Gönderen Konu: Kaybolan Meslekler M. Ali Diyarbakırlıoğlu  (Okunma sayısı 5135 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı peperuda

  • Tam Üye
  • ***
  • İleti: 399
  • Insan arzuyu fikir zanneder.
Kaybolan Meslekler M. Ali Diyarbakırlıoğlu
« : 12 Ekim 2010, 12:53:57 »
Sevgili Sanatseverler;

Günümüzde teknolojik gelişmeler, insan hayatındaki pek çok alışkanlığı değiştirdiği gibi geçmişteki pek çok mesleği de ortadan kaldırmış, unutulmaya yok olmaya mahkum etmiştir. Ancak Mehmet Ali Diyarbakırlıoğlu, figüratif resimlerdeki ustalığı ile yok olan ve olmaya yüz tutan meslek ustalarını her türlü ayrıntısı ile resmederek kaybolan meslekleri geleceğe taşıyor. Teknolojinin hızlı gelişimi ile kaybolan pek çok meslek onun sergileri ile hayat buluyor.

Taş yontucusu, kalaycı, lehimci, kürtüncü, bileyci, haratçı, küfeci, hallaç, külekçi, takunyacı, körükçü, hamutçu, tenekeci, sedefçi, bakırcı … Demire, cama, pamuğa, ipliğe hayat veren, bakıra, sedefe nakışı işleyen, el emeği göz nuru ile teknolojiye karşı yaşama savaşı veren bu meslekler kayboluyor, yeni nesil pek çoğunun adını bile bilmiyor. Bu değerleri geleceğe taşımanın ancak onları resimlere konu yaparsa mümkün olacağını düşünerek, kaybolan ve kaybolmakta olan meslekleri devam ettiren ustaların duyguları ve çevreleriyle birlikte anlatımını yapan Diyarbakırlıoğlu geçmişe ait değerleri, kültür mirasını resimleriyle gelecek kuşaklara tanıtıyor.

Gaziantepli değerli sanatçımızın bu güzel sergiyi Gaziantep’in Kurtuluş Gününde sergilemekten onur duyuyoruz. Ayrıca geleceğe miras bıraktığı hazine değerindeki bu çok özel eserler için de kendisini tebrik ediyor, çalışmalarının devamını diliyorum.

''Gidin, yeter ki ulaşamadığınız tek bir mahsun kalmasın....''

Çevrimdışı peperuda

  • Tam Üye
  • ***
  • İleti: 399
  • Insan arzuyu fikir zanneder.
Ynt: Kaybolan Meslekler M. Ali Diyarbakırlıoğlu
« Yanıtla #1 : 25 Eylül 2012, 15:14:33 »
Kayboluşa Doğru Hızla İlerleyen bir meslek:
Tarihte Türk Hamamları

Tarihteki  hamamlarınının ilk örneklerini Güneydoğu Anadolu bölgemizde görmekteyiz. Mardin ilimizdeki '' Maristan''hamamlarının en eski Türk hamamı olduğu sanılmaktadır. Mimari planı haç biçimi dört evyanlı olup, dört köşe hücreli sıcaklık bölümünden oluşmaktadır. Yine Mardindeki Radviyye hamamında da(12yy. )sonu aynı plan uygulanmıştır. Diyarbakır ''Artuklu sarayı''hamamnında  altın yaldızlı mozaik süslemeleriyle dikkat çeken ilk örnek hamamlarındandır.

Hamamın bölümleri
Hamamlar soyunma, yıkanma ve ısıtma(külhan) olmak üzere üç bölümden oluşturulur. Hamamların önemli bölümlerinden bir tanesi hiç şüphesiz külhanlardır. Külhan hamamın altında bulunur. Burda büyükçe bir ocak ve su kazanı bulunur. Ocak suyu ısıtmak için yakılır. Çıkan sıcak duman bacaya varmadan önce özel kanallarla göbek taşının altından geçirilir. Sıcak dumandan, azami faydayı sağlamak için duvar aralarından da özel kanallar vasıtasyıla geçirilir ve sonra bacaa verilir. Sıcak suyla yaıkanma bölümüdeki musluklara göbek taşının altından geçirilerek ulaştırılır. Böylece göbek taşı hem dumanın hem de sıcak su borularının ısıtımasıyla hamamın en sıcak yeri olur.

Bedensel temizlik yanında aynı zamanda manevi arınma yeri olan hamamlar toplumun uğrak yerlerinden biriydi. Hamama gelenler soyunma bölümünde soyunduktan sonra, hamamcının verdiği peştemalla sarınarak takunya ile soğukluktan geçer, yıkanma bölümüne gelirdi. Ortadaki göbek taşında terler curunlarda yıkanırdı.

Kil ile saç yıkama
Güneydoğudaki kadınların hamamlarda saçlarını kil ile yıkama geleneği vardı. Hamam kapılarında özel kil satıcıları bulunurdu. Kil leğenleri vardı. Saçların ipek gibi olduğu, dökülmeyi önlediği ve kepek yapmadığı söylenir. Erkek hamamlarında ise kil yoktu. Bunun yerine sadece sabun vardı. Daha sonra kanalizasyonu tıkadığı gerekçesiyle kil yasakladı. Ah keşke bugün de atık sulara karışan, akıtıldığı yeredki temiz suları ve toprakları kullanılmayacak hale getiren deterjanları da yasaklayabilse yetkililer.

Kadınların Hamam Kavgaları

Annemle hamama son gidişimde hamamda görevli kadınlar çok büyük olduğumu söylemişlerdi. Annemde itiraz ederek'' Tırnak kadar çocuk bunun neresi büyük anam'' diyerek beni savunmuştu. Natırlarda '' Bu mu küçük anam, bari babasını da getirseydin'' diyerek anneme çıkışmışlardı. 

Hamamın kubbesinin altındaki cam fanuslardan göbek taşına süzen ışık hüzmesi unutulmazdı. Hele kadınların kavgaları anlatılır gibi değildi. Hamam tasları bakırdandı. Tasın ortası içeri doğru göbekliydi.
Taslar yalnız yıkanma işinde kullanılmazdı. Kavgalarda en çok işe yarayan silahtı. Tasların kafalara inip kalkışı unutulur sahne değildir. Tasın yetmediği yerlerde ıslak peştemallar devreye sokulurdu. Peştemalların da zayıf kaldığı yerlerde takunyalar devreye girerdi. Kavga sırasında ayaklarındaki takunyalar ıslak olduğundan kayganlaşıp ters dönerya da tasması çivisinde çıkıverirdi. Takunyanın çivisiyle beraber hamamın da çivisi çıkardı. '' Kadınlar hamamına döndü'' deyimi de buradan kaynaklanıyor olsa gerek.

  Kadınlar hamamında sık sık yapılmasına karşın erkekler hamamında kavga çıktığı görülmüş, duyulmuş şey değildir. Bu da kadınların haksızlıklar karşıısında daha duyarlı, kavgacı olduğunu gösteriyor. 

'' Kaybolan meslekler ve son ustalar kitaından alıntıdır.

Sayın M. ALİ DİYARBAKIRLIOĞU' na sonsuz teşekürlerimi sunuyorum
''Gidin, yeter ki ulaşamadığınız tek bir mahsun kalmasın....''

Tags: