İstanbul Üniversitesi'nin İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'yla ortaklaşa çıkardıkları 'Fotoğraflarla Kültür Başkenti İstanbul-II. Abdülhamid İstanbul'undan 21. Yüzyıla' isimli albüm, eski ve yeni İstanbul'un kültürel ve mimari yönünü gözler önüne seriyor.
Tabii bu fotoğraflara dalıp gidince nelerin kaybolduğunu ve nelerin güzelleştiğini gözlemliyorsunuz. Biz fotoğraf karelerinden hareket ederek, bugün kaybolan eser ve yapıların peşine düştük.
Sultan II. Abdülhamid'in uzun saltanatı boyunca önem verdiği konuların en başında kitap, kütüphane, fotoğraf ve arşivleme konusu gelir. Yıldız Sarayı içerisinde 36.000'i aşkın 911 albümlük bir koleksiyonu barındıran dünyanın bu en büyük fotoğraf arşivinin bir kısmı daha önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ tarafından "Sultan II. Abdülhamid Han Arşivi İstanbul Fotoğrafları", "Sultan II. Abdülhamid'in Arşivinden Dünya" ve "Sultan II. Abdülhamid'in Aile Albümü" isimleriyle basılmıştı. Benzer bir kitap bu kez İstanbul Üniversitesi'nin öncülüğünde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında "Fotoğraflarla Kültür Başkenti İstanbul-II. Abdülhamid İstanbul'undan 21. Yüzyıla" adıyla çok şık bir baskı ve ciltle yayımlandı. Ancak Prof. Dr. A. Yaşar Koçak, Uzman N. Yasemen Akçay, Zekiye Eraslan ve Attila Beşli'nin hazırladığı bu eserin bir farkı var: Kitap, II. Abdülhamid'in İstanbul'undan kesitler sunarken hemen karşısında 21. yüzyılın İstanbul'unun fotoğrafıyla karşılıklı olarak ortaya konuluyor.
260 sayfalık bu kapsamlı eseri hazırlayan kurulda bulunan Prof. Dr. A. Yaşar Koçak, "Yıldız Albümleri'ndeki İstanbul fotoğraflarında yer alan yapıların ve mekânların günümüzdeki durumlarını fotoğraflamak suretiyle, İstanbul'un tecrübe ettiği değişim süreci içindeki son durumunu ve bir asır önceki durumunu kıyaslayarak ortaya koyduk." diyor. Gerçekten de kitap geçmiş dönemde çekilen fotoğrafların aynı açıdan çekilmeye çalışılan fotoğrafları karşılıklı sayfalarda bir araya getiriyor. Her ne kadar birçok şey değişmiş, o dönem fotoğraf çekilen alanın boşluğunu bugün yakalamak mümkün olmasa da İstanbul'un sahip olduğu kültür mirasının 19. yüzyıldan 21. yüzyıla ne kadar korunduğunu ve ne kadarının kaybolup değiştiğini ortaya koyması bakımından anlamlı. Birçok eserin korunup, iyi bir restorasyon ve çevre düzenlemesiyle daha iyi hale gelmiş olduğunun altını çizelim.
Ama biz kitapta yer alan fotoğraflardan hareketle kaybolan İstanbul mirasının izini sürmeye gayret ettik. Kitapta yer alan fotoğrafları uzun uzun tarayarak, o günden bugüne eksilen İstanbul'un karelerini sizlerle paylaşmak istedik
Eskiden İstanbul Seraskerlik Binası olarak hizmet veren ve bugün İstanbul Üniversitesi'nin simgesi olan giriş kapısı. İlk fotoğrafta kapının hemen üzerindeki kitabede Fetih ve Zafer ayetleriyle "Daire-i Umûr-ı Askeriye" ibaresi korunurken, hemen üzerindeki Sultan Abdülaziz tuğrasının yerinde yeller esiyor. 1927 yılında "Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde bulunan bütün mebânî-i resmiyye ve milliyye üzerindeki tuğra ve methiyelerin kaldırılması hakkında kanun" çıktıktan sonra bu tuğra mermer bloklarla kapatılıp üzerine T.C. yazılmış.