Gönderen Konu: Balıkçı köyü: Kızıl kent Ildırı!  (Okunma sayısı 11826 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7712
    • insan ve doğa
Balıkçı köyü: Kızıl kent Ildırı!
« : 29 Aralık 2011, 16:25:57 »
Balıkçı köyü: Kızıl kent Ildırı!
Balık-roka keyfi ve dünyanın en güzel gün batımı Ildırı'da

Ildırı, Çeşme’nin yanı başında sessiz sakin bir balıkçı köyü. Ama Fatmagül’ün Suçu Ne dizisine ev sahipliği yapınca birden popüler oldu. Bayramda bu küçük köye yolumuz düştü; sakinliğinde kafa dinledik, lezzetli balıklarıyla keyif yaptık, dünyanın en güzel günbatımını izledik.

Tarihin en ünlü filozoflarından Homer’in evi olan ve Homer’in güneşin “En güzel battığı yer” diye anlattığı şirin bir balıkçı köyünde Erythrai şehrinin gizemini yaşamaya var mısınız?

O zaman Çeşme’den yaklaşık 15 kilometre uzaklaşıp Zeytinli, Germiyan güzergâhından Ildırı’ya uzanın. Ege’nin hemen her köyü gibi bir yanını tarihe yaslamış minik bir balıkçı köyü Ildırı.

Fatmagül’ün Suçu Ne dizisi olmasaydı, ne kadar farkına varılırdı bilmem. Çok eskiden yaptığım gibi belki ben de geçip giderdim, Mordoğan ya da Karaburun’a doğru. Otoban yapılmadan önce, az gitmedim bu yolları... Ildırı, Germiyan ve diğerlerine çay içip soluklanmak ya da limon, enginar, zeytin almak için uğramıştım sadece. Şimdi öyle mi? Ildırı’nın o küçük meydanında onlarca yabancı otomobil park alanı arıyor. Küçük kahvehanelerde turistler soruyor:

“Fatmagül’ün evi nerede, tecavüze uğradığı sahne nerede çekildi?” Ildırı’da adres sormanıza gerek yok; bir sokak sizi başka bir sokağa, diğeri ise gitmek istediğiniz yere götürecekmiş gibi geliyor. Küçük limana gitmek için denizin kokusunu takip etmeniz yeterli, buram buram yüzünüze vuruyor Ege Denizi. Limanda sabahın erken saatlerinde başlayan hareketlilik öğleden sonra yerini sakinliğe ve sessizliğe bırakıyor. Kıyıda Rumlardan kalma bir zeytin presi var, çalışmaya hazır sanki. Zaten 110 haneli 450 nüfuslu Ildırı’da solunuza bakın deniz, sağınıza dönün limon ve zeytin ağaçları. Asfaltın toprak yola karıştığı sokakları, tarihi Rum evleri, sıcak insanlarıyla tipik Ege...

‘EN İYİ ÇİPURA BURADA’
Minik meydanının ortasındaki çeşmenin başındayız; Ildırı’ya gelen herkes hemen Fatmagül’ün Suçu Ne dizisiyle ilgili bir soru soruyor. Biz önce köyü keşfe çıktığımızdan, soruları sona bırakıyoruz. Kahvehaneden aldığımız bilgilerle, dizinin pek çok önemli sahnesinin çekildiği evin önündeyiz; “Kerim ile Ebe Nine’nin evi”ymiş. Arka bahçeye uzanıp evin sahiplerinden Enis Bey’i dinliyoruz: “Geldiler, diziyi çekip gittiler. Burası hep güzeldi.”

Mennuniyetin arkasında biraz hüzün var, bir diziyle insanların buralara gelmesi tuhaf geliyor sanki ona. Fatmagül’ün dizide yaşadığı evin, Ildırı’dan sonra ziyaret edeceğimiz Germiyan Köyü’nde olduğunu söylüyor ve anlatmaya devam ediyor: “Biz genelde balıkçılıkla uğraşırız. Ege’nin en iyi çipurası Çeşme çipurasıdır, bunu pek çok gurme söyler. Ayrıca başta barbun, turna, kefal olmak üzere hemen hemen bütün balıkların olduğu zengin bir denize ve kıyılara sahibiz. Biz aile olarak enginar, zeytin, limon, narenciye de yetiştiriyoruz. Bir de burada dağlarda çok güzel adaçayı var.”

Evin arkasından sahile uzanan bahçeye iniyoruz, patikadan yürüyoruz. Solumuzda yarısına kadar toprağa gömülmüş tarihi taş bir yapı var, sahil kıyısında da karpuzlar. “Burayı sit alanı ilan ettiler. Yakında millet dışarıdan gelip köylünün arazisine talipolur, zaten iş sıkıntısı yaşayan köylü de biraz para görünce satıp daha küçük köylere taşınır” diyor Enis Bey. “Burası da zamanla Alaçatı olur” diyor kibarca.

Zeytin, limon alıyoruz. Evin hemen yanındaki kahvehanede adaçaylarmızı yudumlarken bir de adaçayı alıyoruz Muharrem Dayı’dan, demeti 1 liraya. Ve yola koyuluyoruz Germiyan’a, Fatmagül’ün evini görmeye...

Toprağı kırmızı, adı Kızıl
Ildırı Köyü’nün antik dönemdeki adı Erythrai. Erythrai kelimesinin Yunanca’da “kırmızı” anlamına gelen erythros’tan türediği; buranın toprağının kırmızı renginden dolayı Erythrai’nin “kızıl kent” anlamında kullanıldığı düşünülüyor. Bir başka varsayıma göre ise kentin adı, ilk kurucusu Giritli Rhadamanthes’in oğlu Erythros’tan geliyor.

Antik kentte 1963-1966 yılları arasında Prof. Hakkı Gültekin ve sonra Prof. Ekrem Akurgal tarafından kazı çalışmaları yapılmış. Önce, M.Ö. 3’üncü yüzyıl sonlarında yapıldığı tahmin edilen akrapolün kuzey yamaçlarındaki antik tiyatro ortaya çıkarılmış. Akrapolün en yüksek düzlüğünde yapılan araştırmalarda da Athena tapınağına ait kalıntılar bulunmuş. Şehrin etrafının 5 kilometre uzunluğunda surla çevrili olduğu anlaşılmış. Tiyatro kısmen açığa çıkarılmış, restorasyon çalışmaları yarım kalmış.

Tags: