Son İletiler

Sayfa: 1 ... 8 9 [10]
91
RİZE / Balat Deresi
« Son İleti Gönderen: GeZGiN 28 Aralık 2023, 09:32:49 »

Balat Deresi
92
RİZE / Büyükköy Deresi
« Son İleti Gönderen: GeZGiN 27 Aralık 2023, 06:26:25 »
Büyükköy Beldesi, Altıntaş Mahallesinden doğan Altıntaş Deresi, Demirciler Mahallesinden gelen Çukur Deresine katılarak az aşağısında Gümüştaş ırmağı ile birleşir. Merkez Mahallesi sınırları içinde Derecik Köyü’nden gelen dere ile birleşerek 3 km aşağıda Pehlivanlı Deresi ile birleşir ve 2 km aşağıda da Karaağaç Köyünden gelen dere ile birleşerek Çayeli’ne yakın bir kısımda da Kaptanpaşa Deresi ile birleşerek Büyük Dere adı ile Karadeniz’e dökülür.
93
RİZE / Fırtına Deresi
« Son İleti Gönderen: GeZGiN 27 Aralık 2023, 06:01:51 »
Fırtına Deresi  veya eski adıyla Peruma, Doğu Karadeniz'de yer alan akarsulardan birisi olup, Kaçkar Dağları'nın Karadeniz'e bakan yamaçlarındaki derelerin birleşmesi ile oluşmuştur. Rize Ardeşen'in yaklaşık 2 km batısında Karadeniz'e dökülen Fırtına Deresi, 68 km uzunluğundadır. Çay bahçeleri içerisinden geçen, üzerindeki kemer köprülerle süslü Fırtına Deresi, raftinge elverişli parkurlara sahiptir. Nehirde sportif olta balıkçılığı yapılabilmektedir.

Fırtına Deresi havzası Rize ilinin Ardeşen ve Çamlıhemşin ilçelerinin sınırları içerisinde yer almakta olup, 1177,03 km²’lik yüzölçümü ile Doğu Karadeniz’deki en büyük akarsu havzalarından biridir. Kuzeyden Karadeniz, güneyden Kaçkar ve Soğanlı dağlarının su bölümü çizgisi ile sınırlanmıştır. Deniz kıyısından hemen duvar gibi yükselen dağlar 40 km kuş uçuşu mesafede 3900 metrelere ulaşır. Türkiye’nin 4. büyük zirvesi olan Kaçkar Dağı 3937 m çalışma sahasını güneyden sınırlayan su bölümü hattının en yüksek noktasıdır. Yine, Verçenik Dağı (3711 m), Tatos daği (3645 m) Altıparmak Dağı (3562 m) sahayı güneyden sınırlayan yüksek kütlelerdir. Çalışma sahasını doğuda Çağlayan Deresi havzası, batıda ise Ortaköy Deresi havzası ile sınırlanmıştır.

Nehirde yaşayan balık türleri sırayla Salmo coruhensis, Salmo rizeensis, Alburnoides fasciatus, Barbus escherichii, Squalius sp., Mugil cephalus, Liza aurata ve Ponticola rizensis'tir

Dünya iklimlerinin yapısı genel olarak atmosfer sirkülasyonuna bağlı olmakla beraber, bulunan yerin matematiksel konumu v.b özellikleri de bağlıdır. Böylece yüksek enlemlerde kutup ve kutup altı iklimleri görülürken, orta enlemlerde ılıman iklimler, tropikal iç bölgelerde ise ekvatoral ve tropikal iklimler görülmektedir. Özellikle yer-deniz-atmosfer ilişkileri, karasallık, yer şekli, yükseklik etkisi bölgesel iklimlerin kökenini tayin eder. Çalışma sahası polar hava kütleleri ile tropikal hava kütlelerinin geçiş sahasında yer alır. Bu kütlelerin gezici karakterde olması nedeniyle bölgede iklim mevsimlere göre değişiklik gösterir. Kışın polar hava kütleleri hakim iken yazın tropikal hava kütleleri sahada etkili olur ve bol yağış alır.

Sahanın dağlık olması ve kısa mesafelerde 3900 metreye kadar yükseltinin artması sıcaklık değerlerinin havza içindeki farklı noktalarda farklı değerler göstermesine neden olur. Yükseklikle sıcaklığın değişmesinde, atmosferin yerden ısınması, atmosferin ve su buharının alt kısımlarında daha yoğun olması önemli faktörlerden biridir. Yıllık ortama sıcaklık Ardeşen’de 13,9 °C dir. Ortalama yüksek sıcaklık 17,5 °C ve ortalama düşük sıcaklık 11,3 °C değerlerinin birbirine çok yakın olmasında en önemli faktör sahadaki nem oranıdır. Ardeşen meteoroloji istasyonun kıyıda yer alması ve yıllık ortalama bağıl nem değerinin % 70–80 arasında değişmesi aşırı ısınmaya ve soğumaya engel olmaktadır. Ayrıca fön rüzgarlarının kış aylarında sahayı etkilemesi aşırı soğumayı engellemektedir. Sahada en soğuk mevsim kış olup; en düşük ortalama sıcaklık şubat ayında görülür (3,1 °C). Şubat ayından sonra ısınan hava hafif değişkenlikler göstererek en yüksek değerlere Ağustos ayında ulaşır. Ağustos ayı ortalama sıcaklığı 23,4 °C iken ortalama en yüksek sıcaklık ise 27,3 °C dir. Ağustos ayından sonra Aralık ayına kadar düzenli bir şekilde düşen sıcaklık Şubat ayında yine minimum değerlere ulaşır.

Çalışma sahası Türkiye genelinde en fazla yağış alan bölgesi içerisinde yer alır (yıllık toplam yağış miktarı 1956 mm). Her mevsim bol yağış alan sahada Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında aylık ortalama yağış 200 mm’nin üzerindedir. En fazla yağış Ekim ayında düşer (273 mm,). Yağışlar bahar ve yaz aylarında yağmur şeklinde iken, kış aylarında kıyıda yağmur zaman zaman kar, yüksek sahalara doğru kar şeklinde düşer. Sonbaharda sağanak karakter taşıyan yağışlar, çalışma sahasında sel ve taşkın gibi doğal afetlere yol açar. Sahada yağışın en az olduğu ay Nisan ayı olup (57 mm) genel itibarıyla bahar mevsiminde yağış diğer mevsimlere göre daha azdır. Sahanın topoğrafik şartları yağışın fazlalığında rol oynayan en önemli etkenlerden biridir. Çalışma sahasında dağların denize paralel şekilde ve kıyıdan kısa mesafeler içinde yükselmesi orografik yağışların oluşmasına sebebiyet vermektedir.

Fırtına Deresi havzası Doğu Karadeniz Dağlarının Karadeniz aklanında yer alan akarsu havzalar içerisinde en büyük ve yüzey şekilleri bakımından en arızalı görünüme sahip olanıdır. Çalışma sahasında, deniz kıyısından güney yönünde 40 km gidildiğinde 3900 metrelere kadar çıkan (Karçar zirvesi 3932 m) ani bir yükselti artışını görmek mümkündür. Fırtına Deresi Havzasının Jeomorfolojik görümüne bakıldığında, öncelikle kıyıdan başlayan ve basamak şeklinde yükselen taraçalar dikkati çeker. Havzanın iç kısımlarına doğru, akarsu boyunca vadi tabanlarında ve eğim şartlarının da müsaade ettiği yüksek kısımlarda dağ içi ovaları yer alır. Havza genelinde diğer dikkat çekici jeomorfolojik özellik ise gittikçe daralan ve derinleşen V şekilli vadilerdir. Daha yüksek sahalarda kademeli yamaçlar, 2000 metrenin üzerinde yerine kayalıklara geçilir. 2500 metrenin üzerinde ise büyük glasiyal vadilerinin ve üst seviyelerde ise hakim sivri tepeler ve daimi karlarla ve buzlularla kaplı dağlar yer alır. Katılaşım kayaçlarının büyük alanlara yayıldığı çalışma sahası, üst kreatese de meydana gelen tektonik deformasyonlar sonuncu kıvrılmış ve yükselmiştir. Neotektonikte de devam eden tektonik deformasyonlar, sahada kabaca KD-GB ve DB doğrultusunda uzanan tektonik hatlar ile, akarsu şebekesinin oluşum ve gelişimini yönlendirmiş, yer yer 300 metreyi bulan su düşüşlerine ve eğim kırıklıklarına neden olmuştur. Tektonizma sonucunda yükselen saha, dış etken ve süreçlerin günümüze kadar devam eden faaliyetleri sonucunda bugünkü görünümüne kavuşmuştur. Alçak alanlarda ve platolarda flüviyal süreçler, okyanusal iklim şartlarını yansıtan bir yağış etkinliği ile sahayı hızla aşındırırken, yüksek kesimlerde de son buzul çağının morfolojik izleri hala görülebilmektedir. Yüksek kesimlerde, buzul topoğrafyasına ait izler 3900-2100 metreler arasında görülebilir. 2100 metreden daha alçak irtifalara inildikçe Fırtına Deresi, yatağını iyice yararak bazı kesimlerde 1500 metreye varan dik yamaçlı derin vadiler açar. Fırtına Deresi havzasının profil serilerine bakıldığında sahadaki kademeli yapı ve kuvvetli aşınımın izlerini görmek mümkündür. Fırtına Deresi havzasında, eğim güneyden kuzeye doğru, diğer bir deyişle Doğu Karadeniz dağların zirvelerinden Karadeniz’e doğru yönelmekle birlikte, aynı zamanda çalışma sahasında doğudan batıya doğru bir çarpılma söz konusudur.

Fırtına Deresi havzasında yüksek yağış etkinliği, mevsimler arasında fazla değişkenlik göstermeyen sıcaklık faktörleri, kıyıdan 3900 metrelere hızlı bir şekilde ulaşan arızalı topoğrafyası ve jeolojik yapıda volkanik kayaçların yoğunlukta olması farklı toprak gruplarının oluşmasına neden oluşmuştur. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan kapsamlı arazi çalışmalarına göre, Rize toprakları altı ana grupta toplanmaktadır. Bunlar; alüvyal topraklar, kolüvyal topraklar, kırmızı-sarı podzolik topraklar, gri-kahverengi podzolik topraklar, kireçsiz kahverengi orman toprakları ve yüksek dağ çayır toprakları şeklindedir.

Köprüler
•   Çamlıhemşin Köprüsü
•   Kadıköy Köprüsü
•   Mikron Köprüsü
•   Seslikaya Köprüsü
•   Ardeşen Köprüsü
94
TİYATRO / Ynt: Karagöz İle Hacivat: Tuzsuz Deli Bekir
« Son İleti Gönderen: Serdar Yıldırım 25 Aralık 2023, 12:20:58 »

KARAGÖZ İLE HACİVAT:  AYAKLI KÜTÜPHANE
Karagöz ile Hacivat yolda karşılaşır.
Karagöz:  "Hacivat, evi taşımışsın? "
Hacivat: " Doğru taşıdım. "
Karagöz: " Nereye taşıdın? "
Hacivat: " Şu kilisenin beş ev yukarısına. "
Karagöz:  " Kilis'e mi taşındın? "
Hacivat: " Kilis demedim Karagözüm. Kilise dedim. "
Karagöz:  " Kilis'e taşındığına göre Konya'yı görmüşsündür. "
Hacivat: " Konya da nereden çıktı? "
Karagöz:  " Kilis'e giderken kervan Konya'dan geçer. "
Hacivat: " Ne Konya'sı, ne kervanı? "
Karagöz:  " Mervan dayım Konya'da otururdu. Çocukken gitmiştik. "
Hacivat: " Dayının adı Mervan mıydı? "
Karagöz: " Van daha ileride Acem sınırında. "
Hacivat:   " Eee? "
Karagöz: " Orada bir göl varmış. Deniz kadar büyükmüş. "
Hacivat: " Göl  deniz kadar büyük olur mu? Deniz gölden büyüktür. "
Karagöz:  " Marmara Denizi, Ege Denizi. "
Hacivat: " .... "
Karagöz:  " Karadeniz, Akdeniz. "
Hacivat: " Bunları niye sayıyorsun? "
Karagöz:  " Saymayı bilirim, bir, iki, üç. "
Hacivat: " Sonra. "
Karagöz:  " Üç, iki, bir. "
Hacivat: " Sonrası yok mu? Sen kaça kadar okudun? "
Karagöz:  " Üçe kadar. Matematikte birinciydim. "
Hacivat: " Belli, sondan birinci. "
Karagöz:  " Okumam da iyidir. "
Hacivat: " Şu dükkanın levhasını oku bakalım. "
Karagöz:  " Kem küm. "
Hacivat: " Sonra. "
Karagöz:  " Ham hum. "
Hacivat: " Senin neden üçe gidemediğin belli. "
Karagöz:  " Üçe gidecektim ama evden göndermediler. "
Hacivat: " Neden? "
Karagöz:  " Çok şey öğrenmiştim, beynim dolmuştu. "
Hacivat: " Yapma ya? "
Karagöz:  " Bana ayaklı kütüphane diyorlardı. "
Hacivat: " Ayaklı kütüphane ha? "
Karagöz:  " Sen de bir şey bilmiyorsun Hacivat? Sen kaça kadar okudun? "
Hacivat: " Beşi bitirdim. "
Karagöz:  " Beşi  mi? Ben senden çok okumuşum. "
Hacivat: " Vay  vay! Üç mü büyük, beş mi? "
Karagöz:  " Sen de amma cahilsin be Hacivat. Tabi ki üç büyük. "

95
TİYATRO / Karagöz İle Hacivat: Tuzsuz Deli Bekir
« Son İleti Gönderen: Serdar Yıldırım 25 Aralık 2023, 12:20:16 »
KARAGÖZ İLE HACİVAT: TUZSUZ DELİ BEKİR   
Karagöz ile Hacivat yolda karşılaşır. Ramazan ayının birinci günüdür.
Hacivat: " Ramazan-ı şerifler hayrolsun Karagözüm. "
Karagöz: " Sen ne diyorsun Hacivat? Ramazan'la şerif neden kaybolsun? "
Hacivat: " Ramazan-ı şerifler hayrolsun. Hayırlı ramazanlar. "
Derdi dağlardan büyük olan Karagöz Hacivat'ın ne dediğini yine anlayamaz: " Ramazanların tarlası mı? Ne bileyim nerededir? "
Hacivat: " Yani oruç ayına girdik Karagözüm. "
Karagöz: " Hı. "
Hacivat: " Oruçlu musun Karagözüm? Gece sahura kalktın mı? "
Karagöz: " Gece sabaha kadar uyuyamadım. Bir aralık dalmışım. Kötü bir rüya gördüm. Adamın biri, beni kesiyordu. "
Hacivat: " Hayrolsun diyecektim. Ama böyle rüyanın hayrı olmaz ki. "
Karagöz: " Hayri'yi rüyanda mı gördün? "
Karagözün hey heylerde olduğunu anlayan Hacivat hey heylere hay hay der geçer.
Hacivat: " Karagözüm, rüyanda seni kim kesiyordu? "
Karagöz: " Adamın biri. "
Hacivat: De hadi Karagözüm. Ağzımdan laf çıkmaz bilirsin. "
Karagöz: " Şu Tuzsuz Deli Bekir. Rüyama kadar girdi. "
Hacivat: " Ne demek rüyama kadar girdi? Gerçek hayatta da mı keskinleri oynadı? "
Karagöz anlatmaya başlar: " Yazın bir ara işsizdim. Tuzsuz'dan borç almıştım, ödeyemedim. İkidir gelir kapıyı tekmeler, açmadım diye kızar bağırır. Yolda önüme çıktı, kaçtım, kurtuldum. "
Hacivat: " Eee sonra ne oldu? "
Karagöz: " Dün çıkmaz sokakta kıstırdı beni. Hani para dedi. Bıçağını çıkardı, ileri geri salladı. Bir böbrekten, bir ciğerden dedi. "
Hacivat: " Elinden nasıl kurtuldun? "
Karagöz: " Yarın söz, paranı vermezsem bildiğin gibi yap dedim. "
Hacivat: " O ne dedi? "
Karagöz: " Parça mı olsun, kuşbaşı mı dedi. "
Hacivat: " Karagözüm, senin borcun ne kadardı? "
Karagöz borcunu söyler. Hacivat, Karagöz'ün borcunu son kuruşuna kadar eline sayar. Karagöz buna çok sevinir. Daha sonra evinin yolunu tutar. Tahmini doğrudur. Tuzsuz Deli Bekir, elinde bıçağı, kapının önünde bağırıp çağırmaktadır. Karagöz, Bekir Efendi deyip paraları gösterince Tuzsuz bıçaklı elini arkasına saklar: " Vay Karagöz, borcunu getirdin galiba. "
Karagöz: " Evet, borcum, al say, hepsi tamamdır. "
Tuzsuz parayı sayar: " Evet, tamam, der, borç morç kalmadı. "
Karagöz: " Bir daha senden borç almam. Bu son olsun. "
Tuzsuz: " Vay köfte vay, bir de haklı çıkarsın ha. Ben de  sana borç verirsem elim bıçak tutamasın. " der ve bıçağını çıkarır. Karagöz eve kaçar. Kapıyı sürgüler. Kapının önünde nara atan, tehditler savuran Tuzsuz Deli Bekir daha sonra evin önünden uzaklaşır. Böylelikle Karagöz kurtulur.
 
96
KASTAMONU / Kızılcasu Şelalesi
« Son İleti Gönderen: GeZGiN 19 Aralık 2023, 22:23:46 »


İlçe merkezine 15 kilometre uzaklıkta bulunan Kızılcasu Şelalesi, Doğa Koruma ve Milli Parklar 10. Bölge Müdürlüğünce Şenpazar ilçesinde yapılan Kızılcasu Doğa Eğitim Kamp Alanı'na yürüme mesafesinde bunuyor.

Küre Dağları'nda boyları 50 metreye yaklaşan ağaçlar arasında bulunan şelale, 15 metre yükseklikten dökülüyor. Bin metre yükseklikteki şelale sıcaktan bunalan ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

Şenpazar Belediye Başkanı Cem Çınar, AA muhabirine, şelalenin Kızılcasu Doğa Eğitim Kamp Alanı'na 1,5 kilometre mesafede bulunduğunu söyledi.

Şelaleye ulaşmak için doğal yürüyüş yolları bulunduğunu anlatan Çınar, şunları belirtti:

"Kızılcasu'ya kamp için gelen misafirlerimiz günübirlik burada yürüyüşler gerçekleştiriyorlar. İnsanlar burada serinliyorlar. Kızılcasu Şelalesi sıradan bir şelale değil. Bin metre rakımda bulunuyor. Doğa ile baş başasınız. Batı Karadeniz'de bu rakımda böyle şelalelerin sayısı az. Kızılcasu'ya çıkıldığında ferahlık sizi bekliyor. Şelaleye geldiğinizde ağustos bir anda ocak ayına dönüyor. Anında mevsim değişikliği oluyor. İnsanlar ciddi manada serinlemiş oluyorlar."

Kızılcasu Doğa Eğitim Kamp Alanı'nda da 12 bungalov evin yer aldığını söyledi.

Kam merkezinde karavan ve kamp alanlarının da bulunduğunu anlatan Çınar, "Kitap yazmak isteyen yazarlarımızın, resim çizmek isteyen ressamlarımızın, kendisi ile doğa ile baş başa olacak misafirlerimizin Kızılcasu'ya gelmelerini istiyorum. Kızılcasu doğa sporlarının gerçekleştiği ciddi anlamda bir merkez olacak. Geleceğe yönelik Kızılcasu Batı Karadeniz'de tek başına yükselen bir yıldız olacak." dedi.
97
AFRİKA KITASI / Chipoma Şelalesi / Zambiya
« Son İleti Gönderen: GeZGiN 19 Aralık 2023, 13:59:22 »
Kuzey Eyaletindeki Chinsali bölgesinde, Büyük Kuzey'in batısından dönerek, Two Leopards'daki Chinsali sapağının yaklaşık 24 km güneyinden ulaşılır. Chimanabwe Nehri, her biri ortalama beş metrelik göz alıcı akıntılar ve çağlayanlar dizisi boyunca akar, ancak 500 metrelik bir mesafedeki toplam düşüş 40 metredir. Chipoma Şelalesi Ocak ayında maksimum yüksekliğe ulaşır. Şelalanin *Bemba dilinde ki isimleri, düşen suyun yankılanan akışını yansıtıyor çünkü şelaleyi daha görmeden çok önce seslerini duyabiliyorsunuz.



*Bemba dili, ChiBemba, öncelikle kuzey-doğu Zambiya'da Bemba halkı tarafından ve yaklaşık 18 ilgili etnik grup tarafından ortak bir dil olarak konuşulan bir Bantu dilidir.
98
KUŞ TÜRLERİ / Pabuç gagalı (Balaeniceps rex)
« Son İleti Gönderen: GeZGiN 17 Aralık 2023, 13:58:33 »
Pabuç gagalı (Balaeniceps rex) ya da pabuç gagalı leylek, leyleğe benzeyen çok büyük bir kuş türüdür. Adını çok büyük ve ayakkabıya benzeyen gagasından alır. Genel biçim itibarıyla leyleğe benzese ve daha önceden leyleksiler (Ciconiiformes) takımında sınıflandırılmış olsa da diğer yaşayan kuşlarla olan akrabalık ilişkisi tam olarak belirlenememiştir. Bazı otoriteler pelikansılar (Pelecaniformes) takımı içinde sınıflandırmaya başlamıştır. Monotipik Balaenicipitidae familyasındaki monotipik Balaeniceps cinsinin tek türüdür. Erişkin kuşlar genel olarak gri tüylere sahip iken genç kuşlar daha kahverengi tüylere sahiptir. Afrika'nın tropikal doğu bölgesinde, Sudan'dan Zambiya'ya kadar büyük bataklıklarda yaşarlar.


Pabuç gagalı (Balaeniceps rex)

Pabuç gagalı, bazı kuş derileri Afrika'dan Avrupa'ya getirildikten sonra ancak 19. yüzyılda sınıflandırılmıştır. Çok daha sonraları canlı örnekler bilimsel topluluğa sunulabilmiştir. Ancak kuş Eski Mısırlılar ve Araplar tarafından tanınıyordu. Geleneksel olarak leyleklerle (Ciconiiformes) bağlantılı olan pabuç gagalı, ilgisiz birçok taksonu "Ciconiiformes" takımına alan Sibley-Ahlquist kuş sınıflandırmasında da aynı takımda kalmıştır. Ancak son zamanlarda anatomik karşılaştırmalarla pelikanlara biyokimyasala kanıtlarla da balıkçıllara daha yakın akraba olduğu öne sürülmüştür. Yakın zamanda yapılmış bir DNA araştırması da pabuç gagalının Pelecaniformes takımının bir parçası olduğunu önerir.

Sınıflandırma konusundaki tartışma Ciconiiformes ile Pelecaniformes takımları arasındaki sınırın nereye konacağı ya da sınır konması gerekip gerekmediği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Karabataklar ve benzerleri muhtemelen gerçekten de Pelecaniformes takımında yer almadığından günümüzdeki bazı otoriteler Pelecaniformes takımının ana grubu ile Ciconiiformes takımını birleştirme yolunda gitmektedir. Pabuç gagalı ve hamerkop (Scopus umbretta) pelikanlar ile leylekler arasındaki kayıp halka olabilir.

Uzun boylu bir kuş olan pabuç gagalının ortalama boyu 110 ila 140 cm arasındadır ve bazı bireyler 152 cm boya kadar erişirler. Kuyruktan gagaya olan uzunluk 100 ila 140 cm arasında, kanat açıklığı da 230 ila 260 cm arasındadır. Ağırlığı 4 ila 7 kg arasında değişir.[5][6] Yaklaşık ortalama 5,6 kg ağırlığa sahip olan erkek kuş yaklaşık ortalama 4,9 kg ağırlığa sahip olan dişiden daha büyüktür. Türün kendine özgü en büyük özelliği saman sarısı renginde olan ve üzerinde grimsi izler bulunan çok büyük ve şişkin gagasıdır. Culmen (ya da üst gaga uzunluğu) 18,8 ila 24 cm arasındadır. Gagaların keskin kenarları yakaladıkları avın kafasını koparmaya ve av ile birlikte gagaya alınan bitkilerden kurtulmaya yarar. Pelikanlar gibi üst gaga gemi omurgası şeklindedir ve ucu sivridir. Koyu renkli bacaklar oldukça uzundur ve tarsus uzunluğu 21,7 ila 25,5 cm arasındadır. Pabuç gagalının ayakları muhtemelen su bitkileri arasında avlanırken ayakta durmasını kolaylaştırmak için oldukça büyüktür ve orta parmağı 16,8 ila 18,5 cm arasındadır. Balıkçıl ve turna gibi diğer uzun bacaklı ve suda yürüyerek avlanan kuşlara nazaran boyunları daha kısa ve kalındır. Süzülmeye çok iyi adapte olmuş olan kanatları geniştir ve kanat kiriş uzunluğu 58,8 ila 78 cm arasındadır.



Süzülerek uçarken pelikanlar ve Leptoptilos cinsi leylekler gibi kanatlarını düz olarak açar ve boynu geriye doğru çekilmiş olarak uçar. Dakikada 150 olarak tahmin edilen kanat çırpma hızı büyük leylek türleri dışında kuşlar arasında en düşük kanat çırpma hızlarından biridir. Yaklaşık yedi saniye süren ve tekrar eden kanat çırpma ve süzülme yöntemleri ile uçuş mesafesi büyük leylekler ile And kondoru (Vultur gryphus) arasındadır. Ürktüklerinde bulundukları yerden en fazla 100 ila 500 m öteye uçarak kaçarlar. Pabuç gagalılar nadiren uzun mesafe uçarlar ve 20 m olan minimum avlanma mesafesinden uzun uçtuklarına çok az rastlanır.

Erişkin kuşların tüyleri mavi-gri renktedir ve uçuş tüyleri daha koyu arduvaz-gri renklidir. Göğüste koyu renkli sapları olan uzun tüyler bulunur. Genç kuşların tüyleri erişkinlere benzer ancak daha koyu gridir ve kahverengi tonları vardır. Yeni yumurtadan çıkan pabuç gagalıların gagaları orta büyüklüktedir ve gümüşi gri renktedir. Yavrular 23 günlük olduğunda gaga belirginleşir ve 43 günlük olduklarında asıl büyüklüğüne erişir.

Yakın mesafede kendine özgü özellikleri sayesinde kolayca tanımlanabilir. Uçarken kendine has gagası görülemediği durumlarda silüeti leylek ya da kondora benzer ancak tüyleri ayırt edici olarak mavi-gri renktedir. Sıra dışı başka bir özelliği de kuyruğunun da kanatları ile aynı renkte olmasıdır. Kötü görüş koşulları altında boyutlarının ve kanat açıklığının yaşadığı yerlerde bulunan diğer kuşlarla karşılaştırılması tanımlanmasına yardımcı olur. Uçarken leyleklerle aynı uzunluğa sahip olan ayaklarını geriye doğru düz olarak uzatır ve ayakları kuyruğunu geçer. Diğer kuşlarla benzer olan kanat-kuyruk oranı tanımlama için kullanılamaz.

Pabuç gagalı Sudan'ın güneyinden Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin doğusu, Ruanda, Uganda ve Tanzanya'nın batısı boyunca merkezî tropikal Afrika'da tatlısu bataklıklarında yaşar. En çok sayıda popülasyonları Uganda'nın kuzeybatısında ve buraya komşu Sudan'ın güneyinde, ayrıca Uganda'nın sulak havzaları ile Tanzanya'nın batısında bulunur. Kenya'da, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde, Kamerun'un kuzeyinde, Etiyopya'nın güneybatısında ve Malavi'de münferit kuşlara rastlanmıştır. Botsvana ve Kongo Nehri'nin yukarılarında da konuk olarak geldikleri gözlemlenmiştir. Pabuç gagalının dağılımı papirüs ve akciğerli balıkların dağılımıyla örtüşür. Göçmen değildir ancak habitat değişikliği, besin varlığı ve insanlar tarafından rahatsız edilme nedenleriyle mevsimsel olarak sınırlı mesafede yer değiştirirler.

Genel olarak tatlısu bataklıklarında yaşarlar. Bu türün bulunduğu hemen hemen tüm su havzalarında Cyperus papyrus ile Phragmites ve Typha cinsi sazlıklar bulunur. Her ne kadar dağılımları orta Afrika'daki papirüs dağılımı ile örtüşsede bu tür yalnızca papirüs bulunan yerlerden çok karışık bitki örtüsü olan yerleri tercih eder. Nadiren çeltik tarlaları ile su baskınına uğramış tarlalarda avlanırken görülürler.

Yavaş hareketleri ve uzun süre "heykel gibi" kıpırdamadan ayakta durması dikkat çekici özellikleridir. İnsan varlığından çabucak etkilenirler ve yakınlarda bulunan insanlardan ürkerek yuvalarını terk edebilirler. Genellikle balıkların nefes almak için yüzeye doğru gelmek zorunda oldukları az oksijenli sularda avlanmayı tercih ederler. Bu büyüklükte bir kuş olarak istisnai durumlarda yüzen bitki örtüsü üzerinde tünerler. Tipik olarak çamurlu sularda avlanırlar ve yalnız dolaşan pabuç gagalılar yoğun popülasyonlarda bile minimum avlanma mesafesi olan 20 m aralıklarla birbirlerinden uzakta avlanırlar. Bu tür yavaş hareketlerle avını pusuya yatarak bekler. Avlanırken çok yavaş hareket eder ve uzun süre hareketsiz kalır. Diğer büyük boyutlu, suda yürüyerek avlanan kuşların aksine bu tür yalnızca görme duyusunu kullanarak avlanır ve dokunarak avlanma yöntemini kullanmaz. Avını gördüğünde hızlı ve şiddetli bir şekilde saldırır. Ancak avın büyüklüğüne göre ilk saldırıdan sonra avını yakalaması 10 dakika kadar sürebilir. İlk saldırıların yaklaşık %60'ında avını yakalayabilir. Sıklıkla ilk saldırı sırasında avla birlikte su ve bitki de gagaya girer ve gaganın kenarlarından dışarı çıkarlar. Ara sıra su aygırlarınınsuya battıkları sırada balıkları su yüzüne doğru itmelerinden pabuç gagalılar faydalanır.

Pabuç gagalı daha çok balık ile beslense de su havzalarında bulunan omurgalılarının çoğu ile beslenir. Tercih ettikleri avlar arasında Protopterus aethiopicus ve Senegal bişiri (Polypterus senegalus) ile Tilapia cinsi balıklar ve Clarias cinsi yayınlar bulunur. Diğer avlar arasında kurbağalar, su yılanları, Varanus niloticus ve yavru timsahlar bulunur. Nadiren kaplumbağalar, salyangozlar, kemirgenler ve küçük su kuşları yedikleri de bildirilmiştir. Keskin kenarlı, devasa ve çok açılan gagası sayesinde pabuç gagalı büyük avlar avlayabilir. Bu tür tarafından yenen balıklar 15 ila 50 cm boyunda ve ortalama 500 g ağırlığındadır ancak 1 m boyunda akciğerli balıklara saldırdıkları görülür. Yaklaşık 50 ila 60 cm uzunluğunda yılanları avlarlar.

Yalnız yaşamayı tercih eden pabuç gagalıların bu özelliği üreme alışkanlıklarına da yansır. Genellikle koloniler hâlinde yuva yapan balıkçıllar, karabataklar, pelikanlar ve leyleklerin aksine pabuç gagalıların yuvalarının sayısı kilometrekareye üç yuvadan azdır. Üreme dönemindeki pabuç gagalı çifti yaklaşık 2 ila 4 km2lik bir bölgeyi diğer kuşlara karşı oldukça gayretli bir şekilde savunurlar. Yaşadıkları bölgenin en kuzey ve en güney ucunda yağmurlar durduktan sonra yuva yapmaya başlarlar. Daha orta bölümlerde ise sonraki yağmurlu mevsimde yumurtlamak için yağmurlu mevsimin sonunda doğru yuva yapmaya başlarlar. Erkek ve dişi kuş birlikte yaklaşık 3 m çapında bir alanı temizledikten sonra yüzen bir platforma yuva yapar. Genellikle suya gömülü olan bu platform 3 m derinliğinde olabilir. Yuvanın kendisi 1 ila 1,7 m arasındadır. Hem yuva hem de yüzen platform su bitkilerinden yapılır. Sudan'da yuvalar erişkin bir kişiyi taşıyabilirken Zambiya'da taşıyamamaktadır. Bir ila üç adet beyaz yumurta yumurtlanır. Bu yumurtaların boyutu 80–90 mm boyunda ve 56–61 mm genişliğindedir ve ortalama 164 g ağırlığındadır. Kuluçka süresi yaklaşık 30 gündür. Hem erkek hem de dişi kuluçkaya yatar ve yavruları besleyip korur. Besinler doğrudan erişkinlerin boğazından yavruların gagalarına kusularak çıkartılır. Pabuç gagalılar nadiren birden fazla yavru yetiştirir ancak en büyüğün ölmesi ya da zayıf olması durumunda yedek olarak daha fazla sayıda yavru yumurtadan çıkar. Yavrular 105 günde palazlanır ve genç kuşlar 112 günde uçabilir. Ancak uçmaya başladıktan sonra bir ay kadar daha ebeveynler tarafından beslenirler. Genç pabuç gagalılar cinsel olgunluğa üç yılda erişirler.

Pabuç gagalı normal olarak sessizdir ancak yuvada iken gaga takırdatarak ses çıkarırlar. Bu takırtılı sesleri çıkarırken erişkin kuşların ayrıca inekler gibi böğürdükleri ve yüksek perdeli sesler çıkardıkları da görülmüştür. Üreme döneminde hem erişkinler hem de yavrular iletişim için gagalarını takırdatarak ses çıkarırlar. Yavru kuşlar yemek istediklerinde insan hıçkırığına benzer sesler çıkarırlar.

Popülasyonlarının 5.000 ila 8.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir ve çoğu Sudan, Uganda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusu ve Zambiya'daki bataklıklarda yaşar.[8] BirdLife International yaşam alanı yokolması, insanlar tarafından rahatsız edilme ve avlanma tehditleri ile bu kuş türünü hassas türler arasında listelemiştir.

Bu tür, ornitologlar tarafından Afrika'da en çok görülmesi istenen ilk beş kuş türü arasında sayılmaktadır.[9] Antik Mısırlılar tarafından yapılmış ve pabuç gagalıyı resmeden tasvirler bulunmaktadır.
99
AFRİKA KITASI / Kinukamori (Marangu) Şelaleleri
« Son İleti Gönderen: GeZGiN 16 Aralık 2023, 13:52:56 »


Kinukamori Şelaleleri bazen Marangu Şelaleleri olarak da anılır. Her ne ad altında olursa olsun, hoş ve dinlendirici bir destinasyondur. Bulunan Marangu Mtoni'nin gürültüsünden sadece 20 dakikalık bir yürüyüşle, Kilimanjaro Dağı'nın alçak kesimlerindeki yağmur ormanlarının dinlendirici seslerine ve manzaralarına giriyorsunuz. Gününüzü yürüyüş yaparak, yemyeşil flora ve faunayı keşfederek, Una Nehri'nde şelalelerin altında yüzerek, burayı çevreleyen tarihi ve folkloru dinleyerek geçirin. Öğle yemeğinin ve içeceklerin tadını çıkarın ve burada bulunan mağara sistemini keşfedin. Yakınlarda bir kamp alanı bulunmaktadır ve düzenlemeler yapılabilir. çadır ve ekipman kiralama (ya da kendinizinkini getirin), sıcak su duşları var, sizin için yemek hazırlama seçeneği mevcut ve uydu TV'li bir bar çok uzakta değil. Kamp alanında güvenli bir konaklama sağlamak için 24 saat güvenlik bekçisi bulunmaktadır.

Gecelik kamp: Kişi başına 20 $ çadır kiralama, sıcak duş, kahvaltı ve güvenli alan dahildir
Kendi çadırınızı getirirseniz kişi başı 15 ABD doları
çadır kiralama: 10$/çadır
100
AFRİKA KITASI / Atbera Nehri
« Son İleti Gönderen: GeZGiN 15 Aralık 2023, 22:21:01 »
Kızıl Nil veya Kara Nil olarak da adlandırılan Atbarah Nehri, kuzeydoğu Afrika'da bir nehirdir. Tana Gölü'nün yaklaşık 50 km kuzeyinde ve Gondar'ın 30 km batısında, kuzeybatı Etiyopya'da yükselir. Daha sonra kuzey-orta Sudan'daki Nil'e yaklaşık 805 km akarak Atbarah şehrinde mil ile birleşir. Atbarah, Nil'in Akdeniz'e ulaşmadan önceki son koludur.

Yılın büyük bölümünde bir dereden biraz daha fazla olan su yüksekliği, yağmur mevsimi sırasında (genellikle Temmuz'dan Ekim'e kadar), Atbarah'ın normal seviyesinden yaklaşık 5 mt daha üzerine çıkar. Şu anda Etiyopya'nın Amhara Bölgesi'nin kuzey ve orta bölgeleri arasında zorlu bir engel oluşturuyor. Tekezé'nin yanı sıra Atbarah'ın diğer önemli kolları arasında Tana Gölü'nün batısından doğan Şinfa Nehri ve kaynağı Gondar şehrinin kuzeyinde bulunan Büyük Angereb yer alır.
Sayfa: 1 ... 8 9 [10]