Gönderen Konu: İlaçlar hedefini nasıl buluyor?  (Okunma sayısı 2837 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7772
    • insan ve doğa
İlaçlar hedefini nasıl buluyor?
« : 11 Kasım 2011, 14:06:32 »
Başımız da ağrısa, dizimiz de sızlasa onlara başvuruyoruz; peki ilaçlar hedefini nasıl buluyor?

Hayatımız boyunca çeşitli sebeplerle hasta oluruz. İyileşmek için bazen istirahat ederiz, bazen beslenmemize itina gösteririz, bazen de ilâç kullanırız. Kullandığımız bir ilâç, bağırsaklarımızda nasıl emilir? Tesirini gösterdiği yere nasıl ulaştırılır? Tesiri nasıl kaybolur? Vücuttan nasıl atılır? Bütün bunlara tesir eden hâdiseler nelerdir?

Bazı ilâçların tatbik edildikleri yer, aynı zamanda tesirlerini gösterdikleri yerdir. Bazıları ise tesirlerini gösterdikleri uzak yerlere kan dolaşımı ile ulaştırılır. İlâçlar vücuda genellikle ya ağız yoluyla veya şırıngayla alınır. İlâçlar uygulandıkları yerden kan dolaşımına geçtiğinde emilmiş olur. Kas içerisine şırınga edilen bir ilâcın kas hücrelerinin arasında bulunan kılcal damarların içine girmesi buna bir misâldir. Ağız yoluyla alınan bir ilâç ise, mide-bağırsak sistemindeki kan damarlarına geçerek emilmektedir.

Ağız yoluyla alınan bir ilâcın emilebilmesi için mide-bağırsak sıvısı içerisinde erimesi gerekir. İlâç mide asidinin ve salgılanan çeşitli sindirim enzimlerinin tesiri ile önce küçük taneciklere parçalanır, daha sonra bunların içindeki kimyevî moleküller, mide-bağırsak sıvısına geçer. Bu hâdise, çayın içine atılan bir küp şekerin erimesine benzetilebilir. Şeker önce parçalara ayrılmakta, sonra da tamamen erimektedir. Çay, bir kaşık ile karıştırıldığında bu hâdise hızlanır. Aynı şekilde, mide ve bağırsak hareketleri de ilâcın erimesine yardımcı olur. Şurup gibi sıvı ilâçlar, zaten küçük parçacıklar hâlinde olduğundan, mide-bağırsak sıvısında daha hızlı erir, dolayısıyla daha hızlı emilir.

İlâçlar daha çok ince bağırsakta emilir. Bu organımızın en ehemmiyetli vazifesi besinlerin emilmesidir. İnce bağırsağımız yaklaşık üç metre boyunda ve dört santimetre çapındadır. İç yüzeyinde villus adı verilen çıkıntılar vardır ve bunların üzerinde de mikrovillus adı verilen daha küçük çıkıntılar bulunur. Hikmeti Sonsuz tarafından ince bağırsaklarımızın bu şekilde yaratılmış olmasının hikmetlerinden biri ve belki de en mühimi, bağırsağın iç yüzey alanının kat kat artmasıdır. Öyle ki bir insanın ince bağırsağının iç yüzey alanı yaklaşık 200 m2'yi bulmakta, bu da emilme hâdisesini son derece kolaylaştırmaktadır. Bahsettiğimiz bu çıkıntılar bağırsak hücreleriyle inşa edilmiştir. İlâç molekülleri bu hücreleri geçerek kılcal damarlara ulaşır, daha sonra da kılcal damar hücresini geçerek kana karışır. Ayrıca bağırsak hücresinin zarına, hücre içine giren zararlı maddeleri alıp bağırsak boşluğuna geri gönderen bir protein yerleştirilmiştir. Böylece bu zararlı maddeler bağırsaklardan emilmeyen diğer maddelerle birlikte vücuttan dışarı atılır. Aynı şekilde bazı ilâçların da bir kısmı bu protein tarafından yakalanıp bağırsak içine geri atılmaktadır ki, bu hâdiseye maruz kalan ilâçların emilimi azalır.

İlâçların zararlı tesirini ortadan kaldırmakla görevli organ: karaciğer

İlâçlar bağırsaktan emilerek kana geçtiğinde, ilk olarak karaciğere gönderilir. Çünkü bağırsaklardan emilen maddeleri toplayan kan damarları önce karaciğere uğramaktadır. Karaciğerin pek çok vazifesinden biri de vücuda giren zararlı maddeleri temizlemesidir. Bu sebeple, bağırsaktan emilen maddeler önce karaciğere gönderilir. Karaciğere, kendisine ulaşan bu maddeleri kimyevî değişikliğe uğratma vazifesi verilmiştir. Karaciğerdeki metabolizmanın bir hikmeti, zararlı maddelerin bu hâdise ile tesirlerini kaybetmesi ve vücuttan atılabilir hâle gelmesidir. Aynı şekilde ilâçlar da karaciğerde metabolize edilerek tesirlerini kaybeder ve vücuttan atılabilir hâle gelir. Pek çok ilâç birbirinin metabolizmasını etkilemektedir. Eğer bir ilâcın metabolizması engellenirse, o ilâcın kan seviyesi artar ve yan tesirler daha çok görülmeye başlanır. Çünkü her ilâcın muhtelif yan tesirleri vardır. Bu yüzden gelişi güzel ilâç kullanımından kaçınılmalıdır. İlâcın münferit yan tesirlerine ilâveten ilâç etkileşimleri de büyük zararlara yol açabilir. Ayrıca, çeşitli besinler de ilâç metabolizmasına tesir eder. Meselâ greyfurt bazı ilâçların metabolizmasını engeller, neticede bu ilâçların kan seviyesi artar ve yan tesirler görülebilir. Diğer yandan brokoli, lâhana, kömürde kızarmış et gibi bazı besinler, çeşitli ilâçların metabolizmasını artırır. Bu durumda ise, etkilenen ilâcın kan seviyesi düşer ve neticede ilâç kullanımından elde edilecek fayda azalabilir. Bu yüzden hususen sürekli ilâç kullanan hastaların bu tür besinleri fazlaca tüketmemeleri gerekmektedir. İlâç moleküllerinin metabolizmadan kurtulan kısmı ise diğer organları besleyen kan damarlarına gönderilir. Bazı ilâçların karaciğerdeki metabolizmasında ferdî farklılıklar vardır, yani metabolizma miktarı kişiden kişiye değişmektedir. Bundan dolayı, aynı dozda bir ilâç, bazı insanlarda arzulanan ölçüde kan seviyesi oluştururken, bazı insanlarda bu seviyeyi oluşturamamakta, bazı insanlarda ise zararlı tesirler oluşturacak derecede yüksek kan seviyelerine sebep olmaktadır. Bu yüzden bir hastanın faydalandığı bir ilâç, doktor tavsiyesi olmadan, asla başkaları tarafından kullanılmamalıdır.
« Son Düzenleme: 11 Kasım 2011, 14:08:35 Gönderen: GeZGiN »

Tags: