Gönderen Konu: Mağarabilim (Speleoloji) Nedir?  (Okunma sayısı 2651 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7726
    • insan ve doğa
Mağarabilim (Speleoloji) Nedir?
« : 19 Mart 2016, 23:00:40 »
Mağaracılığın sportif bir uğraş ya da hobi olarak ele alınabilecek bir yanı olmakla birlikte, bilimsel açıdan incelenmesini gerektiren birçok özelliği de bulunmaktadır. Mağaralarda yapılan bilimsel çalışmalar sonucu, mağarabilim anlamına gelen speleoloji ortaya çıkmıştır. Speleoloji kısaca, mağaraların jeolojik, hidrojeolojik, minerolojik, biyolojik, arkeolojik, paleolontolojik, pleoantropolojik yöntemler kullanılarak incelenmesi çalışmalarının tamamını kapsayan bir disiplin olarak tanımlanabilir.
Speleoloji kelimesi ilk olarak Emile Riviere tarafından Yunan’ca bir sözcükten türetilmiştir. Yunan’ca spelaion (mağara) ve logos (bilim) kelimelerinin birleşiminden meydana gelen speleoloji dünyadaki en genç bilimlerden biridir. Speleoloji son 30 yıl içinde ciddi birçok ilerlemeler kaydetmiştir. Speleoloji sayesinde dünyamızın milyonlarca yıl süren evrimi içinde nasıl bir gelişim gösterdiği, jeolojik formasyonun biyoloji ve farklı disiplinleri nasıl etkilediği gibi birçok konudaki düşüncelerimiz gelişme kaydetmiştir. Yeraltı su sistemleri, bunların oluşumları, karstik şekillenmeler konusunda yapılan hidrojeolojik incelemeler tatlı su kaynaklarının en verimli şekilde kullanımını gündeme getirmiştir. Mağaralarda sürdürülen arkeolojik araştırmalar insanın geçmişini kavrayabilmemiz açısından çok önemli bulguların gün ışığına çıkmasını sağlamıştır.
Ülkemizde mağara araştırmalarının tarihçesine baktığımızda, başlangıçta mağaracılığın tamamen bilimsel bir tarzda ele alındığını görürüz. 1870’li yıllardan hemen hemen 1950’li yıllara kadar bu şekilde devam etmiştir. 1950’lerden itibaren mağaracılığın sportif olarak ya da turizm kapsamında değerlendirilmeye başladığını görüyoruz. Bu tarihten itibaren mağaracılığın bilimsel yanının ikinci planda kalması yapılan araştırmalarda devlet desteğinin azalmasıyla yakından ilişkilidir.
Ülkemizde speleolojik araştırmalar, başlangıç dönemi göz ardı edilirse yeni yeni gelişme kaydetmektedir. Bu tür çalışmaların devletin maddi desteği ile yürütülebilmesi son yıllarda speleolojik araştırmaların üniversite bünyesinde oluşturulacak birimlerce ele alınmasını daha uygun hale getirmiştir. Bir bölgede yürütülecek mağara araştırması için öncelikle bölgenin jeolojik ve topografik bilgilerinin oluşturulması gerekmektedir. Daha sonra yapılacak çalışmaları yürütebilecek konusunda uzman bir kadro gereklidir. Elde edilecek verilerin incelenmesi, ulusal ve uluslar arası çevrelere duyurulması gibi çalışmalar akademik bir çalışma birimini şart koşmaktadır.

SPELEOLOJİNİN TARİHÇESİ
Speleoloji dünyada 1700’lü yılların ortalarından itibaren gelişme göstermiştir. Bilimsel anlamda ilk araştırmalar, 1743 yılında Nagel’in Morovya’da kot farkı olarak 136 metre derinliği bulunan Macosha uçurumuna inmesiyle başlamıştır. 1770 yılında Lloyd İngiltere’de Derbyshire’de Eldon-Hole Mağarasına girmiştir. 1774 yılında Alman Esper Almanya’da bazı mağaralarda bulduğu büyük hayvanlara ait kemikleri incelemiş ve bunların bugün nesli tükenmiş bazı hayvan türlerine ait olduğu görüşünü ortaya atmıştır.
1800’lü yıllarda da speleolojik incelemeler sürdürülmüştür. Bu yıllarda özellikle Avusturya’lı mağaracıların 1840 yılında Tiryeste şehrinin su ihtiyacını karşılamak amacıyla –322 metre derinliğe sahip Trebiciano Mağarasına araştırmaları ve 1854’de Owen ile 1897’de Hovey ve Ellsworth Call’ın Amerika’daki ünlü Mammoth Cave’de yürüttükleri çalışmalar dikkat çekicidir.
Ancak dünyada speleolojinin gelişiminin daha çok Fransız jeolog ve coğrafyacı Eduart Alfred Martel ile başladığı kabul edilir. Martel tüm yaşamını mağarabilimin gelişimine adayarak 50 yıldan fazla bir zaman dilimi içinde yürüttüğü araştırmalarda birçok mağaranın incelemesini yapmıştır. Dönemin teknolojisine uygun dikey mağaracılık teknikleri geliştirerek birçok dikey mağaraya girmiştir. 1895 yılında Fransa’da ilk speleoloji derneğini kurmuştur. Derneğin yayın organında mağaralarla ilgili birçok bilimsel makale yayınlamıştır.
Martel’den sonra da mağarabilim hızı bir gelişim göstermiştir. 1935-1946 yılları arasında Robert de Joly, dikey mağara iniş ekipmanları içinde önemli bir işlev görmüş olan ilk çelik merdivenleri yapmış ve bunlarla bir çok araştırma yürütmüştür. Bu merdivenler iki sıra çelik tel arasına yatay olarak sabitlenmiş alüminyum çubuklardan oluşmaktadır. Bu çelik merdivenler ikinci dünya savaşı sonrası yıllarda hızlı bir gelişme yaşayan dikey mağara inişlerinde adeta yeni bir dönem başlatmıştır. Örneğin 1963 yılında dünya derinlik sıralamasında birinci konumda bulunan Trou du Glaz mağarasının araştırılabilmesi bu merdivenler sayesinde yapılabilmiştir. Günümüzde artık mağara araştırmalarında çelik merdivenler kullanılmamaktadır. Mağaracılar daha sonra çok daha farklı dikey mağaracılık teknikleri geliştirmişlerdir.

BİOSPELEOLOJİ
Birçok bilim dalını içeren speleolojinin konularından önemli bir tanesini de mağaralarda yaşayan canlılar oluşturur. Bilindiği gibi mağaralarda çeşitli canlılar yaşamaktadır. Mağaraların en belirgin özelliği olan ışık yokluğu, besin kıtlığı, yüksek nem oranı ve neredeyse sabit sayılabilecek ısı burularda yaşayan canlıların bu ortama adapte olabilmeleri sorununu doğurmuştur. Mağara yaşamına adapte olmuş mağara canlıları mağara ekosisteminde meydana gelebilecek en ufak bir değişimden fazlasıyla etkilenirler. Bugün biospeleoloji denilen bilim dalı, mağaralarda yaşayan canlı türleri ve bu türlerin geçirmiş olduğu evrimle uğraşmaktadır.
Biospeleolojik bilgiler yaşadığımız dünyanın daha anlaşılabilir kılınması için gereklidir. Mağaralara çeşitli nedenlerle giren canlıların yanısıra, mağara yaşamına adapte olmuş canlılar da bulunmaktadır. Genel bir sınıflandırmaya dayanarak troglobit adını verdiğimiz bu canlıların özelliklerinin araştırılması, insanlığın evrimini daha iyi anlayabilmemiz açısından önemlidir. Biospeleolojik araştırmalar, mağara canlı türlerinin saptanmasının yanı sıra bu türlerin özelliklerini, yaşama şartlarını, üreme şeklini, beslenmesini v.b. tüm özelliklerini saptamayı gerektirmektedir. Bunu gerçekleştirebilmek için mağara içinde değişik mevsimlerde yapılacak ölçüm ve gözlemlerle veri toplamak, deneyler yapmak zorunludur. Bu şartlarda bir mağaranın biospeleolojik incelemesinin yapılması yıllar sürecek titiz ve bilimsel bir çalışmayı öngörmektedir.

Kaynak : http://mad.org.tr/magaracilik-ve-magaralar/53-magarabilim-speleoloji-nedir.html

Tags: