Gönderen Konu: İstanbul'un Çin seddi Anastasios  (Okunma sayısı 4951 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7753
    • insan ve doğa
İstanbul'un Çin seddi Anastasios
« : 18 Ekim 2011, 16:05:16 »
Çatalca ile Silivri arasında inşa edilen ve ''Büyük duvar'' ismiyle anılan 45 kilometrelik ''Anastasios'' surlarının günümüzde 22 kilometrelik kısmı varlığını sürdürüyor.

Bizans İmparatorluğu döneminde İstanbul'u Trakya yönünden gelen akınlara karşı korumak için Çatalca ile Silivri arasında inşa edilen ve ''Büyük duvar'' ismiyle anılan 45 kilometrelik ''Anastasios'' surlarının günümüzde 22 kilometrelik kısmı varlığını sürdürüyor.



İstanbul 6 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı olan sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul'un 4. yüzyıldan sonra büyük bir kent haline geldiğini, Roma İmparatorluğunun başkenti olan İstanbul'a özellikle Balkanlar'dan birçok halkın hücum etmeye başladığını anlattı.

Bu nedenle şehri korumak için birçok sur sistemlerinin inşa edildiğini hatırlatan Yılmaz, ''5. yüz yılda şehir surlarının inşasından Trakya'nın içlerinde büyük bir duvar inşa edildi'' dedi.

Bu duvarın, Karadeniz kıyısı olan Çatalca'nın Karacaköy yakınlarından başladığını, Silivri'nin batısına kadar devam ettiğini ifade eden Yılmaz, şunları anlattı:

''Trakya yarımadasına düz bir çizgi çizersek, yaklaşık 45 kilometrelik bir mesafe. Bayağı uzun bir duvar. Türkiye'deki en uzun savunma sistemidir. Göçebe halkların hareketlerine karşı yerleşiklerin kendilerini korumak için tasarladıkları inşaatların en ilginç örneklerinden biri. Dünya savunma sistemleri arasında çok önemli bir yere sahip. 5. yüzyılın sonu, 6. yüzyılın başlarında inşa edildi ama inşaatı tamamlayan 1. Anastasios'dur. Meşhur imparator, sur inşaatına son şeklini 507-512 yıllarında vermiş. O yüzden onun adıyla anılıyor ama Bizans kaynakları, 'Büyük duvar' diye anmayı tercih etmiş. Çoğunlukla 'Büyük duvar' ismiyle anılır.''

Surun, yapımının çok uzun yıllar devam ettiğini dile getiren Yılmaz, şunları söyledi:

''Yapımında farklı malzemelerin kullanıldığı görülüyor. Başkenti korumak için yapıldığından dolayı büyük önem verildiği anlaşılıyor. Bu inşaattan sonra defalarca tamir edilmiş. Surlar, hem depremlerden, hem de düşman saldırılarından zarar gördüğü için defalarca yenilenmiş. Bunların da kitabeleri konulmuş. Elimizde 11. yüzyıldan kalan bir kitabe var. En son 11. yüzyılda tamir edilmiş. Sonrasında muhtemelen terk edilmiş. Aslında duvarlar kesme taştan inşa edilmiş. Bir çeşit kireç taşı. Bu taşlar, yer yer tuğla ile dengelenmiş ama ağırlıklı olarak kesme taştan inşa edilmiş. Bütün bunlar birbirine horasan harcı dediğimiz bir harçla bağlanmış. Tuğla tozu, tuğla kırığı, dere kumu ve kireçle elde edilen bir harç. Doğal bir harç. Duvarın üzerinde bu kadar yoğun bitki örtüsünün bulunmasının bir nedeni de bu. Kireçli toprağı seven bitkiler, bunun üzerinde yaşayabiliyor.''


"SURLARDAKİ TAŞLAR YAPI MALZEMESİ OLARAK KULLANILMIŞ''
Surun, özellikle kuzey kısmının günümüze ulaştığını vurgulayan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Aşağı yukarı 20 kilometrelik bir kısmını orman içinden izlemek mümkün. Bazı yerlerde 3-4 metre yüksekliğinde duvar net görülebiliyor. Aşağı yukarı 3 metre kalınlığında, duvar kalınlığı bazı yerlerde 2,5, bazı yerlerde 3,5 metreye ulaşıyor. Orman içinde kaldığı için fazla takibi mümkün değil. Ormanın içinde, duvara paralel açılmış yol hatlarında duvarı izlemek mümkün. Surlardaki taşlar terk edildikten sonra vatandaşlar tarafından sökülerek yapı malzemesi olarak kullanılmış. Silivri'ye yakın olan bölgelerdeki duvar kalıntıları, etraftaki inşaatlarda kullanılmış. Kuzeye doğru olan kısmı, orman içinde kaldığı ve yerleşimden uzak olduğu için daha sağlam kalabilmiş. Orta çağlar içinde bu tür şeyler, dünyanın her yerinde çok yaygın. Eski yapının malzemesini alıp, yeni inşaatta kullanabiliyor. Çünkü fonksiyonunu kaybetmiş duvar.''

''YAPIM MANTIĞI ÇİN SEDDİ İLE AYNI''
Yılmaz, duvarın çok fazla kenti koruyamadığını, Balkanlar'dan gelen halkların her zaman İstanbul'a buradan ulaşmayı başardığını belirtti.

Bizans İmparatorluğunun, sadece bu duvar sayesinde Bulgarlar'ın bir saldırısını durdurmayı başardığını ifade eden Yılmaz, ''Onun dışında Avarlar, Hunlar, Bulgarlar her zaman İstanbul'a ulaşmayı başarmış. Yapım mantığı Çin seddi ile aynı. Göçebe halklara karşı, yerleşik şehri, yerleşik dünyayı korumak için inşa edilen duvarlardan biri. Çin seddi çok büyük ve olağanüstü. Çin'in bütün kuzey bölgesini içine alıyor ama o da parçalar halinde birçok duvardan oluşuyor. Roma dünyası da 2. yüzyıldan itibaren bu tür duvarlar inşa etmiş. İngiltere'de Hadrian duvarı var. Çok meşhur. Romanya'da da böyle bir duvar var. Anastasios, bugüne ulaşan en iyi durumdaki duvarlardan biridir'' şeklinde konuştu.
« Son Düzenleme: 18 Ekim 2011, 16:08:15 Gönderen: GeZGiN »

Tags: