Gönderen Konu: Vize’nin Cehennem Şelaleleri  (Okunma sayısı 8648 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7753
    • insan ve doğa
Vize’nin Cehennem Şelaleleri
« : 05 Mart 2012, 17:39:31 »
Kırklareli’nin Vize ilçesi, Kocaeli ve Yalova’nın dışında parkur arayan İstanbullu yürüyüşçülere yeni alternatifler sunuyor. Istranca Ormanları’ndaki Cehennem Şelaleleri bu bölgenin gizli güzelliklerinden. Dört mevsim farklı görüntüsüyle fotoğrafçıları cezbediyor.

Ormanda alabildiğince uzanan bir yol, bu yolun belli noktalarında saklı olağanüstü güzellikte şelaleler, yaz kış sürekli şakıyan kuşlar, ilkbaharda yeşilin, sonbaharda pastel renklerin tüm tonlarının egemen olduğu, kışın ise beyaza bürünüp huzur veren muhteşem bir doğa... Istranca Ormanları’nın kıyısında, su kaynakları açısından oldukça zengin olan Kırklareli’nin Vize ilçesi, son yılların popüler yürüyüş rotası Cehennemdere parkurunu barındırıyor. Amatör gruplarının ve turizm firmalarının her hafta tur düzenlediği Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova’daki parkurları yürüyerek neredeyse ezberleyen doğaseverlerin arayışları, Kırklareli’ne mükemmel bir yürüyüş rotası kazandırdı.

HUZUR DOPİNGİ
Vize’ye bağlı Kızılağaç köyünün 4-5 kilometre kuzeybatısındaki parkurun diğerlerinden bir farkı var: Nedendir bilinmez, yürüyüşçüler burada ormandan geçerken huzur bulduklarını söylüyor. Şelalelerin orman içinde yankılanan sesi bile insanı rahatlatıyor, stresinden arındırıyor. Çok yüksekten düşmüyorlar belki, yine de olağanüstü görüntüler sunuyorlar. Bu şelaleleri izlemeye başladıktan kısa süre sonra ruhunuzun şelalenin duruluğu ve coşkulu sesiyle yıkandığını, rahatladığınızı, içinizin huzur dolduğunu hissediyorsunuz.
İstanbul’dan yaklaşık 2,5 saat süren yolculuk sonunda başlayan yürüyüş Istranca ormanlarının sunduğu olağanüstü manzaralar eşliğinde sürüyor. “Neden Cehennem Şelaleleri” diyenler, yanıtı ancak bu şelaleleri görünce alıyor.
Istranca Ormanları’nın içinden akan Kerevizdere üzerinde bulunan şelaleler derenin aşındırdığı yatağın kayalık kesimlerinde şekil buluyor.
Kızılağaç köyünü geçtikten sonra Papaz Çiftliği sapağından ormana girdikten kısa süre sonra yürüyüşe başlangıç noktasına varılıyor. Bu noktada iki farkı rotadan şelalelere yürümek mümkün. Yaz aylarında yaklaşık 15 kilometre süren uzun parkur, kışın 6 kilometre civarındaki kısa parkur tercih ediliyor. Mayıs başından itibaren açan orman gülleri ve çuha çiçekleri bu muhteşem doğayı süsleyen bir çok bitkiden sadece ikisi. Dereler coşku ile şırıl şırıl akıyor ve kelebekler yürüyüş boyunca eşlik ediyorlar.

İKİSİ BÜYÜK ÇOK SAYIDA ŞELALE VAR
Biz ise ocakta bir hafta sonu düştük yollara. Sabahın erken saatlerinde uyandığımız için minibüse biner binmez uykumuza devam ettik. Uyandığımızda Istranca ormanlarındaydık. Kısa bir hazırlıktan sonra düştük yollara. Ormanlar beyaza bürünmüştü. Neyse ki henüz beklenen şiddetli yağış gelmemişti. Yoksa bu keyifli rota belimize kadar kara gömüldüğümüz bir maceraya dönüşebilirdi.
Kış olmasına rağmen ağaçlardaki pastel renkler yer yer varlığını korumayı başarmış. Bu da ayrı bir güzellik katıyor etkinliğimize. Önce yoldan yürüyoruz, sonra yavaş yavaş sarp yamaçlardan iniyoruz. Yürüyüşün ortalarına doğru su sesi duymaya başlıyoruz. Kısa bir süre sonra Kerevizdere’ye varıyoruz. Derenin derine doğru aşındırmayı başardığı her setin üzerinde bir şelale var. Hava soğuk, şelalenin etrafında bir metreden daha büyük, kalın buz sarkıtları var ama kimin umurunda. İstanbul’da sizler belki daha henüz uyanmış kahvaltı yapmaya çalışırken, biz bu muhteşem güzelliği yaşayan özel insanlar olarak hissediyoruz kendimizi.
Dereden aşağıya doğru inmeye başlıyoruz. Parkurun sonunda karşımıza çıkan ilk şelaleden yaklaşık 500 metre sonra ikinci şelaleye ulaşıyoruz. Hava koşullarından dolayı çok fazla kalamıyoruz. Yazın geldiğimizde her iki şelalede de yüzdüğümüz geliyor aklımıza. Aslında bu iki şelalenin dışında bir çok şelale daha var. Bunları keşfetmek için birkaç günlük kamplı bir macera etkinliği gerekiyor bunun için.
Yürüyüşümüz Istranca ormanları içindeki bir alabalık çiftliğinde sona eriyor. İlk dakikalardan beri hayal ettiğimiz alabalıkları beklerken Kırklareli valisi Mustafa Yaman ile karşılaşıyoruz. O da bizim gibi doğanın tadını çıkarmaya, bölgenin doğa turizminden pay alması için neler yapılması gerektiği üzerine kafa yormaya gelmiş. Cana yakınlığı ve ilgisi mutlu ediyor bizi. Yemeklerimizi yiyerek yola çıkıyoruz. İstanbul’a dönerken tekrar geleceğimiz baharın ilk günlerini hayal ediyoruz. Bu ormanlarda keşfedilecek daha çok yer var.

NASIL GİDİLİR
Şelaleler Vize’ye bağlı Kızılağaç köyünün sınırları içinde. İstanbul’dan TEM Otoyolu’na girip Edirne istikametine giderken Çerkezköy sapağından çıkın. Çerkezköy’den sonra Kırklareli’nin Saray ilçesine varacaksınız. Son alışverişinizi burada yapmalısınız, yolun kalanında alışveriş yapacak yer yok. Vize’ye girerken Okçular sapağından sağa dönün. Okçular ve Kömürköy’ü geçtikten sonra Kızılağaç sizi karşılayacak. Köyde şelaleleri sorun. Yöre halkı yardımseverdir. Kızılağaç’a Kıyıköy üzerinden de ulaşılabiliyor. Yürüyüşünüzü tamamladıktan yakınlardaki Balkaya köyüne gitmenizi, yol üstündeki alabalık çiftliğine uğramanızı öneririm. Tereyağında kılçığı alınmış alabalığın tadını aldığınızda ne demek istediğimi anlayacaksınız.


Tags: