Gönderen Konu: Yağmur ormanlarına gizlenmiş Maya kenti Tikal  (Okunma sayısı 3439 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7750
    • insan ve doğa
Yağmur ormanlarına gizlenmiş Maya kenti Tikal
« : 13 Mayıs 2013, 13:32:43 »
Guatemala’da bulunan Tikal, Mayalardan günümüze kalmış en önemli arkeolojik alanlardan biri. Bu görkemli uygarlığın dini merkezlerinden biri olan Tikal piramitlerle, gösterişli anıtlarla donatılmış. Yağmur ormanlarının arasına gizlenmiş Tikal, ziyaretçilerini geçmiş çağlara götürürken doğal hazinelerle de tanıştırıyor.



Orta Amerika ülkesi Guatemala’nın kültür hazinelerinden biri, Maya uygarlığının en büyük merkezlerinden olan Tikal. Bu görkemli arkeolojik kalıntılar 1979’dan beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Ülkenin kuzeyindeki Tikal Ulusal Parkı’nın tam kalbine taht kurmuş kent, her biri güneşin doğumu ve batımına göre konumlanmış büyük piramitleriyle önem taşıyor.
M.Ö. 900-300 arasında küçük bir köy olan Tikal, sonraki dönemde giderek önem kazandı ve büyük bir siyasi, askeri, dini merkez oldu. Mayaların başlıca tören merkezlerinden biri olan Tikal’de uygarlık özellikle M.S. 400-800 arasında doruk noktasına ulaştı ve kent birçok görkemli eserle donatıldı.

Peten Gölü ve Flores kasabası

Guatemala’nın virajlı asfalt yolları, yerleşim bölgelerinde kasislerle donatılmış. Zira Latin Amerika şoförleri hıza oldukça düşkün. Bu kadar hareketten sonra iyice dinlenmek gerek. Bizim gibi güneyden geliyorsanız en iyisi Peten Gölü kıyısındaki kasabaların birinde konaklamak. Bunlardan en uygunu da Flores. 75 km uzunluğundaki gölün Tikal’e en yakın ve şirin yeri burası. İki bin nüfuslu kasaba, Tikal’e bir saat mesafede bulunuyor. Kuzeyden geliyorsanız milli park yakınında güzel lodge’lar bulabilirsiniz. Jaguar Inn de bunlardan biri. Her türlü sinek ilacını yanınıza almayı unutmayın tabii.

Tikal’e giriş

Milli parkta rehber tarafından karşılanıyorsunuz, önce yakındaki timsahlı göl ziyaret ediliyor. Sonra da römorklu ciple on beş dakika ormanda yol alınıyor. İki bin bitki türü, üç yüz tür devasa ağacın uzandığı ormanın yollarında serinliyorsunuz. İnip ağaç köklerinden oluşan patika yollarda yürümeye başlıyorsunuz ve yarım saat boyunca size kuş şarkıları eşlik ediyor. Tabii araya maymunların ve yırtıcı hayvanların da sesi karışıyor. Ormanın devasa gölgesinde dışarıdaki sıcağı hissetmiyoruz bile. Ve sonunda kentin ilk duvarlarına ulaşılıyor.

Görkem ve hüzün

Bu nasıl iş diyorsunuz kendi kendinize. O dönemde bu taş işçiliği, bu astronomik hesaplar, bu mimari nasıl olur diyorsunuz. Ormanın bataklıkları, gölleri, karstik oluşumları arasına üç bin binalık koca bir kent kusursuzca inşa edilmiş. Tikal, geçmişte 10 binlerce kişiye ev sahipliği yapmış. Batıda ve doğuda piramit tapınaklar, kuzeyde bir iç kale bulunuyor, ayrıca rampalarla erişilen geniş bir meydan var. Aralarında boyalı mezarların da olduğu 16 tapınağın en büyüğüne en sonra gidiliyor. Nedeni tabii ki emsalsiz günbatımını izlemek. Bu da o kadar yorgunluğun üzerine tuz-biber oluyor. Restorasyon çalışmaları dolayısıyla yapılmış yan merdivenler çıkışı epey kolaylaştırsa da güneş insanı bunaltıyor. 78 metre yüksekliğe ve 128 basamağa sahip tapınağın tepesinde yağmur ormanlarına ve Maya görkemine yukarıdan şahit oluyorsunuz. Tuhaf bir hüzün kaplıyor insanın içini. Yüzyıllar boyunca kenti itinayla korumaya alan orman, akşam güneşiyle endişeli bir karanlığa hazırlanıyor sanki. Belki de kenti şimdi timsahlara, yılanlara, sincaplara, pumalara, bütün orman ailesine emanet ediyor.

* Tikal, 1931 yılında ulusal anıt ilan edildi, 1955’te de ulusal park oldu. 1979’da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. 1990’da ise Dünya Biyosfer Rezervi unvanı aldı. 
* Mayaların kültüründe önemli yer tutan dini törenleri rahipler yönetiyordu.
* Kol dirseği ve kalça ile oynanan top oyununda, topu duvardaki delikten geçirmek gerekiyordu.
* Mayalar için öteki dünya önemliydi. Öyle ki kutsal kentte yapılan spor karşılaşmalarında şampiyon takımın kaptanı gönüllü olarak kendini Tanrılara kurban eder, böylece onların katında makbul bir ölümsüz olacağına inanırdı.

Tags: