Gönderen Konu: Bartın  (Okunma sayısı 8933 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7788
    • insan ve doğa
Bartın
« : 02 Ekim 2011, 13:57:46 »
BARTIN:

      YÜZÖLÇÜMÜ: 2.140 km²
      NÜFUS: 205.834 (1990)
      İL TRAFİK KODU:74
      İLÇELER: Bartın (merkez), Amasra, Kurucaşile, Ulus.

     Bartın’ın antik çağlardaki adı “PARTHENİA” dır. Bartın, “PARTHENİOUS” ırmağının kenarında kurulduğundan, ırmağın adını almıştır. PARTHENİOUS, “sular ilahı” veya “muhteşem akan su” anlamlarına gelir. Bir başka anlamı da Tanrıça Athena’nın sıfatlarından olan “Genç Bakire” veya “Genç kızlar için Koro Türküleri”...

      Gerçekten de Bartın hala genç ve bakir: ırmak ise, Türküler gibidir. O muhteşem akışıyla...

      Bartın, 1991 yılında il satatüsüne kavuşan genç ve şirin bir ilimiz. Bir dönemin tersaneler diyarı; sonra geniş bir bölgenin pazaryeri; Karaelmas’ın yani kömürün anayurdu; 1940’lı yıllarda ülkemizin ilk turizm beldelerinden. Bu gün de, binlerce ilginç doğal değerleri ve dinamik ekonomik yapısıyla her zaman olduğu gibi önemli bir cazibe merkezi.

      Düşündüğünüz, gönlünüzce ve dolu dolu bir tatil ise; tercihinizde güven en önemli etken olacaktır. Sonuçta yılın en değerli ve özel olması gereken bir zamanın seçimi söz konusudur. Tatil seçiminde doğru tercih yapmanın verdiği rahatlık, bu değerli zaman diliminin daha iyi geçmesini sağlayacak önemli bir etkendir.

      Bartın’da tatilin farklılığı, daha yollarda hissedilir. Tercih edilen yolların her birinde bir başka güzellik yaşanır. Ufka kadar dolu bitki deseni ve orman tünellerinin büyüsü; mevsim baharsa, yeşil rengin çoskusu; yada sonbaharda yaprakların hüznü; o farklılığın sadece bir kaçı...
      Bartın’a ulaştığınızda, şehri boydan boya kateden Parthenious’a teslimiyet başlar. Onun gür suları çoban mitolojisindeki aşkı ima eder. Sitemizi ziyaret eden herkesi, yeşilin cennet imajına büründüğü, binlerce yıllık antik varlıkların, turkuaz renkli muhteşem plajların bulunduğu, hayat sevinci ve misafirperverliğin dostca paylaşıldığı Bartın ili ile tanıştırmak istiyoruz.
      Safranbolu yönündeki Ulus kavşağından sonra, Parthenious’a (Bartın Irmağı) teslimiyet başlar. Onun gür suları çoban mitolojisindeki aşkı ima eder.
   
      İşte bu duygu, düşünce ve manzaralarla Bartın’a ulaşılır.

      Bartın şehir merkezinde antik varlıklar ve Bartın evleri yıllar öncesine götürür sizi... 19. yy. Tanzimat Fermanıyla gelen mimari yenilikleri sergileyen sokaklar ve Sıcak yüzlerinde Art Nouveau ve Barok sanatlarını yansıtan Bartın Evleri Türkiye’de tek örnek olmanın gururunu yaşar. Anadolu mimarisinde görünmeyen, kadına sokağa kadar varan bir özgürlük verme anlayışını yansıtır. Şehir planında arasta vardır. Sokaklar nehre ya dik yada paralel vaziyettedir.

     Palthenious’u şehir merkezinde de görürüz. Şehri boydan boya kateder. Hatta denizde yaşadığını bildiğimiz barbunya, kefal ve hamsi balıkları da, Parthenious’un garip dünyasında boy gösterir.

      Bartın’ın kuzey batısında İnkumu, kuzey doğusunda da Amasra yer alır.
      Onlar 59 km’lik sahil şeridiyle tanışma noktalarından sadece ikisidir. Çakraz da dahil deniz turizminin en iyi icra edildiği yer olarak bilinir. Buraların haricinde bol ve derin kumlu, doğa ile bütünleşmiş 8 plaj daha vardır.
Adaların denize, denizinde karaya sığınmasıyla oluşmuş İnkumu ve yöresi egzotik bir köşedir.
Başka bir cazibe noktası ise Baştanrı Zeus ve Prenses Amastris’in gizemleri ile dolu Amasra’dır. Yedi tepe, beş yarımada, iki koy ve iki ada Amasra’nın Coğrafi yapısını oluşturur. I. zamanın Karbon döneminde meydana gelmiştir. Esrarengiz görünümle bazı şekillere benzetilir. Kimileri Amasra bir “Üzüm Salıkımı” dır derken, Bizans tarihçisi Niketas, “Uyuyan Prenses”e, Türk Müziği sanatçısı sanat güneşimiz Zeki Müren “Küçük Kapri”ye benzetmişler. Dahası, Fatih Sultan Mehmed danışmanına dönerek , “Lala La, Çeşm-i Cihan buramı ola” diyerek hayretini gizleyememiş.
      Amasra, stratejik ve güzellik gizemi ile tarihte onbir medeniyete beşiklik etmiş antik bir kent olup diğer bölümleri toprak altındadır.

      Gerek antik değerlerin varlığı ve panoramik güzellikler; gerekse deniz olanakları Amas ra’yı 1940 yılında Türkiye’nin ilk turizm beldesi yapmıştır. Kuşkayası Yol Anıtı gibi dünyada tek olan bir eser yine burada bulunmaktadır.
      Şimdi ise Amasra büyüsünden kurtulup, dağların suya değdiği ve dünyada yüzdürülebilen ilk teknenin yapıldığı Kurucaşile’ye uzanalım. Burası Kromna Medeniyetinin yaşandığı yer olarak da bilinir. Kurucaşile-Tekkeönü Köyünde geleneksel işçilikle teknoloji birleştirilerek Türkiye’nin en muhteşem guletleri inşa edilir. Öylesine derin bir gelenek ki, tarihçesi II. Mahmut dönemine kadar uzanıyor.
Adını Bozulus Türkleri’nden alan ve yeşil doku ile örtülü ilçesi Ulus’tur. Ulukaya Şelalesi Kanyonu, Uluyayla, Ardıç ve Kalkanlı yaylaları alternatif turizm için çekim alanlarıdır.
      Aynı zamanda Bartın El sanatları yönüyle de zengindir. El emeği göz nuru Tel Kırma, Çekicilik Sanatı ve Gemi Maketi yapımcılığı bir çok kişiye istihdam sağlamaktadır.
      Kısaca Bartın, hayal ile gerçek arasındaki bir çizgide yer alır. Başka deyişle turizm olgusu içinde yer alan bütün değerleri görmek yada yaşamak mümkündür. Bu bir senfoni ise, “Kavşak Suyu” içilmesi ile gelen ikamet tutkusu, bu senfoniden ayrılamamanın gerekçesi olamaz mı?


Tags: