Gönderen Konu: Dijital Fotoğraf Makinelerinde Menü ve Fonksiyon Ayarları  (Okunma sayısı 11916 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7753
    • insan ve doğa
Fotoğraf makinelerinin objektifleri, vizörleri, örtücüleri fiziksel- mekanik; filmler, kartlar, banyolar kimyasal öğeleri oluşturur. Bu öğeler dijital fotoğrafçılık için de geçerlidir. Dijital fotoğrafçılık alanındaki gelişmeler fotoğraf makinelerinin karanlık kutu (film haznesi) dışında makinenin temel parçalarında büyük bir değişikliğe yol açmamış ancak film, banyo ve baskı aşamasında önemli değişikliklere yol açmıştır. Bu bölümde daha çok dijital makine üzerinde yer alan menü ve fonksiyon tuşlarını tanıyacak ve bunların hangisini hangi koşullarda kullanmanız gerektiğini öğreneceksiniz. Dijital fotoğraf makinesi objektiften geçen görüntüyü, objektifin tam arkasında, analog makinelerdeki örtücü perdenin film konulan yerine denk gelen noktadaki dijital sensör (çip) üzerine kaydeden fotoğraf makinesi türüdür. Geleneksel Makineler ile Benzer Özellikleri Kompakt veya küçük gövdeli dijital fotoğraf makinelerinin, geleneksel makineler ile birçok benzerlikleri vardır. Bu, özellikle çekim sırasındaki kullanım tarzında belli olur. Pozlandırma, genellikle otomatik olarak yapılır. Gereksinim olduğunda, bir çok işlevi olan dâhilî flaş devreye alınır. Mesafe (netlik) ayarı da, geleneksel makinelerdeki gibi yapılır. Çoğu makinede zoom özelliği vardır ve deklanşöre basmak da, aynı tanıdık işlemdir; yani önce konu seçilir, sonra tuşa basılır. Tam otomatik geleneksel ve aynı düzeyde donanmış dijital makinelerin kullanım tarzı bu şekildedir. Ayrıntılar, her makinede farklı olabilir.

5.1.Geleneksel Makineler ile Farklılıkları
Geleneksel makinelerde film, aynı zamanda, algılayıcı ve depolama birimi olarak
görev yapmaktadır. Dijital makinelerde bu birimler, ayrılmıştır. Dijital fotoğraf
makinelerinde bunlara CCD –algılayıcı ve hafıza kartı, denir. Dijital “film”, 35 mm film gibi, değiştirilebilir. Bazı dijital orta ve büyük format makineler hariç, ışık algılayıcı bir CCD’dir; yani üstünde, kare düzenli olarak birçok ışığa duyarlı hücreni bulunduğu bir plakadır. İşte bu ilk ve en önemli farktır; çünkü 35 mm filmin üstü ışığa duyarlı bir tabaka (emülsiyon) ile kaplıdır. Resim farklı algılanır; geleneksel filmlerin ışığa karşı duyarlılığı, CCD’nin çözünürlük algılama düzenlemesine benzetilebilir. Geleneksel filmin yükselen duyarlılığı ile birlikte “grenlenmesi” artar. Elektronik resim algılayıcının çözünürlüğü de aynı gelişimi gösterir: düşük çözünürlük iri grenler, yüksek çözünürlük ise ince grenler
oluşturur.
İkinci fark ise, resim depolama şeklidir. Geleneksel filmin emülsiyonu resim
depolama ünitesi olup bütün resim bilgilerini içerir. Dijital makinelerde ise, resim
bilgilerinin önce, resim algılayıcı tarafından hafızaya aktarılması gerekir ve bundan sonra hafızaya kayıt edilir. Önemli fark olarak karşımıza çıkan, hafıza kartlarını çok defa kullanabilmemizdir. Film, pozlandıktan sonra bir daha kullanılamaz ancak hafıza kartını istediğiniz kadar silip tekrar doldurabilirsiniz; çok güzel bir avantaj!

5.2.Çalışma Prensipleri
En basitinden en gelişmişine kadar dijital makineler kullanımının diğer makinelere
göre birçok avantajı vardır. Her şeyden önce dijital makinelerin tüm menüsünü LCD (liguid cyristal display) ekranına çağırarak burada istediğimiz ayarı yapma ve sonuçlarını hemen görme imkânı bulursunuz. Menü içeriğini genel olarak çekim ayarları, dosyalama ve format ayarları, resim izleme ayarları, makine sistem (fabrika) ayarları olarak dört gruba ayırabiliriz.
Temel makine ayarlarıyla ilgili olan çekim menüsünde resim kayıt kalitesi, AF çekim hızı, poz ölçüm sistemi, ASA/ISO, white balance, (beyaz ayarı) üçlü çekim, üst üstte çekim, flaş ayarı gibi fonksiyonlar bulunur. Çekim menüsünden sonra en sık başvuracağınız izleme menüsünde ise resimleri gösterme, koruma, döndürme, silme kilidi gibi fonksiyonlar yer alır.
Belirtilen fonksiyonlarla ilgili yapılan her işlem LCD ekranına yansıyarak kullanıcıya kontrol ve yönlendirme imkânı sağlar. Ekranda diyafram, enstantane, ASA, metraj, flaş ayarları ile bellek kartında kalan boş alan ve bataryanın doluluk oranı, pozometre sistemi,+/- pozlama (exposure) modu gibi öğeler görünmektedir. Bir işlemden diğerine geçerken tercihlere uygun simgeler ekrana taşınır.
Ayrıca her işlem bir simge ile gösterilir. Bu simgeler LCD ekranına yansıyarak seçilen işlemin ne olduğunu belirler. Seçilen işlemin yanında bazı işlemlerin simgeleri ekranda sürekli kalır. Örneğin, flaş, diyafram, enstantane, bellek kartında kalan poz sayısı, batarya durumunu gösteren simgeler sürekli ekranda görünür.

5.3.Menüdeki Simgelerin Anlamları
Yukarıda da anlattığımız gibi her işlemin bir simgesi vardır. Bu simgeler Her ulustan kullanıcının anlayabileceği biçimde şekillendirilmiştir. Örneğin ekrana çiçek simgesiyle gösterilen makro yakın çekim için kullanılmaktadır. Makro aynı zamanda etkin dijital tele foto mod için de kullanılmaktadır. Bu modla zoom kullanmadan resimler genişletilebilir.
LCD ekranında zikzak şeklinde veya şimşek çakması olarak simgelenen şekille flaş
gösterilir. Flaş kullanılmak istendiğinde ekrana bu simge alınır. Zamanlayıcı (self timer) da kronometre simgesiyle görüntülenmektedir. Yine zamanlayıcı moduyla çekim süresi ayarlanarak otomatik çekim gerçekleştirilebilir. Bu işlem için fotoğrafı alınacak obje veya ortamın çerçevesi belirlenir. Deklanşöre basılır 10- 12 saniye içerisinde makine fotoğrafı çeker. Ayrıca ölçülen poz simgesi (AWE) olan (+) ve (-) işaretiyle çerçevelenen görüntünün ışık miktarının ayarlanan diyafram ve enstantane değerine uygun olup olmadığı görülebilir.
Aynı şekilde seri fotoğraf simgesi de ekrana yansıtılarak bu yönteme makine hazır hâle getirilebilir. Bu yöntem seçilip deklanşöre basıldığında parmağınızı kaldırmadığınız süre içinde görüntü arka arkaya seri olarak makineye kaydedilir.

5.4.Bellek (Fotoğraf Depolama Kapasiteleri)
Dijital fotoğraf makinelerinde çekilen fotoğrafların aktarıldığı dâhilî bellek dışında kapasite arttırmak için kullanılan harici bellek kartları bulunmaktadır. Bu makinelerin bellekleri ne kadar büyük olursa hafızasına alacağı fotoğraf sayısı da o kadar fazla olur.
Belleğin yetersiz kalması durumunda ek bellek kartı kullanılabilmektedir. İlk dönem makinelerde bellek kartlarının kapasiteleri arttırılamazken günümüzde belirli bir aralıkta farklı kapasitede kartlar takılabilmektedir. Birkaç yıl öncesinde kapasiteleri en fazla 64MB (megabayt) olan ve ancak 30 kadar kaliteli görüntü kaydedilebilen bellek kartları artık
4GB’a (gigabayta) kadar yükselmiştir. Dijital makineler genellikle tek tür kart kullanacak biçimde üretilmektedir. Fotoğraf makinelerinin çoğunluğunda içerisinde özel yuvalara takılıp çıkarılabilen taşınabilir kart şeklindeyken bazı fotoğraf makinelerinde bilgisayar sürücüsüne yerleşebilen disketler kullanılır. Fotoğraf makinelerinin aldığı görüntüyü depolayan, aşağıda birkaç örneğini gördüğünüz bu kartların en yaygın olanları Compact Flash, Memory Stick,
Smart Media ve Micro Drive’dır. Genel olarak hepsi aynı işlevi görür ve Micro Drive dışındakiler PC uyumludur. Bu kart makineye hafıza artırımı sağlar. Ayrıca çekilen fotoğraflar makine olmadan bilgisayara takılarak fotoğrafların aktarılması sağlanır.
Farklı tipte flash depolama ürünleri ve flash kartlar bulunmaktadır:
61
 Compact Flash (CF) kartlar
 Multi Media kartlar (MMC)
 Smart Media (SM) kartlar
 Secure Digital (SD) kartlar

5.5. Çözünürlülük
Piksel, resim öğesi anlamına gelen Picture Element sözcüklerinin kısaltılıp
birleştirilmesiyle elde edilmiştir. Mega sözcüğü ise milyon anlamına gelmektedir. Dijital fotoğrafın kalitesi, kapasitesi ve çözünürlülüğü “piksel” ile belirlenir. Piksel dijital ortamda görüntüyü oluşturan en küçük parçadır. Farklı bir deyimle görüntünün depolandığı en küçük noktacıktır. Dijital fotoğraf makinelerinin görüntüyü kaydeden algılayıcı kısmının boyutu mega piksel olarak ifade edilir. Mega piksel sayısı arttıkça algılayıcının yakaladığı bilgi de o oranda artar ve bu sayede görüntü de büyür. Fotoğraftaki piksel sayısı ne kadar fazlaysa fotoğraftaki ayrıntılar da o kadar kolay görülebilir. Ayrıca görüntünün kalitesi yüksek çözünürlülükle ifade edilir. Yüksek sayıdaki piksel, özellikle baskı için gereklidir. Yani yüksek çözünürlüğe sahip bir fotoğraf hem kaliteli ve tüm detayların ve renklerin görünmesini sağlar hem de çekilen fotoğrafların büyük ebatta basılırken görüntü kaybına uğramasını önler. Dijital makinelerde yatay piksel sayısı ile dikey piksel sayısı çarpımı çözünürlülüğü verir.
Örneğin yatay piksellerin sayısı 2.160, dikey piksellerin sayısı ise 1.440 olan bir
cihazda çözünürlülük değeri iki sayının çarpımı olan 3.110.400 piksel yani 3,1 mega
pikseldir.
Çekimlerde yüksek piksel kullanabilmen için çözünürlülüğünün yüksek olması veya
yüksek kapasiteli bellek kartının olması gerekir. Eğer bunlar mümkün olmazsa; bu durumda çok sayıda ve orta kalitede görüntü elde edebilmek için standart bir çözünürlülük kullanılabilirsiniz. Çözünürlülük, çekilen fotoğrafın kullanılacağı ortam için önemlidir.
Örneğin, fotoğraf internet ortamında kullanılacaksa çözünürlülüğün çok da yüksek olmasına gerek olmayabilir. Hatta bilgisayar ortamında saklanacak fotoğrafların pikselinin yüksek olması durumunda; bilgisayar belleğinde fazla yer kaplayacağından düşük pikselli çekilmesinde yarar vardır. Yalnız, çekilen fotoğrafın pikselini sonradan değiştirme şansı bulunmamaktadır. Çözünürlülüğü artırmanın tek yolu fotoğrafın görüntü boyutunu küçültmektir. Ancak düşük çözünürlülüğe sahip fotoğrafın görüntü boyutunu büyütme imkânı hiçbir hâlde olamaz.
Çözünürlülük CCD piksel sayısı olarak da açıklanır. Etkili piksel sayısına gerçek resim özünürlülüğü de denir. Bazı makineler interpolasyon yaparak resim çözünürlülüğünü suni olarak artırabilirler. İnterpolasyon; fotoğrafın oluşum işlemine geçirilmesi esnasında ebat olarak büyütülmesidir. Örneğin, 1024 x 768 gerçek çözünürlülüğe sahip bir dijital kameranın 1280 x 960 çözünürlülükte fotoğraf çekmesi veya 4 milyon piksellik bir CCD’ ye sahip dijital kameranın 6 milyon piksellik bir fotoğraf oluşturması gibi.
Çözünürlülük fotoğrafın büyüklüğü kadar kalitesini de etkiler. Çekilen fotoğrafın
kullanım amacına göre pikseli olmalıdır. Örneğin e- posta veya Web ortamında kullanılacak fotoğrafların 0.2 mega piksel olmasında fayda vardır. Baskısı yapılacak 10 x 15 cm ebadındaki bir fotoğrafın 0.4 mega piksel olması gerekir. 15 x 20 cm için 1 mega piksel, 20 x 25 cm için 2 mega piksel, 28 x 36 cm için 3 mega piksel, 50 x 75 cm için 4 mega piksel, daha büyük ve kaliteli fotoğraflar için en az 5 mega piksel ve yukarısı gerekmektedir

5.5.1.Dijital Fotoğraf Makinesinin Çözünürlüğü
Çözünürlük, dijital fotoğrafın yatay ve dikey sıklığını belirten ölçüdür. Ölçü birimi
olarak resim noktaları veya piksel kullanılır. Merceklerin ve CCD algılayıcının iyi
olduklarını varsayarsak, çözünürlük ne kadar yüksek olursa, fotoğrafın veya baskının görsel
olarak bıraktığı izlenim, o kadar iyi olur.
“Çözünürlük zenginliği” kavramını, geleneksel fotoğrafçılıktan tanıyoruz. Burada da, farklı çözünürlüklerden söz edebiliriz: Yüksek duyarlı filmler “iri grenli” olurlar ve daha düşük çözünürlüğe sahiptirler; düşük duyarlı filmlerde ise tam tersidir.
Dijital makinelerde en çok kullanılan çözünürlükler değerleri şunlardır:
320 x 240 = 76.800
640 x 480 = 307.200
1024 x 768 = 786.432
1280 x 960 = 1.3 milyon
1600 x 1200 = 2.1 milyon
2048 x 1535 = 3.3 milyon
2272 x 1704 = 4.1 milyon
2560 x 1920 = 5.0 milyon
3024 x 2016 = 6.0 milyon
4256 x 2848 = 12.1 milyon
Dijital fotoğrafların kalite seviyeleri ve gereksinimleri, ortam ihtiyaçlarına göre
belirlenir.

Fotoğraf 5.3. Dijital fotoğraf
Dijital makinelerle elde edilen görüntüler ister hareketli, isterse durağan olsun
ekrana yansırken ekran belleğinin bit değeri önemlidir. Örneğin 640 x 480 piksellik bir ekran görüntüsü 16 renk olarak kullanıldığında temsil ettiği 16 renk dışında kalan renkleri bu 16 rengin içinde yer alan en yakın renge dönüştürür.

5.6. White Balans (Beyaz Ayarı)
Bir kâğıda farklı ışık kaynakları altında baktığınızda farklı renklere büründüğünü
görmüşsünüzdür. Öğlen gördüğümüzde farklı, bulutlu havada gördüğümüzde farklı, akşam gün batımında gördüğümüzde farklı tonlar aldığını görürüz. Biz onun sürekli beyaz olduğunu biliriz, ama ortamdaki ışık kaynağının ona kattığı bir ekstra renk değeri vardır.
Örneğin evin içinde yanan sarı bir lamba, dışarıdan bakıldığında hafif yeşilimtırak ya da buz beyazı havasındadır. Ama aynı ortamda ampul kullanılırsa, bu defa sarımtırak bir hava sunar.
.
.
İşte tüm bu “ışık kaynağı farklılıkları”, objelerin gerçek renklerini hayli değiştirir ve bu ortam sıcaklığı dikkate alınmadan yapılan çekimlerde, bazen insanların yüzlerinin bembeyaz, mavimsi, yeşilimsi, bazen de olduğundan çok daha sarı, sıcak, hatta kırmızıya çalan bir hâlde olduğunu görmüşsünüzdür. Aslında bu renk farklılaşması çok daha fazla olduğu hâlde ön bilgilerimiz ve görme alışkanlığımız sebebiyle bunu pek hissetmeyiz.
Filmler ve dijital sensörler ise bu farklılaşmayı fazlasıyla algılar ve fotoğrafa yansıtır. Nesnelerdeki renk değişikliğinin sebebi doğal ve yapay ışık kaynaklarının her birinin Kelvin değerlerinin (renk ısıları) farklı olmasıdır. Kelvin değeri düştükçe ışık rengi kızarır Arttıkça mavileşir. (Işık modülünde ayrıntılı olarak anlatılacaktır) Bu özellik halojen, spot ve normal suni ışık kaynaklarında ve günün farklı saatlerinde gözlenebilir. Ayrıca farklı kaynakların karışımından oluşan ışıkları da göz önünde bulundurmalısınız.
Bazı Işık Kaynaklarının Kelvin Değeri:
Mum Işığı 1800K – 2200 K
Ateş 2500K - 3500K
Alacakaranlık - 4000K
Florasan 4000K - 4800K
Güneş Işığı 4800K - 5400K
Bulutlu Gün Işığı 5400K - 6200K
Gölgelik Bölge 6200K - 7800K

Dijital makinelerdeki beyaz ayarı çekim yapılan ortamlardaki ışık kaynaklarının
değişmesi sonucu oluşan bu renk farklılıklarını düzenlemek ya da başka bir renk oluşturmak ve fotoğrafın istenilen nitelikte görünmesini sağlamak amacıyla konulmuş bir özelliktir.
Günümüzdeki birçok makine, ortamdaki renk sıcaklığını kendisi tespit edebilmektedir. Bunu da, en beyaz kareyi baz alarak yapar ama eğer ortamda bunu sağlayacak bir renk dağılımı yoksa, otomatik beyaz dengesi doğru yapılamayabilir. Bu sebeple, renklerle uğraşıp ışık kaynaklarına aşina oldukça, renk dengesini sizin kurmanız daha doğru bir tercih olacaktır.
Beyaz ayarını çekim yapmadan önce ayarlamalısınız. Işık türü tespit edildikten sonra menü açılır. Yön tuşları veya seçme tuşuyla menü içinden özelliği seçilir. Ok ya da SET tuşuna basılarak açılan sayfadan istenilen ışık türü seçilip onay verilir. Farklı bir ışık kaynağında çekim yapacaksanız işlemi tekrarlamalısınız.
Aşağıda muhtelif ışık sıcaklık değerlerinin Kelvin değerleri yer almaktadır.

5.7. Dosya Formatları
Dijital ortamda fotoğraf çekebilmek, kimyasal fotoğrafları taramak ve bu fotoğrafları sıkıştırarak bilgisayara aktarmak formatlanmış olmaları gerekir. Dijital makineleri bu işlemi çekim sırasında yapar. Aşağıda tanıtılacak olan format türlerinin en yaygın olanı ise JPEG’dir.
Fotoğraflarda çok büyütülmedikçe gözle çok zor görülebilen bazı kayıplar
oluşturmasına karşın diğerlerine göre yer ve zaman avantajı sağlaması sebebiyle tercih edilir. JPEG formatında, sıkıştırma kalitesi seçilebilmektedir ancak JPEG, sürekli okunup yazıldıkça veya yeniden kaydedildikçe biraz daha fazla kalite kaybettirir. Bu yüzden,fotoğraflarınız üzerinde foto editörleri aracılığıyla oynama yaparken, orijinallerini muhafaza etmeli, aynı JPEG’i defalarca kaydetmek yerine, bunu önce kayıpsız bir formata dönüştürüp, çalışmaları onun üzerinde yapmalı ve son aşamada JPEG’e geri dönmelisiniz.
Kayıpsız olan formatlardan en yaygın olanı ise TIFF formatıdır. En eski ve en yaygın TIFF’ ten başka kayıpsız formatlar da vardır. Örneğin PNG gibi. TIFF, artık fazla yer tuttuğu için pek önerilmiyor ama yaygınlığı sebebiyle, çok yerde kullanılıyor.
En büyük yer tutan format ise BMP formatıdır ve bu format basit dosyaları devasa boyutlara getirebilir.
Çektiğiniz fotoğrafları bilgisayara aktardıktan sonra aşağıdaki format türlerinin
özelliklerine bakarak karar verebilirsiniz. (Format ayarlarını nasıl yapılacağını Bilgisayarda Fotoğraf Düzeltme modülünde bulabilirsiniz.)
 Görüntü Formatları
Makinenizin çektiği fotoğrafları bilgisayara aktardıktan sonra, aşağıdaki format
türlerinin özelliklerine bakarak görüntüleri hangi formatta kullanacağınıza karar
vermelisiniz. (Format ayarlarını nasıl yapılacağını Bilgisayarda Fotoğraf Düzeltme
modülünde bulabilirsiniz.)
GIF
Graphics Interchange Format (GIF) dosyaları internet üzerinde oldukça yaygın
kullanılan bir formattır. Az sayıda renk içeren (1 ila 8 bitlik) dokümanlarda oldukça iyi sıkıştırma sağlaması, animasyonlarda zamanlama ve farklı boyutlardaki resimleri bir arada tutma desteği, saydam renk tanımlanması bu formatı popüler yapan sebeplerinden sadece bir kaçıdır. Ancak Photoshop gibi resim işleme programlarının çoğu GIF formatının tüm özelliklerini kullanamamaktadır. Bu sebeple bu format ile çalışırken sıklıkla başka programlara gereksinim duyulmaktadır. Gerçek renk desteği yoktur. GIF resimleri sıralı veya sırasız kaydedilebilmektedir. Ayrıca dosya ile birlikte metin kaydedilebilmektedir. Sıralı GIF dosyaları yükleme esnasında satır satır gelerek resim bitiminden önce nasıl olacağıyla ilgili ipucu verir.

JPEG
The joint Photographic Experts Group (JPEG) formatınının en sık kullanılan bir
format olduğunu belirtmiştik. JPEG veya JPG formatının özelliği gerçek renk değerlerini içermesidir. Bu yüzden fotoğrafik yani grafiksel olmayan görüntülerin gösterilmesinde GIF formatına üstünlüğü vardır. JPEG sıkıştırma yöntemi görüntünün algılanması için elzem olmayan detayları etkili bir şekilde bulup atan ve dosyayı şekilde sıkıştıran bir format olduğundan, yani kayıplı formatlar arasında sıralanır. Yok edilen detay miktarı ve sıkıştırma oranı arasında orantı olduğundan bu dengeyi iyi korumak gerekmektedir. Daha fazla sıkıştırma daha fazla detay kaybı daha az sıkıştırma daha büyük dosya demektir. Bu dengeyi
en iyi şekilde değerlendirecek olan insan gözüdür. Bu sebeple bir dosyanın kopyası JPG olarak kaydedildikten sonra açılıp tekrar değerlendirilmelidir. Kaybedilen detayların geri getirilmesi söz konusu olmadığından dosyanın bir kopyasını kayıpsız bir yöntem ile korumakta fayda vardır. Her kaydediliş sırasında kayıp miktarı arttığından JPG dosyaları sadece son işlerin yaratılması için kullanılır. Ara kademelerde kullanılmaları uygun değildir.
Maximum kalitesi göz tarafından orijinalin aynısı gibi görünmesine rağmen yine kayıplar mevcut olacaktır.
BMP
Paint programı görüntüleri bu formatta işler.Paint programının BMP dosyaları çok az bir farklılık gösterir. BMP formatı 1–24 bit arasında değişen bir piksel derinliğini içerebilir.
Sıkıştırma seçeneği başlangıçta bulunmamakta idi. Opsiyon olan bu sıkıştırma görüntüde detay kaybına yol açmaz, yani kayıpsız sıkıştırma yöntemlerindendir. BMP formatı alıcı bilgisayarında Paint'den başka görüntü programı bulunmadığı durumlarda kullanılır.
Raw
RAW değişik bilgisayarlar ve işletim sistemleri arasında bilgi iletimine izin veren
esnek bir formattır. Kanal sayısı, her kanaldaki piksel derinliği dosya uzantısı ve başlık bilgileri tanımlanabilir. Kayıt sırasındaki parametre bilgileri açmak amacıyla dosyayı alan kişiye verildiğinde RAW dosyaları kolaylıkla açılabilmektedir.
TIFF
Tagged-Image File Format (TIFF) formatı farklı işletim sistemleri ve uygulamalar arasında kayıpsız ve esnek bir dosya değiş tokuşunu sağlaması sebebiyle tüm çalışmalar için uygun bir format olarak bilinmektedir. TIFF'in desteklediği birçok sıkıştırma vardır. Bunlar arasında en çok kullanılan kayıpsız LZW sıkıştırma yöntemidir. TIFF ayrıca çok sayıda alfa kanalını desteklemektedir. Kayıt sırasında fotoğrafın kullanılacağı işletim sistemi olarak PC veya Mac seçilebilmektedir. TIFF dosyaları ikili dosya, indekslenmiş renk, gerçek renk RGB, CMYK, Lab gibi nerededeyse tüm biçimlerini destekler. TIFF dosyalarında katman desteği bulunmaz.

5.8. Dijital Makinede Pozlandırma
Gelişmiş dijital makinelerde poz seçenekleri otomatiktir. Bu özelliğe sahip makineler
çekim sırasında ışığın miktarını algılar ve poz ayarını otomatik yapar. Ortamın ışığının yetersiz kalması durumunda ister otomatik isterse manuel olarak flaşı devreye sokar ve istenilen nitelikte pozlandırma yapılabilir. Yani, ya makine otomatik olarak ortamı yeterince aydınlık gösterecek diyafram ve enstantane değerini ayarlar ya da flaşı devreye sokarak dengeyi sağlamaya çalışır. Makinenin poz ayarını otomatik kullanmak için çerçeve ayarı yaptıktan sonra deklanşöre yarım basıp bir süre basılı tutunca yeşil sinyal ışığı yanar, ardından deklanşörden parmağı kaldırmadan çekim tamamlanır. Sinyal ışığı makinenin çekimini analiz ederek odaklanmayla poz ayarı yapıldığını belirtir.

5.8.1.Pozlandırma Ölçümü / Yönetimi
Dijital fotoğraf makinelerinin çoğunluğunda pozlandırma, merkez ağırlıklı TTL
(objektif içinden ölçüm) yöntemi ile ölçülür ve yönetilir. Orta ve üst sınıf makinelerde enstantane ve/veya diyafram ayarlarını belirlemek mümkündür.

5.8.2. Pozlandırma Dengelemesi
Bir çok geleneksel makinede olduğu gibi dijital makinelerde de, pozlandırma
dengeleme veya pozlama telafi ayarı vardır ve çoğunlukla “+/- 3EV” olarak verilir. Otomatik çekim yaparken pozometre yanılgılarını düzeltmek için kullanılır. Genellikle -3 ve +3 durak arasında az ya da çok pozlamayı sağlar.

5.8.3.Dijital Makinelerde Enstantane Diyafram Ayarı
Yakın zamana kadar üretilen dijital fotoğraf makinelerinde diyafram ve enstantane ayarları ancak otomatik olarak yapılırken günümüzde öncelikli modlarla ve manuel olarak da ayarlanabilmektedir. Filmli AF makinelerle diyafram ve enstantane ayarı bakımından hiçbir farkı bulunmamaktadır.

5.9. Diğer Ayarlar

5.9.1.Flaş Ayarı
Flaş, uzun süre birçok fotoğrafçının kullanmakta tereddüt ettiği bir ekipmandı. Film ile fotoğraf çekimlerinde ayrıca sonucu çok sonra görebilmeniz gibi bir zorluk daha vardı.
Aslında bugün otomatik flaş iyi çalışmakla birlikte, eğer çok deneyim sahibi değilseniz, sonuçları önceden tahmin etmek yine de çok zordur. Bu sebeple birçok fotoğrafçı, hiç flaş kullanmaz. Veya çok az kullanılır. Hâlbuki flaş önemli bir yardımcı malzemedir. Çünkü flaş bazen çok yardımcı olabilir, yalnızca karanlıkta değil gündüz bile fotoğrafa özel bir anlam katmak için kullanılabilir.
Fotoğraf makinesi, yeterince aydınlık olduğunu ya da flaşa gerek olmadığını düşünse de siz flaşın gerekli olduğunu görüyorsanız flaşı makinenin rızası olmasa da kullanmanızı sağlayan bir seçenek hep vardır. Çok aydınlık olmayan bir ortamda fotoğraflarını çektiğiniz kişilerin göz kapakları sonuna kadar açıktır ve bu durumda flaşın göz retinasından yansıması sonucu kırmızı gözlü arkadaşlarınız olur. “Kırmızı göz önleme” sistemi ise, esas flaş patlamadan önce bir dizi küçük flaş patlatılır ve böylece fotoğrafı çekilen kişilerin hafifçe göz irisinin (bebeğinin) küçülmesine neden olur.

5.9.2.Flaş Senkron Ayarını Yapmak
Likit kristal ekranı (LCD) olan bir dijital fotoğraf makinesi ile flaşı kontrol altına
almak artık çok kolay. Çekim yapıp hemen sonucu görerek, gerekirse ayarı
değiştirebilirsiniz. Neredeyse bütün dijital fotoğraf makinelerinin, gövde dahilinde olan flaşları vardır. Bu flaşın birçok işlevleri bulunmaktadır. Artık standart olan aç/kapat işlevinin yanında otomatik flaş, kırmızı-göz azaltıcı etkinlik, zorunlu flaş ve flaş ışığının gücünü ayarlamak gibi işlevler birçok makinede bulunmaktadır. Dahilî flaşların rehber sayısı genellikle 10 –12 civarındadır. Flaş senkron ayarı flaşın kaç enstantanede patlayacağını
belirleyen ayardır. Senkron değeri makineye göre değişir. Dijital SLR makinelerde genellikle program otomatik senkron mod da iken 1/60 – 1/200 enstantane hız aralığında çalışır.
Makine çoğunlukla da düşük enstantane hızını seçer.
Manuel çekim modunda iken 30 saniye ile 1/200 hızlarından birine elle ayarlanabilir.
Elle senkron ayarı otomatik modlara göre daha geniş ve yaratıcı çekimler yapmanızı sağlar.
Örneğin, gece şehir manzarası önünde bir portre çekerken hem kişiyi hem de manzaranın detaylarını göstermek istediğinizi varsayalım. Otomatik ayara dokunmazsanız makineniz kendini 1/60 gibi yüksek enstantane hızına ayarlar.

Aşağıdaki fotoğrafta da olduğu gibi ilgili portre flaş ışığının etkileyebileceği bir
mesafedeyse aydınlık çıkar. Ancak şehir manzarası çok koyu çıkar. Her ikisinin de
detaylarını gösterebilmeniz için makinenizi tripoda ya da sağlam bir yere sabitleyip düşük bir enstantene hızı seçmelisiniz.
Ayrıca flaşın aydınlatma mesafesini belirlediğiniz ASA hızı, objektifinizin odak
uzaklığı ve mekânın açık ya da kapalı olmasının belirlediğini unutmamalısınız.
Makinenizin kullanım kılavuzundan ilgili bölümü dikkatlice okuyarak amacınıza
uygun flaş sekron ayarını yapınız.

5.9.3.Üst Üste Çekim Yapmak
Üst üste çekim aynı fotoğraf karesi üstüne birden fazla görüntünün yerleştirilmesi işlemidir. Kompakt makinelerin bazı üst düzey modelleri, mekanik refleks modellerin büyük bir bölümü ve AF refleks modellerin orta ve üst düzeydeki modelleri ile üst üste çekim yapılabilir.
Üst üste çekim, diğer fotoğraf makinelerinde (AF ya da motorlu olanlarda), makine üzerindeki “Multiple Exposure (ME)” düğmesi ya da “iç içe geçmiş iki dikdörtgen” simgesi ile gösterilen düğme sayesinde gerçekleştirilir. Bu düğmeye basılı tutarak, üst üste kaç görüntü çekmek istiyorsanız bu değeri belirlemelisiniz. Belirlediğiniz değer kadar çekim yaptıktan sonra film ilerleyecektir. Üst düzey dijital fotoğraf makinelerinde de yine bu
şekilde özel bir düğmeye basarak rakam girmeniz ya da ilgili menüde yer alan bölümü seçmeniz gerekir.

Üst üste kaç kare çekeceğinize karar vermek, bu işin en kritik aşamasıdır. Genelde üst üste iki kare ile yetinilir, ama 3, 4, 5 ya da daha fazlasını da deneyerek, görüntülerin birbirini nasıl etkilediğini görmekte büyük yarar vardır. Görüntüleri üst üste bindirerek birbirleri arasında ilişki kurmak, hem belgesel hem de deneysel olarak ilgi çekici sonuçlar doğuran bir anlatım yöntemidir. Her ne kadar görüntü işleme programlarının yaygınlaşmasıyla, bu tür
etkiler bilgisayar ortamında kolaylıkla yapılabiliyorsa da, işi kaynağında bitirerek görüntüleri aynı kare içinde bir araya getirmek hâlâ işlevselliğini koruyan bir çekim tekniği olmaya devam ediyor.
Üst üste çekilecek olan görüntülerin açık ya da koyu tonlar içermesi de çok önemlidir.
Açık tonlu görüntüleri üst üste çekmemelisiniz; çünkü bir görüntüdeki açık tonlar diğer görüntüyü ezecektir. Ezmekten kasıt, diğer görüntünün algılanabilirliğini azaltmasıdır.
Olabildiğince koyu tonlu görüntüleri üst üste çekmek daha iyi sonuç verir. Ya da bir görüntüdeki açık tonların diğer görüntüdeki koyu tonların üzerine düşmesini sağlamak gerekir. Böylece çok karmaşık olmayan, anlaşılır sonuçlara ulaşabilirsiniz.
Geldik üst üste pozlamanın en çok hata yapılan kısmına. Pozlama, üst üste çekimin en problemli aşamasıdır. Tek bir görüntü çekiyormuş gibi ışığı ölçüp görüntüleri üst üste çekmemelisiniz. Filmin (ya da CCD’ nin) üzerine düşecek olan “toplam ışık” miktarı önemlidir. Ton/parlaklık değerleri birbirine yakın görüntüler söz konusuysa, yapılacak iş daha kolay. Üst üste iki kare çekecekseniz, iki görüntüyü de birer stop az pozlamanız gerekir. Bu işlemi, filmin ışığa duyarlılık ayarı olan ASA’yı (ISO) değiştirerek de yapabilirsiniz. Örneğin 100 ASA film kullanıyorsanız, çekimden önce ASA’yı 200’e getirerek ışığı ölçmeli ve bu değerde çekim yapmalısınız.
Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var.Bazı konuları üst üste çekerken herhangi bir poz düzeltmesi yapmaya gerek duyulmaz. Zemini tamamen koyu renk olan görüntüleri üst üste çekerken poz düzeltmesi yapmaya gerek yoktur. Yani her konuyu, ölçtüğünüz değerde çekmeniz yeterlidir. Buna en iyi örnek gece fotoğraflarıdır. Bir gece fotoğrafı üzerine tek başına büyük bir ay yerleştirmek istediğinizde, her iki görüntünün de zemini koyu renk olduğundan birbirlerini etkilemeyeceklerdir.

5.9.4.Dijital Makinelerin Ayarlanmasıyla İlgili Tavsiyeler
 İlk kez kullanacağınız hafıza kartını kullanmadan önce mutlaka formatlayın. Bu
işlemi yapmadan kullanırsanız çektiğiniz fotoğraflar kaybolabilir.
 Hafıza kartlarını makineniz açıkken çıkartmayınız. İçindeki bilgiler zarar görüp
kartınız bozulabilir. Çoğu makine hafıza kartının kapağını açınca makineyi
kapatır. Yine de buna dikkat edilmelidir.
 Çekim yapmaya çıkmadan önce bir poz deneme çekimi yapınız. Herhangi bir şey
eksik ya da problemliyse bu yolla tespit edip düzeltebilirsiniz.
 Bazı dijital fotoğraf makineleri preview özelliklidir, çekilen fotoğrafı OK tuşuna bastıktan sonra hafızaya kaydeder. Buna dikkat etmezseniz fotoğraflarınız kaydolmaz.

 Amacınıza göre çekim kalitesini değiştirerek belleği verimli kullanmanız için
çözünürlük (Quality) ayarı yapmalısınız. Eğer web sitesi tasarımı veya e-posta eki
için çekim yapıyorsanız düşük kalite (ekonomi) ayarını, fotoğraf baskısı için
çekim yapıyorsanız yüksek kalite (best) ayarını, arşivlemek için çekim
yapıyorsanız normal ayarını kullanabilirisiniz.
 Menü ayarlarıyla oynayıp kameranın ayarlarını içinden çıkılamayacak kadar
bozduysanız, setup menüsünden reset fonksiyonunu kullanarak makinenizi fabrika
çıkış ayarlarına getirebilirisiniz.
 LCD parlaklık ayarınızı güneşli ortamlarda yükseltiniz. Karanlık ortamlarda
parlaklığı düşürerek bataryayı tasarruflu kullanabilirsiniz.
 Bataryadan tasarruf etmek için makinenizi kapalı tutarsanız açana kadar
çekebileceğiniz fotoğrafları kaçırabilirsiniz. Bu gibi durumlarda makine açık LCD
kapalı konumda tutularak vizörden çekim yapılmalıdır.
 Kameranızı açık unutup bataryanın tamamen boşalmasını önlemek için setup
menüsündeki auto power off fonksiyonu devreye sokulmalıdır.
 Çekimlerinizde digital zoom özelliğini mümkün olduğu kadar kullanmayınız.
Digital zoom çekim kalitesini düşürmektedir. Dilerseniz daha sonra bilgisayarda
görüntüyü büyütüp digital zoom elde edebilirsiniz.
 Kamera vizörü yanında kırmızı veya yeşil yanan ışıklar vardır bunlar kameranın
netleme işleminin, otomatik ayarlarının veya flaşının hazır olup olmadığını
gösterir. Eğer kırmızı yanıyorsa çekim yapmayıp yeşil yanana kadar
beklenmelidir.
 Bir objeyi yarım metreden daha yakın bir mesafeden çekiyorsanız, makinenizde
makro fonksiyonunu aktif hâle getiriniz. Makro aktifken LCD ekranda bir çiçek
resmi görürsünüz. Artık istediğiniz kadar yaklaşabilirisiniz.
 Kameranızda Auto focus ile ilgili ayarlar bölümünde AF Area seçeneği varsa bu
ayar sayesinde fotoğraf karesinin herhangi bir alanını netleştirerek çekim
yapabilirisiniz.

 Net fotoğraflar çekmek ve titremelerden etkilenmemek için yüksek enstantane
değerleri ile çekim yapınız. Çoğu makinede bu değer 1/60 değerine ayarlıdır.
 Işığın az olduğu koşullarda enstantane ve diyafram değerini düşürünüz.
Makinenizde ISO ayarlama özelliği varsa ISO değerini biraz yükseltiniz, çok fazla yükseltmek görüntü kirliliğine sebep olabilir. Makineyi titretmemek için
dirseğinizi vücudunuza dayayabilir, kapı pencere pervazlarına dayanabilir; masa,
kitap gibi nesneleri sehpa niyetine kullanabilirsiniz.
 Flaşınızın kaç metreye kadar aydınlattığını bilirseniz doğru pozlama yaparsınız.
Haricî flaş kullanıyorsanız kullanım kitapçığının özellikler bölümünden Flash
Guide Number (GN) (flaş kullanım kılavuz değerini öğrenip bu değeri
kullandığınız diyafram değeri (f) ile bölerseniz flaşınızın kaç metreyi aydınlatabildiğini öğrenirsiniz.
 Örnek: GN değeri 10 olan bir makine ile 1.8 diyafram değeri ile 10/1.8=5.5 metre uzaklığa kadar flaşlı çekim yapabilirsiniz.
 Karanlık ortamlarda flaş kullanıldığında gözler kırmızı çıktığını görmüşsünüzdür.
Bunun sebebi göz bebeğinin karanlıkta büyümesidir ve flaşın gözün arka
tarafındaki ağ tabakasını aydınlatmasıdır. Bunu önlemek için flash menüsünden
Red Eye Reduction fonksiyonunu aktif hâle getiriniz. Bu fonksiyon aktive
edildiğinde LCD’ de göze benzeyen bir sembol görünecektir. Kırmızı göz
engelleme aktifken deklanşöre basıldığında flaş önce birkaç kez çakacak ardından
çekim yapılacaktır. Bunun amacı çekim öncesi göz bebeğini küçültmektir. İlk flaş
çaktığında çekim yapıldı zannedip pozisyonunuzu bozmayınız.
 Bazı durumlarda ışık az ama ortam güzeldir. Flaş ortamın bütün büyüsünü
bozabilir. Çünkü flaş aktif hale getirildiğinde enstantaneyi genellikle 1/60 a taşır
ve uzak yerlerin karanlık çıkmasına neden olur. Böyle durumlarda flaşı iptal
ederek çekim yapınız. Ayrıca flaşlı bir deneme de yapabilir, güzel olmayan pozu
silebilirsiniz.
 Portre çekimlerinde çekilecek kişinin arkasında güneş varsa yüzlerin karanlık
çıkmaması için mutlaka flaşı kullanınız.
 Gece çekimlerinde flaşı kullanırken makinenizi gece moduna getiriniz.
 Örneğin arkada ışıl ışıl bir gece manzarası önde ise arkadaşınız. Doğrudan flaşla
çekerseniz arkadaki manzara fotoğrafta koyu görünür. Flaş kullanmazsanız
şimdide arkadaşınız koyu ve sarsıntılı çıkar. Makine gece moduna getirildiğinde
perdeyi arkadaki manzarayı pozlayacak kadar açık tutar kapanmadan hemen önce
flaş çakarak arkadaşınız da manzaranın içine dahil eder. Bu teknikleri denemeyi
alışkanlık haline getiriniz.
 Kar ve Kum gibi açık rengin neredeyse tüm kadrajı doldurduğu durumlarda
otomatik ışık ölçümü hata yapar. Bunu telafi etmek ve çekmek istediğiniz
konuların kara lekeler olarak değil de gerçek renklerle görünmesini istiyorsanız,
bir iki stop pozlama telafisi yapınız. Yani +/- şeklinde gördüğünüz EV ayarını
duruma göre +1 yada +1.5 yapınız.
 Güneşin tam tepede olduğu saatlerde çiğ ve dik açılı bir ışık olduğu için bu
saatlerde çekilen fotoğraflar sanıldığı gibi güzel olmayacaktır. Öğle saatleri
dışında ışığın yatay olduğu saatler çekim için daha uygundur.
 Eğer bilgisayarınıza fotoğrafları aktarırken sabit diskinizde dosya kopyalar gibi
rahat biçimde çalışmak istiyorsanız, harici hafıza kartı okuyucusu edininiz.
Fotoğraf makinenizin hafıza kartını seyyar hafıza olarak da kullanabilirsiniz.
 Çektiğiniz fotoğrafların kaliteli olarak en fazla hangi boyutta basılacağını fotoğraf çözünürlüğünü 60'a bölerek bulabilirsiniz.
 Örnek 1: 800x600 800/60=13 600/60=10 Maximum 10X13 ebadında fotoğraf
baskısı yapabilirsiniz.
 Örnek 2: 2048x1536 2048/60=34 1536/60=25 Maximum 34x25 ebadında fotoğraf baskısı yapabilirsiniz.
Baskı Ebatları İçin Hesaplama Tavsiyesi
Baskılarda iyi neticeler alabilmek için ne kadar resim-noktasına ihtiyaç vardır?
Aşağıdaki bilgiler minilab baskıları için geçerlidir. (Püskürtmeli yazıcılar için değil.)
1.3 mil. Piksel ------->> 9 x 13 cm
2.1 mil. Piksel ------->> 10 x 15 cm
3.3 mil. Piksel ------->> 13 x 18 cm


« Son Düzenleme: 31 Ekim 2011, 23:56:23 Gönderen: GeZGiN »

Tags: