüm tacirlerinin baştacı eroini de Bayer’in üretmesi oldukça ironiktir.


Aspirinin Faydaları :
Dünyaca ünlü sağlık dergisi Men’s Health’in, uzman görüşlerine başvurarak yaptığı bir derlemede faydaları saymakla bitirilemeyen Aspirini’nin iyileştirici etki yaptığı belirlenen birçok yeni hastalık daha masaya yatırıldı. Amerikan Kalp Vakfı’nın sözcüsü olan ve Mayo Clinic’te ilaç uzmanı olarak görev yapan Dr.Gerald Fletcher, “Bu kadar farklı amaçlarla kullanılabilecek başka bir ilaç yok. Hala Aspirin’in yeni faydalarini bulmaya devam ediyoruz” diyor.

İşte mucize ilacın yeni marifetleri:

1)Kaşıntıyı kesiyor
Birkaç tablet Aspirin’i ezip toz haline getirin. Elde ettiğiniz tozu bir miktar nemlendiriciyle karıştırıp kaşınan bölgeye sürün. Bu losyon Aspirin’in cilde nüfuz etmesini sağlayacak ve kaşıntıyı durduracaktır.

2)Tansiyonu düşürüyor
İspanyol bilimadamlarının yaptığı bir araştırma, Aspirin’in yüksek tansiyona iyi geldiğini ortaya koydu. Her gün alınan 100 miligram aspirin büyük ve küçük tansiyonu belirgin oranda düşürüyor.
Ancak uzmanlar uyarıyor: Aspirini sabah değil, geceleri içmelisiniz.

3)Güneş yanığına karşı
Yazın bir anda korunmasız olarak güneşin altında kalmaktan kaynaklanan yanıklar bir hayli can yakıcıdır ve ardından cildin kabarcıklar şeklinde su toplamasına neden olur. Ancak çok fazla güneş altında kaldıktan en az bir-iki saat sonra alınacak iki adet Aspirin hem yanmayı hem de cildin su toplanmasını azaltır.

4)Kalp dostu
Günde en az 75 miligram Aspirin almak kanı inceltip damar iltihaplanmasını önleyerek kalp hastalıkları riskini yüzde 30 oranında düşürebiliyor. Göğüs ağrısı hissedildiğinde bir Aspirin çignemek, olası kalp krizini bastan önlemeye yardımcı oluyor ve kriz geçirilmişse bile bunun yarattığı tahribatı azaltıyor.

5)Nasıra iyi geliyor
5-6 adet Aspirin i toz haline getirip yarımşar çay kaşığı su ve limon suyuyla karıştırın. Nasırlı bölgeye bu karışımı sürdükten sonra üzerini sıcak ve nemli bir bezle 10 dakika örtün. Aspirin’in içindeki asit nasırı yumusatacak ve süngertasıyla biraz ovduktan sonra nasırınız düzelecektir.

6)Prostatı önlüyor
Ünlü sağlık merkezi Mayo Clinic’in uzmanları tarafından 1400 erkek üzerinde 5.5 yıl boyunca yapılan bir araştırma, prostat riskinin her gün Aspirin içen erkeklerde iki kat azaldığını gösterdi.

Kolon kanserini önlüyor:
Aile bireylerinizden biri kolon kanseriyse her gün Aspirin içmenizde büyük fayda var. Zira araştırmalara göre günde 81 miligram Aspirin alan erkeklerde kolon kanseri riski, almayanlara göre yüzde 50 oranında düşebiliyor.

Uçukları geçiriyor:
Macar uzmanlar tarafından yapılan bir araştırmaya göre, her gün alınacak 125 miligram Aspirin uçukların cilt üzerindeki ömrünü ortalama 8 günden 5 güne düşürerek, neredeyse yarı yarıya azaltabiliyor. Aspirin, uçuğa neden olan iltihabı da azaltarak, etkilenmiş bölgenin daha çabuk iyileşmesini sağlıyor.

7)Alzheimer’dan koruyor
Hollanda’daki Erasmus Tıp Merkezi’nde görevli bilim adamları tarafından yapılan bir araştırmaya göre birkaç yıl boyunca düzenli Aspirin kullananlarda Alzheimer hastalığına yakalanma riski, bu ilacı düzensiz kullananlara göre yaklaşık yüzde 80 oranında daha az ortaya çıkıyor.

8)Kısırlığa iyi geliyor
Arjantinli uzmanlar, çocuk sahibi olamayan bir grup kadın üzerinde testler yaptı. Kadınlardan bir bölümüne sadece kısırlık ilacı, diğer gruba ise kısırlık ilacıyla birlikte 100 miligram Aspirin verildi.
Aspirin, yumurtalıkta kan dolaşımını artırdığı için, ilacı Aspirinle alanların hamile kalma şansı yüzde 40 arttı. Sadece kısırlık ilacı alanlarda ise yüzde 20 artış görüldü.

9)Siğilleri söküp atıyor

Bir parça bant alın, ortasına yuvarlak bir delik açın ve bu delik tam siğilin üzerine gelecek şekilde bantı cildinize yapıştırın. Uçu banttan dışarı çıkan siğilin üzerine, daha önce toz haline getirdiğiniz Aspirin’i sürün ancak cildinizin diğer taraflarına bulaştırmayın. Sonra bunun üzerini başka bir bantla kapatıp aynı işlemi üç gece üst üste uygulayın. Siğiliniz iyilesecektir.

10)Felçten koruyor

Felcin nedeni kan pıhtılaşması. Aspirin’in en önemli özelliği de pıhtılaşmayı önlemesi. Her gün alınacak bir Aspirin’in, felç geçirmiş erkeklerde yeni bir felç riskini yüzde 25 oranında önlediği biliniyordu. Bundan yola çıkan uzmanlar, genel olarak felç riski taşıyanlarda da aynı oranda etkili olacağını düşünüyor. Hatta bazı araştırmalar bu oranın daha da yüksek olabileceğini gösteriyor.

11)Aspirin ve Kalp Krizi
Kalp krizi, bir koroner atardamarın bir kan pıhtısıyla tıkanmasının sonucu olduğu için, aspirinin pıhtılaşma üzerindeki etkisi bir kalp krizinin ilk saatlerinde yararlıdır. Her gün aspirin almak, by pass ameliyatı geçirenler de dahil olmak üzere, koroner atardamar hastalığı olan insanların çoğunda yararlıdır.Bu yeni faydalarıyla Aspirin’in gerçekten mucize ilaç olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.
« Son Düzenleme: 12 Nisan 2020, 00:59:03 Gönderen: GeZGiN »

Tags: