Bağlanılan Hatırlatmalar

  • Balat Fotoğraf Gezisi 6 Eylül 2015: 06 Eylül 2015

Gönderen Konu: Balat Fotoğraf Gezisi 6 Eylül 2015  (Okunma sayısı 5252 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7726
    • insan ve doğa
Balat Fotoğraf Gezisi 6 Eylül 2015
« : 25 Ağustos 2015, 16:13:59 »
Fotoğraf Gezisi Kariye Müzesi, Balat ve Fener’e davetlisiniz

Sabah uykusudan sonra 11.00 de Edirnekapı kariye müze tabelasının yanında buluşuyoruz.

İç dış mekan ve sokaktaki yaşamı fotoğraflayacağız.
Fotograf adına bildiklerimizi hatırlamak ve öğrendiklerimizi uygulamak için iyi bir fırsat.


Siz de bu fotoğraf gezisinde yer almak istiyorsanız  Pazar günü saat 11′de Edirnekapı Mihrimah Sultan camii yanında aramıza katılabilirsiniz.

Etkinliğimiz ücretsizdir,

Fotoğraf çeken ve izlemekten haz duyan tüm dostlarımız davetlidir..
Buluşma saati 11,00
Saat 17,00 de bitirmeyi planlıyoruz.
Kayıt için telefon veya email ile başvurabilirsiniz.




FENER - BALAT TURU (FENER BALAT GEZİSİ) PROGRAMI

MİHRİMAH SULTAN CAMİİ Mihr-î-Mâh Sultan Camii İstanbul'un Karagümrük semtinin Edirnekapı bölümünde surların hemen yanında bulunan cami. Banisi (yaptıran) Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan'dır. 1562-1565 yılları arasında Mimar Sinan tarafından yapıldı. Dikdörtgen planlı caminin etrafında medrese, mektep, türbe, hamamları vardır. 37 m yükseklikteki kubbe üçer kemere yaslanır, yanlarda ikişer sütun, sağ ve solda 3 kubbe ve mahfelleri bulunur. Mihrap ve minber taş işçiliğiyle yapılmıştır. Caminin büyük avlu kapısından dik merdivenlerle cami içine çıkıldığında sağ tarafta medreseler ve karşısında 7 kubbeli 8 mermer granit sütunlu son cemaat yeri vardır. Şadırvan bunların arasında bahçede, minaresi sağdadır. Hamam cadde kenarındadır.

KARİYE MÜZESİ GEZİSİ; Kariye (Chora) Kilisesi, 6. yüzyıla kadar giden bir geçmişe sahiptir. Günümüze ulaşmış hali Osmanlı döneminde ve 20. yüzyılin ikinci yarısında geçirdiği onarımların sonucudur. Daha önceleri kilise çevresinde, manastır kompleksi de ihtiva etmekteyken bu yapılar geçen zamana dayanamamışlardır. İlk önce manastır olarak 534 yılında Justinianus döneminde Aziz Teodius tarafından yapılmıştır. 11. yüzyılda I. Aleksios’un kayınvalidesi Maria Dukaina tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. 1204-1261 yıllarındaki Latin istilasinda harap olan manastır Teodor Metokhites tarafından 14. yüzyılda onarılmıştır. Dış narteks ve parekklesion bu dönemde yapıya eklenmiştir. (Metokhites Parekklesion’u kendisi için inşa etmiştir ve mezarı da kilisenin girişinde mermer Bir taşla belirlenmiş olan yerdedir.) Yapının önemi, Bizans İmparatorluğu'nun imparatorluk sarayı ve devlet idare merkezinin, Haliç kıyısında, surlara yakın bir yerde konumlanmış olan "Blackhernai Sarayı"na taşınmasıyla artmıştır. 1296’daki büyük depremden sağ olarak çıkmıştır. Bina Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden 58 yıl kadar sonra 1511 yılında Sultan II. Bayezid sadrazamlarından olan Atik Ali Pasa tarafından camiye tevdi edilmiştir ve "Atik Ali Paşa Camii" veya "Kariye Camii" olarak anılagelmiştir. Bu dönüştürme sırasında bu eski kilisenin duvaraları üzerinde bulunan mozaik ve freskler sıva ile kaplanmıştır. Fakat cami olarak yapıya sadece köşesindeki minare ve içeride güneydoğu köşesindeki mihrap eklenmiş ve yapının orijiinalliğinin korunmasına çalışılmıştır.

TEKFUR SARAYI; Bizans İmparatorluğu'ndan kalma tek saray kalıntısı olma özelliğine sahip.Tekfur Sarayı, İstanbul'da bulunan Blaherne Sarayı kompleksinden günümüze kalan tek saray. İstanbul'da, Fatih İlçesi sınırları içerisinde kalan Edirnekapı semtinde; kara surlarına bitişik olarak inşa edilmiş, konum olarak Edirnekapı ve Eğrikapı arasında kalan kalın duvarlı saray “Tekfur Sarayı” olarak isimlendirilir. Tekfur Sarayı’nın ne zaman ve kimler tarafından inşa edildiği konusunda net bir bilgi bulunmamaktadır. Bazı tarihi kaynaklarda, İsa’nın doğumundan sonra onuncu asırda Bizans İmparatoru Porfirogenetos emri ile yaptırıldığı ve arka kısmında bulunan büyük sarayın ek binası olduğu savunulmaktadır. Bu bilgiyi reddeden diğer tarihi kaynakların görüşü ise milattan sonra on üçüncü ve on dördüncü asırlarda “Blakhernai Sarayı” olarak bilinen sarayda yaşayan hizmetkarların ikamet etmesi için yapıldığı yönündedir. Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fethedilmesinden sonra “Tekfur Sarayı”, on yedinci yüzyılın sonlarına kadar metruk şekilde kalmıştır. On yedinci asrın sonlarında ise Tekfur Sarayı’na hayvanat bahçesi kurulmuştur. İstanbul şehrine gezgin olarak gelen John Sanderson’un rivayetine göre ise kendinden kırk yıl evvel gelen Ogier Ghiselin de Busbecq, buradaki hayvanat bahçesinde bulunan zürafayı görmek istemiş fakat zürafa birkaç gün önce öldüğünden dolayı dünyada hiçbir ülkede göremediği bu canlıyı görmek ve merakını gidermek için zürafanın mezarını kazdırmak sureti ile merakını nihayetlendirmiştir. On sekizinci yüzyıl başlarında seramik atölyesi olarak kullanılan “Tekfur Sarayı”, on dokuzuncu yüzyıl ortalarından itibaren cam ve cam ürünleri imalathanesine dönüştürülmüştür. Dünyaca ünlü “kaşıkçı elması” ise “Tekfur Sarayı”nın çöplüğünde bulunmuştur. Günümüzde ise yeni tarihi olaylara şahitlik etmek amacı ile Tekfur Sarayı’ndaki arkeolojik kazılar sürmeye devam etmektedir.

HANÇERLİ MERYEM KİLİSESİ (içine zaman zaman giriş yapılabilmekte)

KASTURYA SİNAGOGU Geçmişte İstanbul'da bulunan bir sinagogtu. Fatih ilçesinin Balat semtinde Hoca Çakır Caddesi üzerinde yer alıyordu. Yunanistan'ın Makedonya bölgesindeki Kastoria kentinden gelen birkaç Sefarad Musevisi aile tarafından kurulmuştu. Kesin yapılış tarihine ilişkin kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, Fatih Sultan Mehmet döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Bugün yalnızca, avlusunun giriş kapısı ayakta kalmıştır. Bu kapı üzerinde bulunan yazıtta, 1893 yılında ana binanın; 1865 yılında ise Midraş denen dinî okulun bir onarım geçirdiği yazılıdır. Ahşaptan yapılan bina, 1937 yılında terk edilmiş ve yıkılarak günümüze ulaşamamıştır.

EĞRİ KAPI Aslında bu ad kapının eğriliğinden gelmiyor. Kapının adı Bizans döneminde ‘Porta Kaligaria' idi. Yakınında bir askeri ayakkabı (kaliga) imalathanesi bulunduğu için bu ad verilmişti. Evliya Çelebi, fetihten sonra Anadolu'dan gelen Eğirdirlilerin bu semte yerleştirildiğini, ‘Eğri' adının buradan gelmiş olabileceğini belirtiyordu. Bazı kaynaklara göre ise bu isim, buradan şehre giren dar yolun, kapının neredeyse önünde duran türbenin etrafında dolaşmak zorunda kalmasından kaynaklanıyordu. Yolun eğrilmesine neden olan türbe, rivayete göre Arapların 674-678 yıllarında Konstantinapolis'e yaptıkları ilk saldırılar sırasında, tam burada ölen Hazreti Hafız'a aittir. Kapının dışı Anayola kadar uzanan sokağın iki yanı mezarlarla doludur. Kimi yeni, kimi Osmanlı'dan kalmaydı. Sahabe (peygamberi tanımış olanlar) kabirleri ise demir parmaklıklarla koruma altına alınmış, çiçeklerle süslenmiştir.

İVAZ EFENDİ CAMİİ (Mimar Sinan Eseri olduğu düşünülmektedir. Anemas Zindanları'nın üzerinde bulunmaktadır, fakat Anemas Zindanları restorasyon sebebiyle ziyarete kapalıdır)

HANÇERLİ SULTAN HAMAMI Hanzede Hamamı Sultan II.Beyazıt’ın oğlu Şehzade Mahmut’un kızı Hançerli Fatma Sultan tarafından 1524 yılında yaptırmıştır.Bir diğer adı da Hançerli Hamamı’dır. Bursa Pir Emir Mahallesi’nde bulunan bu hamam günümüze harap ve kısmen yıkılmış olarak gelebilmiştir (Ziyarete kapalıdır)

SURP HIRAŞDEGABET ERMENİ KİLİSESİ

ERMENİ OKULU (Harabe olarak günümüze ulaşmıştır)

BLAKHERNA (BLAKHERNAİ) KİLİSESİ VE AYAZMA

FERRUH KETHÜDA CAMİİ İstanbul'un Balat semtinde, Ayvansaray Mahallesi, Mahkemealtı Caddesi üzerinde yer alır. Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamı Semiz Ali Paşa'nın kethüdası yani kahyası olan Ferruh Ağa tarafından 1562-63 tarihinde inşa ettirilmiştir. Mezarı caminin ön tarafındaki hazire içinde bulunmaktadır.

BALAT KAPISI

YANBOL SİNAGOGU Bizans döneminde Bulgaristan'ın Yanbol yöresi Yahudileri tarafından kurulan Yanbol Sinagogu 18 yy da yeniden inşa edilmiştir. Balat'ta bulunan en eski iki sinagogdan biridir.

AHRİDA SİNAGOGU İstanbul'un Fatih ilçesinin Balat semtinde, Kürkçü Çeşme Sokağı’nda yer alan sinagogdur. 15. yüzyılın başlarında yapılan ve adını, kurucularının İstanbul'a göçettikleri bugün Makedonya Cumhuriyeti’nde yeralan Ohri kentinden alan sinagog, bugün de İstanbul'daki en geniş kapasiteli sinagogdur. Romanyotlar tarafından kurulan bu sinagog, Romanyotlar Sefaradların altında asimile olmalarıyla zamanla Sefarad sinagogu haline gelmiştir.Tuğla ve yığma taştan inşa edilmiştir. Sinagogun tevası (dua kürsüsü) bir gemi pruvasını andırır. Yapının avlusunda bir midraş (okul) bulunmaktadır. Sabetaycıların peygamberi Sabetay Sevi'nin İstanbul'da ibadet etmek için ziyaret ettiği tek sinagogdur.

AGORA MEYHANESİ Müzeyyen Senar ve Zeki Müren gibi billur seslerden duyduğumuz muhayyer kürdi makamındaki muazzam bir şarkı vesilesiyle duydu çoğumuz Agora Meyhanesi’nin ismini. İsmet Nedim Saatçi’nin, eşinin şiir defterinden kendisi için bestelemesini istediği şiirle hayat bulmuş bu eser. İç titreten sözlerin şairiyse İzmirli Onur Şenli. Şiir, Balat’ın meşhur Agora Meyhanesi namına yazılmış gibi gelse de rivayete göre Şenli bu dizeleri aşkının acısından uzaklaşmak için gidip kendini alkole verdiği İzmir’in Agora meyhaneleri semtinde yazmış. Öyle ya da böyle; Balat’ın Agora Meyhane’siyle özdeşleşmiş bir kez bu sözler.

BULGAR KİLİSESİ (Demir Kilise, restorasyon nedeni ile ziyarete kapalıdır) Fatih’te, Haliç kıyısında, Ayvansaray Caddesi ile Mürsel Paşa Caddesi arasında inşa edilen kilise; milliyetçilik akımının etkisiyle, Fener Ortodoks Patrikhanesi’nden bağımsız olarak kendi kiliselerini kurmak isteyen Osmanlıdaki Bulgar azınlık tarafından inşa edilmiştir. Bulgarlar 19 yy.da kilise yapımı için devletten izin aldıktan sonra, ilk etapta Mürsel Paşa Caddesi’nin diğer yakasına “Metoh” adı verilen bir papaz evi inşa ettirmişlerdir. Günümüze ulaşan bu evin inşaatı yapıdaki yazıta göre 1850 yılında tamamlanmıştır. Bu yapı tamamlandıktan sonra yolun karşısına  küçük bir ahşap kilise bina edilmiş; daha sonraları demir iskelet sisteminin kullanıldığı günümüzdeki kilise, yıkılan ahşap kilisenin yerine inşa edilmiştir. Yapının projesi İstanbul Ermenilerinden Mimar Hovsep Aznavur’a çizdirilmesiyle birlikte, uygulama projesi için uluslararası çapta bir yarışma tertip edilmiş ve yarışmayı kazanan Avusturya firması R. Ph. Wagner tarafından, yapı ilk olarak fabrika bahçesine kurulmuş ve eksikleri tamamlanmıştır.Tuna ve Karadeniz yoluyla İstanbul’a getirilmesinden sonra, yapı bugünkü yerine monte edilmiş ve 1898 yılında törenle açılmıştır.Demir malzemeden prefabrik olarak inşa edilen Stephan Kilisesi, haç görünümündedir. Yan nefleri üç metre ve orta nef ise altı metre genişliğe sahip olan yapının mimari üslubunda neogotik ve neobarok tarzın etkileri görülür.  Kilisenin çan kulesinde bulunan farklı boyutlardaki altı çanın üzerinde Sveti Stefan Kilisesi için Rusya’da döktürüldüğü yazılıdır.

BULGAR OKULU (Restorasyon nedeni ile kapalıdır)

ÇIFIT ÇARŞISI Çıfıt, Osmanlı döneminde Yahudilere verilen isim. 1492’de İspanyol engizisyonundan kaçan Yahudiler, Osmanlı tarafından Balat’a yerleştirilmiş.Balat’ta, Osmanlı’nın tek tip ihtiyaca cevap veren çarşılara karşın, birçok şeyi bir arada bulundurdukları/ sattıkları dükkanlar kurmuşlar. İşte böylece Yahudi Çarşısı ( Çıfıt Çarşısı) oluşmuş. Leblebiciler Sokağı olarak da anılan çarşıda günümüzde Türk esnaf çoğunlukta. Eski usulde hizmet veren ayakkabı tamircisi, şekerci, kasap, eczane, terzi,fırın ve daha birçok ihtiyacınıza cevap verecek dükkanı bir arada bulabilirsiniz.

BALAT EVLERİ

ÇANA SİNAGOGU (Sadece kapısını görmek mümkündür)

FENER EVLERİ

KIRMIZI MEKTEP (Fener Rum Okulu, normalde ziyaretçi almazlar ama bazen avluya girmeye müsaade ediyorlar)

MUHLİOTİSSA KİLİSESİ (Diğer adı Kanlı Meryem Kilisesi'dir, çok nadir ziyaretçi kabul ederler)

KANTEMİR SARAYI (Günümüzde sadece kapısını görmek mümkün)

FENER RUM PATRİKHANESİ 6. yüzyıldan beri Ortodoksluğun merkezi olan İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne bağlı bu kilise, 1836 yılında inşa edilmiştir. Haliç’in tarihi deniz surlarının ardında yer alan kilisenin içerisinde Bizans dönemine ait mozaikler ve kutsal emanetler bulunmaktadır. 5. yüzyıldan kalan patrik tahtı, Hz. İsa’nın Kudüs’te kırbaçlandığı kabul edilen bir sütun ve üç azizeye ait tabutlar kilisede bulunan değerli eşyalar arasında. 1941 yılında çıkan bir yangınla tahrip olan kilise, 1989’da başlatılan restorasyon çalışmalarının ardından, 1991’de yeniden ibadete açılmıştır. Kilise, pazar günleri 09:15 – 12:20 arasında yapılan pazar ayini dışında her gün 08:30 – 16:00 arasında halkın ziyarete açık.

 

Buluşma Noktası : http://www.placesinistanbul.com/istanbulda-nasil-gidilir-iett-tramway-mihrimah-sultan-cami-edirnekapi.htm?placeID=127&lan=TR
« Son Düzenleme: 09 Eylül 2015, 00:28:33 Gönderen: GeZGiN »

Tags: