Gönderen Konu: Söğüt - Bilecik  (Okunma sayısı 5380 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı GeZGiN

  • Yönetici
  • DoğaKolik
  • *****
  • İleti: 7750
    • insan ve doğa
Söğüt - Bilecik
« : 25 Ekim 2011, 20:29:32 »
Söğüt; Bilecik ilinin bir ilçesidir. Osmanlı Beyliğinin ilk başkenti olarak bilinir. 1231 yılında Thebasion adını taşırken Anadolu Selçuklu komutanı Ertuğrul Gazi tarafından İznik Rum İmparatorluğundan alınmıştır ve kendisine Selçuklu hükümdarı II. Mesut tarafından Domaniç ile birlikte verilmiştir. Osmanlı döneminde önce Sultanönü sancağının merkeziyken, sonra merkezin Eskişehir e taşınmasıyla bu sancağa bağlı bucağa dönüşmüştür. 1648 yılında Anadolu vilayeti Bursa sancağının Lefke (bugün Osmaneli) kazasına bağlı bıcaktı. Daha sonra Anadolu eyaletine bağlı merkezi Bilecik olan Ertuğrul sancağının sınırlarına katıldı. En son Hüdavengidar vilayetine bağlı Ertuğrul sancağına bağlı kazaydı. Kutuluş savaşında 3 kez Yunan işgaline uğramış ve 6 Eylül 1922 de işgalden yanmış bir şekilde kurtulmuştur.

Söğüt ilçesi kuruluşa ve kurtuluşa önderlik etmiş tarihi önemi olan bir ilçemizdir. Bilecik bölgesi ; Şehy Edebali ‘ si Dursun Fakıh’ ı ve Ertuğrul Gazi ‘si ile tarihimizde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca kuyulu mescit, Darul Eytam, Hamidiye İdadi’ si Çelebi Mehmet Camii, Hamidiye Camii, Kaymakam Sait bey çeşmesi, Ertuğrulgazi Türbe Alanı, Metris Tepe Şehitliği ve benzerleri ile bir çok tarihi esere ev sahipliği yapmaktadır. Bölge her yıl Geleneksel Ertuğrul Gazi’yi anma ve Yörük Şenlikleri ile Türkiye ve Türkiye Cumhuriyetlerinden gelen onbinlerce insana ev sahipliğinin yanında devletin en üst protokolünün bir araya geldiği şölen yeridir.

Tarihi Eserler
ERTUĞRUL GAZİ TÜRBESİ
Ertuğrul Gazi ’nin mezarı, 1281-1285 yılları arasında ilk defa Osman Bey tarafından açık mezar olarak düzenlenmiştir. Çelebi Mehmet Bey döneminde türbe şeklinde üzeri kapatılmıştır. III.Mustafa 1757 yılında büyük bir onarım yapmıştır. Zaman içerisinde bu binanın yıpranması sebebi ile II. Abdülhamit Han 1886 yılında bugünde ayakta duran türbeyi inşa ettirmiştir. Türbe altıgen bir planda üstü kubbeli ve doğu tarafına bir  antre ilave edilerek yapılmıştır. Duvarları bir sıra taş, üç sıra tuğla ile örülmüştür. Kubbe kurşunla kaplanmış alt sırada bulunan üç pencere ile aydınlatılmıştır.

ÇELEBİ SULTAN MEHMET CAMİİ
Çelebi Sultan Mehmet tarafından 1414-1420 yılları arasında yapılmıştır. Dikdörtgen planı, bir büyük ana kubbe ve on bir küçük kubbesi, bir minaresi kuzey,doğu ve batı taraflarından üç giriş kapısı olan ulu bir camidir. İç mekanın aydınlanması için kubbe üzerine fener konulmuştur. Ana kubbe dört taş sütun üzerine oturtulmuştur. Kubbeler ve iç mekan son devir nakışları ile süslenmiştir. Bu camii 'Çarşı Camii' diye de bilinmektedir. Cami Abdülhamit han döneminde büyük bir onarımdan geçirilmiştir. Geçmişte büyük bir vakfiyesi olduğu rivayet edilen cami Söğüt’ün merkezinde avlusundaki ulu çınarlarla geçmişi günümüze taşımaktadır.

DAR'UL EYTAM (YETİMLER YURDU)
Sultan Reşat zamanında, devrin kaymakamı Sait Bey tarafından Hamidiye İdadisine ek olarak yaptırılmış, duvarları taştan iki katlı bir binadır. Giriş kapısı üzerinde bulunan yirmi iki parça çiniden , on bir parçası düşerek kırılmış, kalan onbir parçası ise Söğüt Etnografya Müzesi’nde koruma altına alınmıştır.

DURSUN FAKIH TÜRBESİ
Dursun Fakih, Şeyh Edebali ’nin damadı, Osman Bey’in bacanağıdır. Doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmemektedir. Karamanlı olduğu bilinen Dursun Fakih, Şeyh Edebali ’den Tefsir, Hadis, Fıkıh ve Usul ilimleri talim etmiştir.Osman Bey ile birlikte pek çok gazaya ve fetihlere katılmıştır. Katıldığı bu seferlerde askerlerin imam hatipliğini ve vaizliğini yapmıştır. Devletin bağımsızlığının bir nişanesi olan Osman Bey adına ilk hutbeyi Karacahisar’da okuyan Dursun Fakih Osmanlı Devleti’nin ilk kadısıdır. Türbesi ilçeye bağlı Küre beldesinde, Söğüt-Bilecik karayolu yakınında huniyi andıran bir tepe üzerindedir.

ERTUĞRUL  GAZİ MESCİDİ (KUYULU MESCİD)
Ertuğrul Gazi aşiretiyle birlikte Söğüt'e geldiğinde Aktopraklı mevkiine yerleşmiştir.
Bu yerleşim yerinin Söğüt Çayı kenarında inşa edilen mescit, küçük mütevazı bahçe içerisinde bir ibadethanedir. İnşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir.
Kare planında tek kubbeli ve minaresi bulunan mescidin kuzeyinde son cemaat yeri mevcuttur. Bahçesinde günümüzde üstü kapatılmış olan birde su kuyusu bulunmaktadır. Kuyulu Mescit adı da buradan gelmektedir. Mescit mekan ve plan olarak asıl hüviyetini korumakla birlikte zaman içerisinde büyük bir değişikliğe uğramıştır.

KAYMAKAM ÇEŞMESİ
1917 tarihinde Sultan Reşat döneminde Kaymakam Sait Bey tarafından yaptırılmıştır. Neoklasik ölçülerde ve dört tarafındaki Kütahya çinileri ve süslemeleri ile küçük zarif bir eserdir.

HAMİDİYE CAMİİ (ÇİFTE MİNARELİ CAMİİ)
II. Abdülhamit Han tarafında 1905 yaptırılmıştır. Kare planı tek kubbesi çift minaresi vardır. Duvarlar kırımızı kesme taşlardan örülmüş, kubbesi kurşunla kaplanmıştır. Camiye kuzey tarafından neoklasik alınlıklı kapıdan son cemaat yerine girilir. Pencere aralarında panolar yapılmak suretiyle çiniler yerleştirilmiştir. Cami Hamidiye İdadisi olarak bilinen bina ile birlikte karşı karşıya inşa edilmiştir. Çift minaresinin mimarisi dikkat çekicidir. Minareleri sebebi ile Çifte Minareli Cami olarak da bilinir.

İSA SOFİ TÜRBESİ
İlçeye bağlı Borcak Köyü’nde bulunan türbe, kare planlı, üzeri kubbeli, moloz taş ve tuğladan inşa edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde yaşamış olan İsa Sofi bilgin, gönül dostu, ermiş ulu bir insan olarak bilinir. Ayrıca çevrede Sır Hoca, Kara Tekin, Kamuran Tekke,Taşça Dede, Kumral Dede, Süleyman Bey  isimleri ile anılan türbe ve yatırlar da mevcuttur. Ancak bunlar hakkında yeterli bilgiler bulunmamaktadır.

HAMİDİYE İDADİSİ
Hamidiye Cami’si ile birlikte II. Abdülhamit Han tarafından yaptırılan iki katlı taştan yapılmış bir binadır. Cephesinde giriş kapısı üzerinde, İstanbul’da yaptırılmış dokuz manda arabası ile taşınarak getirilen bir Osmanlı Arması yer almaktadır.

Ulaşım
Ulaşım açısından Bilecik’e 23 km, Eskişehir’e 50 km, dir. İlçeden her gün saat 21:00’a kadar Eskişehir’e, 20:00’a kadar Bilecik’e otobüs seferi yapılmaktadır. Öğrencilerimizin % 80’ i Marmara Bölgesinde ikamet ettiklerinden ulaşım sorunu yaşanmamaktadır. Bilecik ve Eskişehir illerinde birer tane tren istasyonu mevcuttur. Eskişehir ilinin büyük şehir olması nedeniyle, buradan Türkiye’nin her yerine ulaşım mümkündür.

Kıyafetler
Köyde yaşayan kadınlar şalvar,ferace oyalı yazmaları sürekli kullanmaktadır. Kasaba merkezinde etek,bluz,manto türü giysiler giyilmekle beraber oyalı yazmalar, ferace ve şalvarda kullanılmaktadır. Bazı köylerde özel iş giysisi olarak pamuk iplikte dokuma şalvar kullanılır.
Düğün,nişan, bayram gibi özel günlerde kadınlara ait yörede kullanılan farklı giysiler bulunmaktadır. Bunlar "Sitare" denilen kırmızı üzerine beyaz çizgili, geniş dökümlü ve "Mare" denilen geniş kesimli şalvarlar; şalvar üzerine giyilen ceket ve ceket içine yakasız,beyaz,önü süslü, dantelli ve boncuklu gömlekler giyilir. Bele gümüş yada altın kemerler takılarak ortasına krepler iliştirilir.

Baş örtüsü olarak krep, ayağa da güllü çorap ve ayakkabılar giyilir. Bununla birlikte " Pürçekli,Kenarı boncuklu, pullu" olarak adlandırılan kıyafetler, el dokuması çataklı,alacalı,pütükare,katıksız,ipekten güvez rengi gömlekler" de giyilmektedir. Bugün eflatun renginde kadife atlas ve sırma işlemeli giysilerde kullanılmaktadır.

Yörede kadınlar, süs eşyaları olarak gümüş ve altın bilezikler, gerdanlıklar,beşi birlikler ve küpe gibi takılarla gümüş kemer ve oyalar kullanmaktadırlar. " Çiçek, Biber, Dut, Kılçık, Yelpaze, Karanfil, Hanım beğendi, Bey beğendi, Koca, Yanış, İki Elti, Güllü, Lale" gibi oya çeşitleri mevcuttur.

Erkek giysilerinde eski dönemlerde kolları ve nü ipekle çitilenmiş el dokuması gömlek, geniş ağlı çuhadan yapılmış şalvar, bele sarılan yün kuşak, nakışlı örme yün çorap ve üstüne saçaklı yada yollu poşu bağlanmış fes bulunurdu. Günümüzde kasaba merkezinde erkekler günün modasına uygun giyinmektedirler. Köylerde de aynı giyim ve kuşam yanında kasket ve örme bere diyenler görülmektedir.

 
« Son Düzenleme: 25 Ekim 2011, 20:47:51 Gönderen: GeZGiN »

Tags: