Gönderen Konu: Dalışta Altın Kurallar  (Okunma sayısı 12278 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7758
    • insan ve doğa
Dalışta Altın Kurallar
« : 12 Ekim 2009, 19:34:58 »
Yanlız dalınmaz çünkü aşağıda herşeyden uzaktasınızdır. Her hangi bir ekipman arızası, kramp, çaparize düşme, derinlik sarhoşluğu gibi beklenmedik durumları tek başınıza bertaraf edemezsiniz.

İki dalış arkadaşı (BUDDY) bir birinden sonuna kadar sorumludur. Suya girmeden öncesinden sudan tekneye dönünceye kadar bu ikili, et ve tırnak olmalıdır. Eğer iki arkadaş kıyı dalışı yapıyorsa mutlaka kada da bir gözlemci olmasında da büyük yarar vardır.

SİZE EĞİTİMİNİZİN İZİN VERDİĞİ DERİNLİĞİ AŞMAYIN
Limitler tek yıldız dalıcılar için en fazla 18 metre, daha üst seviyedeki dalıcılar için 30 metredir. Sportif amaçlı aletli dalışlar için genel derinlik limiti 30 metredir. Ancak, eğitim amaçlı dalışlarda bu limit, yetkili eğitmen dalıcının nezaretinde dalmak şartıyla 42 metredir. 30 metreyi aşan derinliklere dalış planlanacak ise gerekli ilave emniyet tedbirlerinin alınması ve devamının sağlanması mecburidir.

SPORTİF DALIŞLAR, DEKOMPRASYONSUZ PLANLANMALIDIR
Dekomprasyon beli derinlikte izin verilen sürenin aşılması neticesinde yüzeye çıkarken bekleme yapılmasının gerektiği haldir. Sportif dalışlar dekomprasyonsuz izin verilen dip zamanlarına göre yapılmalıdır.
Dalışlarda emniyet açısından çıkışta 3m de 3-5 dk. emniyet duraklaması yapılmasında fayda vardır. Özellikle 30m nin altına yapılan dalışlarda sıfır dip zamanı aşılmamış olsa bile 3m de 5 dk emniyet duraklaması zorunludur.

ASLA NEFESİNİZİ TUTMAYIN
Sualtında önemli kurallardan biride nefes tutmamaktır. Devamlı yavaş ve derin nefes alın. Düzenli nefes alarak kendimizi sualtındaki basınç değişimlerine karşı korumuş oluruz. Bunu uygularken çıkış hızının 10m / dk. aşmaması gerektiği de akılda tutulmalıdır. En küçük hava kabarcığınından daha yavaş çıkış yapın.

ALKOLLÜ DALMAYIN
Alkol almışken hatta bir gece öncesinden alkol kullandıysanız dalmayın bu derinlik sarhoşluğu riskini arttırdığı gibi dekomrasyon hastalığı riskini de arttıracaktır.

YO-YO DALIŞI YAPMAYIN
Belli bir derinliğe ulaştıktan sonra yükseldiyseniz tekrar dalarak ve yükselerek dalış yapmayın. Bu dekomprasyon hastalığı riskini arttırır. Bunun için dalış öncesi planlamanın iyi yapılarak inilecek max. derinliğin kararlaştırılması ve bu derinliğe inilip çıkışa başladıktan sonra yavaş yavaş yükselerek bir daha derine inilmemesi gereklidir.

DALIŞ GRUPTAKİ TECRÜBESİ EN AZ DALGICA GÖRE PLANLANIR

Dalış planlaması yapılırken gruptaki en zayıf dalgıç göz önünde bulundurularak derinlik ve zaman planlaması yapılmalıdır.

TÜPÜNÜZDE Kİ HAVAYI SÜREKLİ KONTROL EDİN
Özellikle derin dalışlarda tüpünüzdeki havayı sık sık kontrol edin. Hava miktarı 100 bar sınırında iken dönüşe başlamış olmalı ve min. 50 bar ile emniyet duraklamasında olmalısınız.

1. Dalış için uygun raporu verilmesini engelleyen hastalıklar nelerdir?
Orta kulak içine su girmesine yol açacak enfeksiyona, kalorik uyarana bağlı vertigoya neden olabilecek timpanik membran perforasyonu, havalandırma tüpleri gibi durumlar dalışa kontrendikedir.

Orta kulak eşitlemesini bozan başka bir deyimle kulak açmayı engelleyen her türlü patoloji, polip, rinit, ÜSYE gibi durumlarda geçici olarak dalış yapılamaz.

Dış kulakta kapalı hava boşluğu oluşturan böylece dış kulak barotravmasına zemin hazırlayan buşon, eksostoz, osteom gibi patolojiler dalışa engel oluşturur.

Meniere hastalığı ve benzeri kronik vertigo nedenleri sualtında oryantasyon kaybına yol açacağından sakınca yaratır.

Basınç değişimlerinin iç kulakta yıkım oluşturmasına zemin hazırlayan stapedektomi, orta kulak protezleri ve mastoid kemiği ilgilendiren kronik mastoidit, mastoid fistülü gibi patalojiler dalışa kontrendikedir.

Regülatör ağızlığının kullanımını olumsuz etkileyecek her türlü oral ya da maksillofasiyal deformitesi bulunanların dalması sakıncalıdır.

2. Dalış raporu verirken göz muayenesinde nelere dikkat edilmelidir?
Numaralı maske ile dalmasına karşın basınç ölçeri, dekompresyon tablolarını, saati, pusulayı göremeyen yakın görüş kusuru bulunanlar ile bir aygıt kullanmadan dalış eşini, tekneyi, dalış alanını göremeyecek düzeyde görme kusuru bulunanlar dalamazlar.

Sportif dalışlarda renk körlüğünün bir önemi yoktur. Yeterli görme keskinliğine ve alanına sahip olmak koşuluyla glokomu olanlar, retina dekolmanı geçirmiş ve halen risk altında olmayanlar ile kataraktlılar dalabilirler.

Son zamanlarda geçirilmiş bir oküler cerrahi ya da radikal keratotomi ise maske içinde bulunan havanın barotravma kaynağı olabilmesi nedeniyle dalışa engeldir.

3. Dalış raporu verdiğimiz kişinin ruhsal durumu da değerlendirilmeli midir?
Evet. Paniğe yol açabilecek düzeydeki klostrofobi, ağır depresyon, manik durumlar, alkolizim, uyuşturucu ya da uyarıcı ilaç bağımlılığı, dalış için uygun olmayan motivasyon olgularında dalış kesinlikle yasaklanmalıdır. Hekimin bu tip kişilerin dalması sırasında gözönünde bulundurması gereken bir konu da dalış eşinin ve acil bir durumda kurtarıcıların da yaşamlarının tehlikeye atılacağıdır.

4. Epilepsi öyküsü olanlar dalış yapabilir mi?
Diğer sporlardan farklı olarak sualtı ortamında dalgıcın her an tam bilinçli olması gereklidir. Epileptik bir kişi atletizmle uğraşabilir. Oysa sıradan bir nöbet, sualtında yaşamla bağdaşmayacaktır. Bu nedenle epizodik bilinç kaybı öyküsü olanlar, nöbet geçirenler, SVA ya da geçici iskemik atak öyküsü olanlar dalamazlar. Çocukluk çağı febril konvülziyon öyküsü olanlar olgu temelinde ele alınabilirler. Dalışın başlı başına migren krizlerini ortaya çıkardığı ve sualtında özellikle kusma gibi komplikasyonların dalgıçları çok güç durumda bırakacağı gözönünde bulundurulmalıdır.

5. Nörolojik bir hastalığı olanlar dalış yapabilir mi?
Nörolojik sekeli, medulla spinalis yaralanması öyküsü olanlar, benzer biçimde daha önce dekompresyon hastalığı geçirip nörolojik defisiti bulunanlar, sekel bırakmış kafa travması geçirenler dalmamalıdır.

İntrakraniyal operasyon geçirenlerin, demiyelizan bir hastalığı bulunanların, beyin tümörü bulunanların ve kafaiçi anevrizma ya da vasküler başka bir malformasyonu bulunanların dalması sakıncalıdır.

6. Kan hastalıkları dalış için kontrendike midir?
Orak hücre hastalığı, açıklanamayan anemi, polisitemi ya da lösemi dalışa kontrendikedir.

7. Kalp ve damar sistemi hastalığı olanların dalış yapması uygun mudur?
Geçirilmiş miyokard enfarktüsü, anjina ya da kroner arter hastalığı durumlarında dalış izni ayrıntılı muayenelerin sonucunda uzman kişiler tarafından verilir.

Kardiak septal defektlerde, aort ya da mitral stenozda dalış sakıncalıdır.

Su içine batma, soğuk, dalma refleksi gibi uyaranlar kendi başlarına kalpte ritm değişikliklerine yol açabilir. Ayrıca bu grup patolojiler egzersize normal kardiyovasküler yanıtı da bozarlar. Bu nedenle ritm bozuklukları bulunanların dalmaları sakıncalıdır. Tam kalp bloku, ikinci derece kalp bloku, egzersiz kaynaklı taşiaritmi, paroksismal atrial taşikardili ya da senkop ataklı Wolf-Parkinson-White sendromu, sabit hızda kalp pili kullanımı, egzersize normal kardiyovaksküler yanıtı bozan ilaç kulanımı bu kapsamda ele alınmalıdır.

Egzersize toleransı kısıtlıyacak düzeydeki arteriyel ya da venöz periferik damar hastalıkları da dalışa kontrendikedir.

Retinal, renal, kardiyak ya da vasküler yıkım oluşturmuş hipertansiyon dalışa engel oluşturur. Hangi yaşta olursa olsun 140/90 mm Hg’lik arteriyel basınç üst sınır kabul edilmelidir. Tuz kısıtlaması, kilo kaybı, diüretik kullanımı ile bu sınırın sağlanması kabul edilebilir. Beta bloker ve diğer ilaçlarla kontrolde ise daha ayrıntılı muayenelere gereksinim vardır.

8. Solunum sistemi hastalıklarının hangilerine dalış izni verilmez?
Solunum sistemi ele alınırken dikkat genellikle hava hapsine yol açabilecek lezyonlara yönelir. Akciğer çıkış barotravmasına yol açabilecek böylesi bir durum sualtı hekimliğinde en çok sakınılan sonuçlara yol açar. Bu nedenle radyolojik olarak saptanan bül, kavern ve kavitasyonlar, egzersiz ve soğuk havanın tetiklediği astım nöbetleri; kronik obstrüktif akciğer hastalığı dalıştan kesin elenme nedenidir. Çocukluk çağı astımlarında dalış izni ayrıntılı özel muayeneler sonucunda uzmanlarca verilmelidir.

Spontan pnömotoraksı olanların sağlam akciğerinde de benzer durumun gelişmesi diğer insanlara oranla daha anlamlı derecede fazladır. Gerek dalışın pnömotoraks gelişimine yol açabilmesi, gerek böylesi bir durumun basınç altında yaratabileceği tehlikeler gözönüne alınarak dalış izninin verilmesi gerekir.

9. Şeker hastalarının dalış yapması sakıncalı mıdır?
İnsüline bağlı diyabet durumunda dalış, sualtında bilinç kaybı ve boğulma riski nedeniyle sakıncalıdır. İnsüline bağlı olmayan diyabet olgularında ise eğer hipoglisemik atak öyküsü bulunuyorsa aynı kapsamda ele alınmalıdır.

Gaz hapsine yol açabilecek her çeşit karın duvarı hernisi cerrahi olarak onarılmadıkça dalışa kontrendikedir. Benzer biçimde sindirim sistemi barotravmasına kaynaklık edebilecek parösefageal ya da hiatal herni dalışa engeldir. Hiatus hernisi ayrıca karın içi basıncın artması ile reflü ösefajite de neden olabilir.

10. Gebelik ya da karın içi basıncı değiştirilebilen durumlarda dalışa izin verilir mi?
Her ne kadar bu konuda fetüs ile ilgili teratojenik ve iskemik çalışmalar yeterli değilse de gebelik durumunda dalış uygun bulunmamaktadır.

İstanbul Üniv. İstanbul Tıp Fak. Deniz ve Sualtı Hekimliği AD Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Şamil Aktaş


Vücut
Vücut organlarının çalışma sistemi ve dalışlarda bu organlara, sualtındaki etkilerin neler olacağı hakkında bilgiler verir. Bu bilgileri sualtı sporu yapacak olanların, mutlaka öğrenmesi gerekir.

Bilindiği gibi insan vücudu, alışmış olduğu hava basıncının altında yeryüzündeki yaşamını sürdürür.

Bu organların sağlıklı çalışması ( atmosfer ) hava basıncının normal olmasıyla orantılıdır. Aksi halde hava basıncının düşmesi veya yükselmesi iç ve dış organlarımızı etkileyerek çeşitli hastalıklara yol açabilir. Bu nedenle vücut organlarımızı tanımalı ve konumuzla ilgili yapacağı etkileri öğrenmeliyiz.

İnsan vücudu milyarlarca hücreden oluşmuştur. Bu hücreler alınan gıdalarla beslenirler. Hücrelerde canlılık havadaki oksijenle yanan karbonhidratların ( şeker, yağ vb. ) enerji meydana getirmesi sonucunda oluşur.

Burada canlılığın en önemli faktörlerinden biri olan oksijen insanlarda solunum yolu ile alınıp kullanıldıktan sonra karbondioksit olarak dışarı atılır. Ancak bu işlemlerin yapılabilmesi için de vücut ısısının 36 – 37.5 santigrat derecede olması gerekir. Bu derecenin altına düşmesi halinde hipotermiya meydana geleceğinden insan ölebilir.

İnsanın vücudunu beyin ve sinirler, kalp ve damarlar, kemik ve kaslar, akciğer, mide, bağırsaklar, böbrek, karaciğer vb. organlar meydana getirir.

Vücut Boşlukları :
İnsan vücudunda bilindiği gibi hava boşlukları vardır. Bunlar Sin uslar, akciğerler, orta kulak, mide,bağırsak, göğüs ve karın Boşluklarıdır. Bunun yanı sıra basıncın değişmesi ile havanın hacimin de de değişiklikler olur. Su altında basıncın artması vücut boşluklarında bulunan havanında değişmesine ve bu boşlukların etkilenmesine sebep olur.

Vücut boşluğumuzda bulunan akciğerlerimizle yaptığımız solunum esnasında aldığımız havada, hacim olarak % 78,06 ağırlık olarak %75,40 oranında azot gazı, ( 1 lt. azot gazı 1,25 gr. ), hacim olarak % 20,94 ağırlık olarak % 23,20 oranında oksijen gazı ( 1 lt. oksijen gazının ağırlığı 1,43 gr. ), ayrıca havada soy gazlar ( asal gazlar ) % 0,96 hacim olarak, % 1,29 ağırlık olarak bulunurlar. Dalışlarda bu gazların zamanında dışarıya çıkmaması ve derinlere indikçe su ciğerinden emilen havanın basıncı ile suyun basıncı, bu boşluklardaki basınçla eşit ölçüde ayarlanmazsa bazı arızalara yol açar.

Örneğin; Burun kanaması, baş ağrısı, kulak sancıları, denge bozulması, bayılma vb. tehlikelerle karşılaşılabilir. Soğuk algınlıkları, öksürük , bademciklerin şişmesi, dolu sinuslar vb. olduğunda suya girmemelidir.

Beyin ve Sinirler ;
Bir insanın sağlıklı yaşayabilmesi, iradesini kullanarak beyninde depolanmış bilgileri, sinirleri vasıtasıyla vücudunu olumlu yönde yönetmesi için kullanmaktır.

Soğuk ve derin sulara başlıksız,elbisesiz ve terli olarak girmekle beyin ve sinirlerde şok ve kramplara sebebiyet verilebilir. Ayrıca dalışlarda yorgun uykusuz ve alkollü olmamalıyız.

Kalp ve Kan Dolaşımı ;
Kalp vücudumuzun beslenmesinde ve onarılmasında rol oynayan kanı damarlar vasıtasıyla hücrelere kadar göndererek dolaşımın meydana gelmesini sağlar.

Su altında artan basınç, vücudun uzun zaman su altında kalmasıyla vücut ısısının düşmesi kanın dolaşımını güçleştirir. Gövdeye kıyasla baş, kol ve bacaklar da ısı daha çabuk düşer. Derin nefes alıp uzun zaman tutmak, tok karnına dalış yapmak, aşırı su altında kalmak, ani ve hızlı hareketlerden kaçınmakla kalbinizi kuruyabilirsiniz.

Akciğerler ;
Solunum akciğerlerde meydana gelir. Havanın içinde bulunan gazların kana geçmesi sonucunda oksijen, karbondioksit gazı haline dönüşür. Azot, karbondioksit ve diğer havada bulunan gazların dışarı atılması akciğerle nefes alıp verilmesi sonucunda meydana gelir. Dalışlarda derin nefes alarak, uzun zaman bu havayı kullanmaya çalışmak, vücudu alıştırmadan aletli veya aletsiz derin dalışlar yapmak, aletli dalışlarda su yüzüne çıkarken nefes tutmak, su altında sık sık nefes alıp vermek akciğerlerin yorulmasına sebep olur.

Akciğerleri yoran sebepler.

Aletli dalışlarda;

Kötü bir regülatörün su altında direnç göstererek çalışması.

Regülatör diyaframının merkezi ile akciğer merkez inin bir birlerin den uzak olması ve regülatörün iyi ayarlanamaması.

Regülatörde fazla ölü hava boşluğunun bulunması.

Havayı idare etmek için tüplerin iktisatlı kullanılmak istenmesi.

Temiz olmayan koku yapan tüplerle dalışlar.

Şnorkelli ve serbest dalışlarda;

Sezon başı nefes açma çalışmalarındaki zorlamalar.

Şnorkelin 35 - 40 cm. den fazla uzun olması.

Sık sık nefes alıp vermek.

Mide ve Bağırsaklar ;
Bu organlar vücudun beslenmesi için alınan besin maddelerinin sindirilmesinde görev yaparlar. Dalışlarda mide ve bağırsakların dolu olması, basınç altında çalışmalarını daha da güçleştirecek, kalbin daha fazla çalışmasına ve yorulmasına, mide ve bağırsaklarda meydana gelen birikimlerin vücut fonksiyonlarının bozulmasına da sebep olacaktır.

Su altı dalışı yapan bir kişinin daha fazla beslenmeğe ve kalori almaya gereksinimi vardır.

Yenen besin maddeleri hazmedilmeden tok karnına yapılan dalışlar doğru değildir. Gerekli kaloriyi dalışlardan birkaç saat önce almak lazımdır. Karbonhidrat zenginliği sebebi ile şeker, çikolata, bal, pekmez vb. besinleri profesyonel dalgıçlar, balık adamlar ve yüzücüler yaptıkları faaliyetler sırasında enerji kaybını ve üşümeyi önlemesi açısından almaktadırlar.

Böbrekler ;
Bu organımızın görevi kanın temizlenmesini sağlamaktır. Kanı süzerek içinde meydana gelmiş olan zararlı maddeleri idrar yolu ile dışarı atar.

Böbreklerin korunması gereklidir. Böbreklerin üşütülmesi sonucu iltihaplara ve hastalıklarına sebep olursanız bu balıkadamlığınızın sonu olabilir. organlarının çalışma sistemi ve dalışlarda bu organlara, sualtındaki etkilerin neler olacağı hakkında bilgiler verir. Bu bilgileri sualtı sporu yapacak olanların, mutlaka öğrenmesi gerekir.

Bilindiği gibi insan vücudu, alışmış olduğu hava basıncının altında yeryüzündeki yaşamını sürdürür.

Bu organların sağlıklı çalışması ( atmosfer ) hava basıncının normal olmasıyla orantılıdır. Aksi halde hava basıncının düşmesi veya yükselmesi iç ve dış organlarımızı etkileyerek çeşitli hastalıklara yol açabilir. Bu nedenle vücut organlarımızı tanımalı ve konumuzla ilgili yapacağı etkileri öğrenmeliyiz.

İnsan vücudu milyarlarca hücreden oluşmuştur. Bu hücreler alınan gıdalarla beslenirler. Hücrelerde canlılık havadaki oksijenle yanan karbonhidratların ( şeker, yağ vb. ) enerji meydana getirmesi sonucunda oluşur.

Burada canlılığın en önemli faktörlerinden biri olan oksijen insanlarda solunum yolu ile alınıp kullanıldıktan sonra karbondioksit olarak dışarı atılır. Ancak bu işlemlerin yapılabilmesi için de vücut ısısının 36 – 37.5 santigrat derecede olması gerekir. Bu derecenin altına düşmesi halinde hipotermiya meydana geleceğinden insan ölebilir.

İnsanın vücudunu beyin ve sinirler, kalp ve damarlar, kemik ve kaslar, akciğer, mide, bağırsaklar, böbrek, karaciğer vb. organlar meydana getirir.
« Son Düzenleme: 09 Ekim 2011, 14:32:18 Gönderen: GeZGiN »

Tags: