Doğaya çıktığınızda sizi bekleyen ilk ve en önemli uğraş temiz su temini olacaktır. Öncelikle suyun biyolojik varlığımızın devamı için besinden daha elzem olduğu ve kesinlikle öncelenmesi gerektiği gerçeği akıldan çıkarılmamalıdır. Dolayısıyla suyu nerde bulacağınızı bilmek en temel hayatta kalma becerisidir.
Şartlar çok elverişsiz değilse doğada su bulmak nereye bakacağınızı bilmektir. Çevrenizde size suyun yerini gösterecek birçok işaret olacaktır. Örneğin etrafınızda arıların olması, suyun yakında olduğunu gösterir. Yine güvercin gibi tahılla, tohumla beslenen kuşların varlığı suyun habercisidir. Ancak etçil kuşlar uzun mesafeleri su içmeden de alabilirler.
Temiz suya nasıl ulaşacağımıza geçmeden önce bazı temel uyarılardan bahsetmek yerinde olacaktır. Var olanı korumak, olmayanı aramaktan daha akıllıca olduğundan proaktif önlemlerle var olan suyu kaybetmemek öncelikli hedefimizdir. Buna göre;
1.Yapacağınız organizasyona bağlı olarak ihtiyacınız olacak su miktarını önceden kestirmelisiniz ve bu miktarda suyu termoslarla yanınızda taşımaktan asla kaçınmamalısınız.
2.Rotanızı veya kamp yeri tercihlerinizi belirlerken su faktörünü öncelikle göz önüne almalısınız.
3.Mümkün olduğunca gündüz ortasında yürümemeli; gece, kuşluk vakti ya da ikindi vaktini tercih etmelisiniz.
4.Güneş altında yürümek zorunda kalırsanız vücudunuzu direk güneş ışığı altında kalmaktan korumalısınız. Yürüyüşünüzü yavaşlatmalı ve size fazladan su kaybettirecek hareketlerden kaçınmalısınız.
5.Yemek yemekten, sigara içmekten ve fazla konuşmaktan uzak durmalısınız.
6.Suyunuzu idareli kullanmalı, bir süre dinlenip vücudunuz dinginleştikten sonra küçük yudumlar şeklinde almalısınız.
7.Temizliğine kanaat getirmediğiniz suyu içmemeli, mümkünse arıtmaya denemelisiniz. Çok zor durumda kalmadıkça risk almamalısınız.
Temiz SuEğer elinizin altında analizini yapabileceğiniz bir ekipmanınız yoksa dağlardan gelen bir suyun bile temiz olduğunu yüzde yüz söyleyemezsiniz. Hatta hayvanların ondan içtiğini görseniz bile. Bununla birlikte özellikle durgun sularda zararlı mikroorganizmaların bulunmadığından emin olamazsınız ve dahası hayvanlar tarafından hastalık bulaştırılmamış olduğunu öngöremezsiniz.Bu durumda şunu iyi bilmeniz gerekir; kirli su, ölüme varan birçok hastalığa sebep olur.
hastalık Su içinde kimyasal varsa kaynağın ya da birikintinin kenarlarında görülecektir. Fark edemediyseniz kaynattığınızda açığa çıkacaktır. Canlı yaşamı suyun işaretidir. Ancak su var ve buna rağmen etrafta bitki örtüsü yoksa bu büyük soru işaretidir. Yüzeyde biriken çok miktarda yeşil alg de kirliliğin belirtisidir.
Bu yüzden suyu kaynatmak en yaygın ve kolay arıtma şeklidir. Bu noktada kaynatma süresi, suyun kirlenme seviyesi, kirliliğin mahiyeti gibi bir takım faktörlere bağlıdır. Ancak genellikle en az on dakika kaynatmak yeterli olacaktır. Buna rağmen suyun renginde, kokusunda, tadında sizi şüpheye düşürecek bir anormallik varsa, içmekte acele etmeyin. Doğada bir yanlış birkaç doğruyu götürebilir. Bazen hiçbir şey yapmamak, yanlış yapmaktan daha iyidir. Buna rağmen eğer gerçekten dehidrasyon tehlikesi baş gösterirse bu risk alınabilir. Çünkü dehidrasyon yakın bir sürede kesin ölüm demekken, kirli suyu içmenin sizi ivedilikle böyle bir sona götürmesi daha düşük bir olasılıktır. Böyle bir durumda kalırsanız suyu kömür tozundan geçirip süzerek içebilirsiniz.
Kaynamış suyun tadı daha önce içmediyseniz oldukça yavan gelecektir. Yarısı boş bir matarada ya da şişede sallayarak ya da bir bardaktan diğerine birkaç sefer aktararak havalandırırsanız daha içilebilir olacaktır. O kadar vaktiniz yoksa bir tutam tuz atarak da içebilirsiniz.
Nereye Bakmalı?Su, yolunu bulabilirse deniz seviyesine inmeye gayret eder. Bunu yapamadığı durumlarda ulaşabileceği en derin noktaya doğru yol alır. Bu yüzden dağlardan aşağı inen su, küçük damarlardan derelere, oradan nehirlere ve nihayet denize doğru hareket eder. Doğada en temel suya ulaşma yöntemi bu yolu takip etmek olacaktır. Unutmayın, yamaçlar su bulmak için düzlüklerden çok daha elverişlidir. Bununla birlikte şu püf noktaları da akıldan çıkarmamak gerekir.
Bitki varlığı: Su yaşamın sürekliliği için vazgeçilmez olduğundan etrafınızdaki flora ne kadar zenginse suya o kadar yakınsınız demektir. Özellikle geniş yapraklı ağaçların bol olduğu bir çevre suyun habercisidir. Ağaçların gövdesinde oluşmuş oyuklarda yağmur suyu toplanmış olabilir.
Hayvan İzleri: Bitki çeşitliliği hayvan varlığının da göstergesidir ve hayvanlar suyun nerde olduğunu bilir. Bu yüzden etrafta bıraktıkları izler sizi suya götürebilir. Sivrisinekler, arılar ve diğer böcekler yakınlarda bir su birikintisi olduğunu işaret edebilir. Sabah veya akşam kuşların uçuş doğrultusu suyun yönünü gösterebilir.
Kayalık: Bu alanlarda yerleşmiş yosun, eğrelti otu, küf gibi yaşam formlarının varlığı suyun uzakta olmadığını gösterir. Nemli kaya yarıklarında ve kaya diplerinde su sızıntısı olabilir. Bununla birlikte kaya üzerinde bulunan oyuklarda yağmur suyu birikmiş olabilir.
Nehir Yatağı: Hali hazırda içinden su akmıyor olsa da bir dere yatağının tabanında su bulunması olasıdır. Yüzeyde olmasa da özellikle nemli bölgeler biraz kazıldığında suya ulaşılabilir. Eğer dere akıyor ve fakat suyun temizliğinden emin değilseniz, vadi boyunca ilerlediğinizde yamaçlardan süzülen temiz kaynaklara erişebilirsiniz. Akan suyun sesi çok uzun mesafelerden duyulabileceği için etrafı dinlemeyi de ihmal etmemelisiniz.
Kumul: Su, bu tip arazilerde de tümseklerden süzülüp çukurlarda birikme eğiliminde olacaktır. Çukurlardan birini nemli kuma erişinceye kadar kazarsanız bir süre beklediğinizde açtığınız çukura su birikebilir. Aynı şekilde sahillerde dalganın vurduğu en uç noktada büyümüş olan yosunların tabanında da tatlı su bulunabilir. Kazdığınızda tuzlu su yoğun olduğundan çökecek ve üst kısımda tatlı su birikecektir.
Bataklık: Çamurlu arazi ya da üstteki kısım kuruduğu için çorak görünüyorsa bile sazlıkların bulunduğu bölgede su var demektir. Kazdığınızda suya ulaşabilirsiniz. Eğer yeteri kadar su varsa sazlıkları sökmeden uçlarından keserek suyu pipetle içiyormuş gibi doğrudan içebilirsiniz. Bitki kökleri suyu arıtmış olacaktır. Ancak yine de işinizi şansa bırakmamalısınız.
Kar-buz: Bunları eriterek kullanmanız gerekir. Çünkü doğrudan kar yemek hem vücut sıcaklığınızı düşürecek hem de dehidrasyona sebep olacaktır. Erittiğinizde içilebilir suyunuz olacaktır. Bunun yanında yağmur suyu da içilebilir temizliktedir. Yağdığında biriktirmek için uygun bir yöntem bulmalısınız.