DoğaKolik - Doğanın Harikalarını Doğakolik ile Keşfedin

GEZGİNİN DÜNYASI - TRAVELLER'S WORLD => İL İL TÜRKİYE => İZMİR => Konuyu başlatan: GeZGiN - 28 Ekim 2009, 14:15:30

Başlık: Larisa
Gönderen: GeZGiN - 28 Ekim 2009, 14:15:30
İlkçağın önemli kentlerinden olan Larisa Gediz Irmağının kuzeyindeki dağlar dizisinin sonunda küçük bir tepenin ucunda, bugünkü Buruncuk köyünün arkasındaki alçak düzlükte kurulmuştur. Yunanistan ile Batı Anadolu’da Larisa veya Larissa isimlerinde bir takım küçük kentler vardır. Büyük bir olasılıkla bu kentler Yunan göçünden önce Ege’nin kuzey, kuzey-doğu ve kuzey-batı kıyılarında yaşayan Pelasglar denilen yerli halkın kurmuş olduğu kentlerdir. Ancak Batı Anadolu’daki Larissa kenti ilk defa Homeros’un İliadası’nda geçmektedir:

“...Ünlü kargıcı Pelasg soylarına komuta eder Hippothoos, otururlar toprağı bereketli Larissa’da”
“ Hippothoos yüzüstü yıkıldı ölünün üstüne,uzaktaydı bereketli Larissa’dan,”

Larissa Sözcüğü Pelasg-Luwi dilinde “kum kenti” anlamına gelmektedir. Strabon da Larissa adını taşıyan kentlerin hepsinin ortak özelliğinin topraklarının, nehirlerin getirdiği alüvyonlardan oluşmasıdır demektedir. Ayrıca üç tane Larissa’nın varlığından söz eder. Bunlardan biri Ephesos yakınında, diğeri de İlion’a yakın olanıdır.
Aiolia’nın dışında Anadolu’da Larissa adını taşıyan birçok kent vardır: Aydın (Tralles) yakınındaki küçük bir mabet kenti, Kapadokya’da Kayseri-Komana (Şar) yolu üzerindeki küçük bir kent, Lydia’da Tire’nin 5 km kuzey-batısındaki Güzelimtepe yerleşim alanındaki, Troas yakınlarında, Peneios ırmağı kıyısında ,Thessalia’da Oiboia (Eğriboz Adası) ile ana kara arasındaki boğaz girişinde, Doğu Anadolu’da Dicle kıyısında, Suriye’de Asi Irmağı kıyısında, Kuzey Peloponnesos’daki Akhai ile Elia bölgeleri arasındaki akarsu kıyısında ve yine Pelopennesos’da Argos kenti akropolündeki yerleşim yeri bu ismi taşımaktadır..

Troia savaşından birkaç yüzyıl sonra Aiolia Helenleri Anadolu kıyılarına göç etmeye başlayınca buradaki yerli halk Pelasgların direnişiyle karşılaşmışlardır. Bunun üzerine Larissa’ya 6 km. uzaklıkta, Neon Teiklos (Yeni Kale) isminde bir kent kurarak hem antik Kyme’nin temellerini attılar hem de oraya yerleştiler. Bir süre sonra da Larissa’yı almayı başardılar.
Aiolisli Helenlerin bugünkü İzmir ile Edremit arasındaki yörede egemen oluşundan ötürü Aiolis denilen kıyı bölgesindeki Aiolis Birliği denilen, ancak çok da güçlü olmayan bu birlik M.Ö. VI.yy.ın ilk yarısında Lydia’lılara, ardından M.Ö.546’da Perslere karşı koyamadılar. Pers hükümdarı Kroisos ile savaşa katılan bazı Mısırlıları Larissa’ya yerleştirdi. Bundan ötürü de Kyros’un buradan bahsederken “Mısırlı Larissa”dediğini eski kaynaklardan öğreniyoruz. Bir ara Delos birliğine giren Larisa M.Ö.425 yılına kadar vergi ödemiş, Helen-Pers, Peleponnesos savaşlarına katılmakta isteksiz görünmüşlerdir. M.Ö. 339’da Batı Anadolu’daki Helen kentlerinin yardım isteği üzerine, onları korumak için gelen Thibron komutasındaki Spartalılar Larissa’dan yardım yerine direnişle karşılaşmışlardır. Bunun üzerine Larissa’yı kuşatmışlarsa da kenti ele geçirememişlerdir. Ancak Büyük İskender’in M.Ö.334’de Batı Anadolu’ya gelişinde diğer Aiolis kentleri gibi Larissa da İskender’e boyun eğmiştir. Büyük İskender’den sonra kendi haline bırakılan kent bir daha kendisini toparlayacak gücü bulamamıştır.

Larissa’dan günümüze ulaşabilen kalıntılar oldukça azdır. Buruncuk köyünün hemen arkasındaki tepede yer alan M.Ö.1500-1100 arasına tarihlendirilen surlarla çevrili Akropolün içerisinde üç ayrı döneme ait yapılarla karşılaşılmıştır. Son araştırmalarda iki kenarında megaronlar bulunan peristilli bir ev çıkarılmıştır. Ayrıca burada biri Athena’ya diğeri kime ait olduğu bilinmeyen iki mabet, saray, kuyu ve birbirine çok yakın evler bulunmuştur. Akropolün hemen altında sur kalıntıları, surların ana giriş kapısı, mezar anıtları günümüze gelebilmiştir. Büyük bir kısmı bugün de görülebilen antik döşeme taşlarının oluşturduğu yoldan kentin ana kapısına ulaşılır. Larissa’da pişmiş topraktan yapılmış künklerin oluşturduğu su yolları ilginç bir su dağıtım sistemini göstermektedir. Ayrıca bu su yollarının yardımıyla dağlardan su kemerleri ile sular kente getirilmiştir. Günümüzde de köylülerin yararlandıkları su kuyuları halen varlığını korumaktadır. Doğu’daki nekropolde tümülüs şeklinde mezarlar vardır.

Larissa’daki arkeolojik araştırmaları 1902-1934 yıllarında J.Böhlau, K.Schefold, Franz Miltner Alman ve İsveçli Arkeologlar yapmışlardır. Kazılarda çıkarılan arkaik döneme ait mimari parçalar İzmir Müzesinde, terrakotta kaplamalar ile çanak çömlek gibi parçalar da İstanbul Arkeoloji Müzesindedir.