Gönderen Konu: Keloğlan Denizden Babam Çıktı  (Okunma sayısı 1028 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Serdar Yıldırım

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 40
Keloğlan Denizden Babam Çıktı
« : 07 Aralık 2021, 20:37:06 »


KELOĞLAN DENİZDEN BABAM ÇIKTI
Geçmiş zamanlarda bir Keloğlan yaşarmış. Bu Keloğlan'ın bir de anası varmış. Başka kimi, kimsesi yokmuş. Keloğlan dağda, bayırda gezen, dereden, gölden su içen, işsiz, güçsüz bir gençmiş. Anası yat deyince yatar, kalk deyince kalkarmış. Sabahları tarhana çorbası içer, akşama kadar bahçede fare kovalarmış.
Günlerden bir gün anası Keloğlan'a fena kızmış:  " A benim tembel oğlum, bırak fare peşinde koşmayı, çığlık atıp onları korkutmayı. Bak öğlene yemek yok. Evden oltayı al da git denizden balık tut. Hem öğlene hem akşama yemeğimiz olur. "
Bunun üzerine Keloğlan:  " Ama ana, ben balık tutmayı bilmem ki. " deyince anası: " Balık tutmayı bilmiyorsun ama yemeyi biliyorsun. Şimdi sahilde balık tutanlar vardır. Sor, sana öğretirler. Haydi, rastgele. "
Keloğlan oltayı almış, denizin yolunu tutmuş. Sahilde balıkçılara sormuş, balık nasıl tutulur, öğrenmiş. Oltanın ucuna yem takmış, denize atmış. Bir saat beklemiş, sonunda oltanın ipi gerilmiş. Oltaya kocaman bir balık yakalandığı belliymiş. Balıkçılardan yardım istemiş. Balıkçılar, yardıma koşmuş, oltayı çekmişler ve hayretten donakalmışlar. Oltanın ucunda bir adam varmış, adam ayağa kalkmış.
Keloğlan: " Denizden babam çıktı. " diye bağırmış. Gitmiş babasına sarılmış.
Babası: " Yoksa sen benim oğlum Keloğlan mısın? " diye sormuş.
Keloğlan: " Evet baba, ben Keloğlanım. Sekiz yaşımdan beri seni görmedim. Anam, baban bir gün dönecek, derdi. İşte döndün. "
Balıkçılar: " Aman Keloğlan, denizden babam çıksa yerim derdin. Sakın babanı yeme. Onun yerine bu balıkları kızart, ye. " diyerek Keloğlan'a bir sepet balık vermişler.
Keloğlan'ın, babasıyla döndüğünü gören anasının sevincine diyecek yokmuş. Keloğlan tef çalmış, anasıyla babası oynamış. Öğle ve akşam yemeğinde balık yiyen Keloğlan, anası ve babası sonradan uyumak için odalarına çekilmişler. Sabahleyin uyanan Keloğlan babasını evde bulamamış. Ana, babam nerede, diye sormuş.
 Anası:" Bilmem oğul, uyandığımda yatakta yoktu. Gelip bizim durumumuzu görüp gitti. " Keloğlan, nereye gitmiştir, deyince, anası:  " Nereye gidecek oğul, denizden geldi, denize gitmiştir. "
" Ana, ben şimdi oltayı denize atsam yine denizden babam çıkar mı? "
" Hayır çıkmaz. Uyumadan önce baban bana bazı şeyler anlattı. Geldiği yerde rahatı yerindeymiş. Derdi, kederi yokmuş. Oğlum, dedi ağladı, beni de ağlattı. Sonradan ben uyumuşum, uyandığımda gitmişti. "
" Sence babamı bir daha görebilecek miyiz? "
" Görürüz de ne zaman görürüz bilmem. Oğlum denize ara sıra olta atsın, beni yakalamaya baksın dediydi ya kaç zaman sonra oltaya takılır bilinmez. Sen şimdi onu bunu boş ver de babanı gördüğünün keyfini sür. Herkese denizden babası çıkmıyor bilmiş ol. "

SON

Serdar Yıldırım

Çevrimdışı Serdar Yıldırım

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 40
Ynt: Keloğlan Denizden Babam Çıktı
« Yanıtla #1 : 07 Aralık 2021, 20:39:03 »

KELOĞLAN'I ÇARMIHA GERDİLER
Keloğlan kasabaya tuz almaya gidiyormuş. Bakmış yolun ilerisinde arabın biri, evin etrafında dönüp duruyor. Keloğlan arabın yanına gelmiş ve arapla birlikte dönmeye başlamış. Keloğlan sormuş: " Ey arap, bu ev senin midir? "
Arap cevap vermiş: " Evet, ev benimdir. Senin adın nedir? "
" Benim adım Keloğlan'dır. Ya seninki? "
" Benim adım da Bekir'dir. Nereye gidersin? "
" Kasabaya giderim. Ya sen niye evin etrafında dönersin? "
" Bir tür inanış. Ben uydurdum, döndükçe kötülükler evden uzaklaşır. "
" Günde kaç defa dönersin? "
" Aklıma geldikçe, kafama estikçe üç-beş defa. "
" Dönmesen, yürümesen, dursan, diyen Keloğlan'a arap çok kızmış. "
" Bana nasıl dönme dersin, " diyen arap Keloğlan'ı yakalayıp bağlamış. Daha sonra ağaç dallarından çarmıh hazırlayıp Keloğlan'ı bu çarmıha germiş. Ellerini, ayaklarını bağlamış. Haydi, bana müsaade, diyen arap yürüyüp gitmiş.

Bu masalı yazmakta olan Serdar Yıldırım Keloğlan'ın haline acımış. Noktayı koyup, kalemi elinden atarak, defterin içine girmiş ve Keloğlan'ın yanında belirmiş. Onun bağlı olan ellerini ve ayaklarını çözmüş. Keloğlan, Serdar'a teşekkür etmiş. Sana bir can borcum var, demiş. Kendisini çarmıha geren arabın tekin biri olmadığını, burada fazla eğlenmemesini söyleyip hızlı adımlarla oradan uzaklaşmış.
Serdar sağa-sola bakınırken arap gelmiş. Serdar'dan Keloğlan'ı bıraktığını öğrenen arap küplere binmiş. Bağırıp çağırmış. Hırsını alamayan arap Keloğlan'ı çarmıha gerdiği yere bu kez Serdar'ı bağlamış. Haydi, bana müsaade deyip yürüyüp gitmiş. 

Aradan yarım saat geçmiş geçmemiş Keloğlan geri gelmiş. Serdar'ı çarmıhtan indirmiş. Sana can borcum ödendi, demiş. Bunun üzerine Serdar gelecekten geldiğini, yazdığı pek çok masalın yanı sıra Keloğlan masalları da yazdığını, şimdiye kadar yirmi tanesinin bittiğini söylemiş. Masalları internette yayınladığını, yayınevlerinin bunların bazılarını masal kitaplarına aldığını belirtmiş. 

Keloğlan: " İnternet nedir bilmem ama benim masallarımın kitaplara geçmesine çok sevindim. Herkes okuyor mu onları? "
Serdar: " Evet Keloğlan. Herkes okuyor. "
Keloğlan: " Dur bak Serdar, başımdan geçen birkaç olayı anlatayım. Onların da masalını yaz. "
Serdar: " Tamam, olur Keloğlan. Ama önce buradan uzaklaşalım. Arap gelirse bu kez ikimizi birden çarmıha gerer, kurtaran da olmaz. "
Keloğlan: " Doğru ya, ben arabı unutmuştum. O kadar yalvardım beni çarmıha gererken, bir merhamet göstermedi. "

Serdar: " Bense araba hiç yalvarmadım. Yaptığının yanlış olduğunu söylemekle yetindim. Senin geri geleceğini biliyordum. Bu Keloğlan benim bildiğim Keloğlan ise, buralardan gitmemiştir, bizi seyrediyordur, diye düşünüyordum. Hani can borcum diyordun ya onu ödemek için. Ben senin kadar zeki olsam başka ne isterim. "

Keloğlan: " Bütün sözlerin doğru. Anam haricinde herkes benim zeki olduğumu söyler. Şu gördüğün saksı boş değil yani. "

Karşıdaki ormandan çıkan arabı gören Keloğlan ile Serdar ayrı yönlere bir kaçış kaçmışlar ki sormayın! İkisi aynı yöne kaçsalar ve araba yakalansalar kim kurtaracakmış? "
Arap daha sonra evine girmiş, yemek yiyip, yatıp uyumuş. Gece yarısı şiddetli bir yağmur yağmış. Bu arada arabın evine yıldırım düşmüş. Arap artık yaşamıyormuş. 

SON