DoğaKolik - Doğanın Harikalarını Doğakolik ile Keşfedin

GEZGİNİN DÜNYASI - TRAVELLER'S WORLD => İL İL TÜRKİYE => ANTALYA => Konuyu başlatan: GeZGiN - 20 Temmuz 2014, 12:36:14

Başlık: Olympos / Antalya
Gönderen: GeZGiN - 20 Temmuz 2014, 12:36:14
Antik çağda korunaklı ve saklı konumundan dolayı bölgeye korku salan korsanların yerleşim yeriydi Antalya’nın Olympos’u. Bugün ise ağaç evleri, bungalovlarıyla sessizliğin ve doğayla iç içe bir yaşamı tercih eden gezginlerin yeri.

Kıyıya yakın dağlardan geçen Lykia (Likya) Yolu’na denk geldiğim anlarda yüzümü güneye çevirip Akdeniz’i seyre dalmıştım. Bey Dağları’nın güneyinde denize doğru inen yamaçların, kayalıklardan oluşan bir boğazın ardındaki vadi tabanına oturan Olympos, gözden ırak, dünyadan uzak bir vahayı andırıyordu. Doğuda kalan Phaselis antik kentiyle birlikte denizin dağlarla buluştuğu korunaklı koylarda sayısız efsanelere kulak vermiştim. Çam ağaçlarının yükseldiği yamaç düzlüklerinde narenciye bahçelerinin ve olmadık yerde bitiveren defnelerin gölgesinde Lykia’nın eski kentleri saklıydı. Benim izlediğim yol, iki yamaç arasında dar bir boğazın düzlüklerine kurulu bu eski kentlerden Olympos’ta bitiyordu.

[attachimg=1]

Yöre halkının Kavuşuk Boğazı dediği denize açılan vadi boyunca ağaç evlerden oluşan pansiyonlar, kampingler ve antik kentin kalıntıları sıralanıyordu. Yeşilin denizle buluştuğu yerde Çıralı’ya doğru uzayan sahili dolduran insanların çoğu sükûneti tercih edenlerden oluşmuştu. Doğru ya! Olympos, yakın tarihte, sessizliğin, huzurun ve doğayla iç içe bir yaşamı tercih eden gezginlerin yeri olarak bilinegelmişti. Özellikle 1980’li yıllardan itibaren, sükûneti arayanların ve gözden ırak olması nedeniyle karavanlı turistlerin, sırt çantalı gezginlerin, ruhsal yolculuğa çıkan insanların tercih ettiği Olympos’un bugünkü durumunu, köyün muhtarı Halil Karataş’la konuşmuştum. Olympos’un esasen yakın mesafede yer alan kuzeydeki dağ sırtlarına kurulu Yazır köyünün bir mahallesi olduğunu söyleyen Karataş, 1980’li yıllardan bugüne birçok şeyin değiştiğini anlatmıştı. Öncesinde bugün Olympos olarak bilinen mevkide köylülere ait meyve bahçeleri bulunuyormuş. 1980’li yıllarda karavanlarıyla gelen, çadırlarını kurup kamp yapan insanlarla birlikte farklı bir dönem başlamış Olympos’ta. İlk başlarda daha çok yabancı turistler, özellikle Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar gelmiş. Daha sonra Olympos tanınmaya başlayınca gürültüden, kalabalık kentlerden kaçan sırt çantalı gezginler de gelmeye başlamış.

Bölge sit alanı ilan edildikten sonra sahilde yer alan lokantalar, restoranlar içeriye doğru taşınmış. Gelen turistler de bu bölgede karavanlarıyla, çadırlarıyla konaklamaya başlamış. Köylüler de gelenlerin ihtiyaçlarını karşılayan ürünler satmaya, onlara kalabilecekleri yerler temin etmeye başlamış. Sit alanı betonarme yapıları da yasaklayınca ağaç evler yapılmaya başlanmış. Önceleri basit usulde yapılan bu evler giderek bungalovlar haline gelmiş, pansiyonlara dönüşmüş. Dışarıdan gelip arazi kiralayıp ya da satın alıp pansiyon yapanlar da olmuş. Şimdi tamamı ağaç evlerden oluşan pansiyonların, restoranların, barların yer aldığı Olympos’un hem dokusu hem de ziyaretçi profili değişmiş. Giderek günübirlikçi tatilciler, çevrede yer alan tatil köylerinin, büyük otellerin düzenlediği turlarla Olympos’u birkaç günlüğüne görmeye gelenlerin sayısı artmış, eski müdavimler ise başka yerlere gider olmuşlar.     

Kent ismini ise Strabon’a göre kuzeyde yer alan Olympos Dağı’ndan almış. Fakat bunu kanıtlayan kesin bir belge bulunmamış. Antik dönemde tanrıların yaşadığına inanılan yüksek dağlara Olympos isminin verildiği biliniyor. Bölgede yaşayan Yörüklerin dilinde ise bu kutsal dağ, Tahtalı Dağı olarak isimlendirilmiş. Tarihte bölgeye korku salan Korsan Zeniketes’in yurdu olarak bilinen Olympos, korunaklı ve saklı konumundan dolayı korsanların yerleşim yeri olmuş.

Olympos, sahilde halkın Deliktaş dediği yerden itibaren Çıralı köyünden ayrılır. Aynı sahilin devamı niteliğinde olan bu iki yerleşkeden Olympos, Antalya’nın Kumluca; Çıralı da Kemer ilçesine bağlı. Çıralı sahili aynı zamanda nesli tükenmekte olan caretta caretta kaplumbağalarının da yuvalama yeri. Sahilin ardında kalan bölge köy alanını oluşturuyor. Yazır köyü gibi Çıralı köyü de dağınık yerleşimlere sahip. Fakat bu sefer dağınıklığa sebep olan engebeli yamaçlar değil, aksine düzlük bir alan üzerine kurulu narenciye ve türlü meyve bahçeleri.

Bahçelere kurulu evler ve pansiyonlar tarımsal faaliyetlerle iç içe olduğundan agro-turizmine de örnek niteliğinde. Antalya’nın birçok kıyı şeridine göre Çıralı kendi kendine yeter bir turizm sektörüne sahip. Çıralı sahilinin hemen ardında set misali uzayıp giden ağaçlar hem bölgenin kumul özelliğini koruyor hem de tarımsal faaliyetlerin devamını sağlıyor.

Antalya’nın diğer turizm bölgelerinin dışında farklı özellikleri olan Olympos, daha çok gençlerin rağbet ettiği bir yer. Diğer yerlere göre pahalı olmayan tatil olanaklarına sahip Olympos’a gelenler ağırlıklı olarak sürekli burayı tercih edenlerden oluşuyor. Gürültüden, kalabalıktan uzak olan Olympos, aynı zamanda sanatçıların ve entelektüellerin de tercih ettiği bir yer. Ağaç evlerden oluşan pansiyonların yanında gece ve eğlence hayatı da geniş ağaç evleri andıran barlarda sürüyor. Müzik ve sanat çizgisi farklı, daha çok etnik unsurlar barındıran eserleriyle bilinen gruplar sahne alıyor. Köyün muhtarı Halil Karataş ve yaz dönemleri Olympos’ta sahne alan gruplardan Baro Banda’nın üyeleri, geleceğe dair uluslararası kültür ve müzik festivali projeleri olduğunu söylemişlerdi. Dünya müziklerini ve kültürlerini birleştirmeyi amaçlayan, üç gün sürecek olan festival projesi üzerine çalışıyorlar. Baro Banda gibi Lüksus grubu da yaz dönemleri Olympos’ta sahne alan grupların başında geliyor. Müzik gruplarının burayı tercih etmelerinin tek sebebi sahne alma amacı değil. Lüksus grubu vokali Alper Bakıner de Olympos’ta bulunmalarının sahneye çıkmak dışında özel tercihleri olduğunu dile getiriyor. Hatta grubun temelleri Olympos’ta atılmış.

Çıralı’dan doğuya doğru, kıyıdan daha içeride olan ve ormanlık alanın başladığı yamaçlarda öyle bir yer var ki binlerce yıldır sönmeyen, kaya diplerinden yükselen alevlere sahip. Alevlerin asıl sebebi kaya diplerinden sızan doğal metan gazı. Mitolojide Chimera, günümüzde ise Yanartaş diye adlandırılan tepeye dair tarih boyunca birçok efsane ve hikâye anlatılagelmiş. Büyük ozan Homeros, İlyada Destanı’nda bu yerden söz eder. Hikâyeye göre Ephyra Kralı Glaukos’un oğlu Hipponoes yanlışlıkla bir av partisinde kardeşi Bellerophontes’i öldürür.

Yurdundan sürülür, Argos Kralı’na sığınır. Onu öldürmeyi kendisine yakıştıramayan Argos Kralı, genci Lykia Kralı’na gönderir. Lykia Kralı da onu öldürmek istemeyince çareyi Olympos Dağı’nda yaşayan aslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu ve ağzından alevler saçan, bölgede yaşayanlara kötülük yapan canavar Chimera ile dövüşmeye zorlamakta bulur. Bellerophontes, kanatlı atı Pegassos’a atlar ve dehşet saçan canavarla savaşmaya gider. Bellerophontes Pegassos ile gökyüzünden hızla inerken Chimera aldığı mızrak darbesiyle yerin yedi kat altına gömülür. Tepedeki kayalıkların dibinden yükselen ateşin yer altında alevler saçmaya devam eden Chimera’ya ait olduğu söylenir. Başka bir inanışa göre de olimpiyat ateşi yine buradan doğmuş. Olympos Dağı ve dağın devamı niteliğinde olan tepede yanan alevler, olimpiyat meşalesinin Chimera’nın sönmeyen ateşinin sembolik ifadesi olduğuna dair rivayetlere neden olmuş.

Yanartaş şimdi yaz dönemlerinde bu mitolojik hikâyelere tanık olmak ve eşsiz bir manzara eşliğinde güneşin batışını izlemek isteyen yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri haline gelmiş durumda. Ormanın ortasında Chimera’nın sonsuz ateşinin kızıllığıyla denizin akşam maviliği birleşince geçmişten gelen mistik bir duygu her yeri sarıyor.


REHBER OLYMPOS

NASIL GİDİLİR
Antalya Körfezi’nin batı kıyısında, Kemer ile Adrasan arasında yer alan Olympos’a ulaşmak için öncelikle Antalya’ya gelmek gerekiyor. Antalya’dan hareket edildiğinde, Ulupınar’a kadar sahil yolunu izlemek gerekli. Ulupınar’dan güneydoğu yol ayrımında Olympos levhası karşınıza çıkar. Antalya Otogarı’ndan Finike, Kumluca, Kaş yönüne giden minibüsler sizi Olympos sapağında indirir. Buradan vadiye inmek için minibüse binmeniz gerekiyor. Bu noktada bir çay bahçesi bulunuyor. Olympos ile Çıralı aynı sahili paylaşıyor.

KONAKLAMA
Minibüsle vadiye inerken yol boyunca sağlı sollu ağaç evlerin ve bungalovların yer aldığı işletmeler göreceksiniz. Limon ve portakal ağaçları arasındaki işletmeler çadır kurmaya izin veriyor. Artık birçok ağaç evde bile klima var. Bungalovlarda bir gecelik konaklama 50-120 TL arasında değişiyor. Klimalı ve içinde ayrı banyosu olan odaların fiyatları daha yüksek oluyor.

Her yerde bir gecelik konaklama ücretine sabah ve akşam yemekleri dahil. Yemekler toplu halde yeniyor. Çoğu yerde birkaç çeşitten oluşan yemekler, lüks aramıyorsanız tatmin edici. Öğle yemeklerini kaldığınız yerde yiyebilirsiniz. Alışveriş yapacağınız bir market de mevcut. Sahilde lokanta bulunmuyor.

Çıralı ise daha çok aile tipi pansiyon ve kamp alanlarının olduğu bir bölge. Fiyatlar Olympos’a göre daha pahalı. Burada çok sayıda market ve lokanta var. Şezlong tipi şemsiyeler de mevcut. Kullanmak için market veya lokantalardan mönü almanız yeterli. Hafta sonları sahilde boş yer bulunmuyor.

GEZİLECEK YERLER
Olympos’a özel aracınızla giderseniz civarda gezilecek birçok yer mevcut. Yaklaşık 3 kilometrelik uzunluğu bulunan sahile 10 dakikalık bir yürüyüşle ulaşılıyor. Sahile giden yol aynı zamanda antik kentin de girişi. Antik kente ve sahile girerken bilet almak gerekiyor. Burada Müze Kartı’nızı kullanabilirsiniz. Eğer uzun süre kalmayı düşünüyorsanız 7.5 TL’lik Plaj Kart adı altında satılan toplu giriş bileti alabilirsiniz. Bu kart 10 gün süresince yapılacak 10 giriş için geçerlidir. Sahil, Caretta caretta’ların yumurtlama alanı olduğu için şemsiye dikmek, ateş yakmak, akşam fener ile dolaşmak yasak. Sahile 06:00-22:00 saatleri arasında giriş çıkış yapabiliyorsunuz. Gündoğumunu sahilden izlemek epeyce keyifli. 

Akdere’yi izleyen yolun iki tarafı da Olympos antik kentinin kalıntılarıyla çevrili. Kentin kuzeybatısında uzanan bataklığa dönüşmüş gölün güney kıyısında beş metre yüksekliğinde, tapınağa ait olduğu sanılan anıtsal bir kapı bulunuyor. Derenin güneyinde Helenistik devir özelliği gösteren bir rıhtım kalıntısı var. Kentin tiyatrosu derenin güneyinde, anıtsal kapının tam karşısındaki tepenin yamacında. Deniz kıyısı yakınlarında bir Ortaçağ kalesinin kalıntıları görülebilir. Lykia tipi mezarlardan farklılık gösteren çok yazıtlı mezarlar derenin güney kesimindeki bir yamaçta.

Tatilciler arasında en popüler yer Yanartaş ya da Çıralı adıyla bilinen Chimera. Burada yeraltı gazlarının bulundukları çatlaklardan yeryüzüne çıkmasıyla doğal meşaleler oluşuyor. Ateşin bulunduğu yer antikçağda Olympos’un Baştanrısı Hephaistos’un kutsal alanıydı. Özellikle akşamları ve günbatımında gitmek gerekiyor. Buraya işletme sahipleri hemen hemen her akşam tur düzenliyor. Yanınıza el feneri almayı unutmayın. Özel araçla gitmek isteyenler Olympos’tan anayola çıkıp Çıralı sapağından saparak Yanartaş tabelalarını izlemeli. Buraya, 30 dakikalık dik bir patika yürüyüşüyle ulaşılıyor.

Buradaki tatilinizin bir gününü Phaselis’e ayırabilirsiniz. Antalya-Finike sahil yolunun 50. kilometresinde yer alan Phaselis antik kenti, İÖ 690’da Rodoslu kolonistler tarafından kurulmuş. Birçok koloni şehri gibi yarımada üzerinde kurulan şehrin ana liman, kuzey ve güney olmak üzere üç limanı var. Phaselis’te toprak üstünde görülen kalıntıların hepsi Roma devri ve sonrasına ait. Özel aracı olmayanlar antik kente ulaşmak için anayoldan Finike yönüne giden dolmuşlara binmeli. Sizi antik kentin kapısında indirecekler. Buradan çam ağaçlarıyla kaplı bir yoldan 15-20 dakikalık bir yürüyüşle antik kente varıyorsunuz. Tarihi kalıntıları gezdikten sonra adeta bir akvaryumu andıran denize girip serinleyebilirsiniz. Eğer vaktiniz varsa dönüşte Ulupınar’da yemek molası verebilirsiniz. Ulupınar’ın sahip olduğu ormanlık arazi ve debisi yüksek suların bir arada olması bölgeye olan ilgiyi arttırıyor.

Çıralı yol ayrımından 10 kilometre sonra soldaki Çavuşköy (Adrasan) levhası dönemeçli bir yoldan Adrasan Koyu’na ulaşır. Burası, doğanın kucağında sakin bir tatil geçirmek isteyenlerin gözbebeği. Olympos Beydağları Sahil Milli Parkı’nın batı bölümündeki plaj, 2.5 kilometre uzunluğunda. Plajın gerisinde, köy deresinin oluşturduğu kum tepecikleri arkasında, doğal göllere sahip araziler bulunuyor.
 
Olympos Teleferik: Teleferikle 2 bin 365 metredeki Tahtalı Dağı’na çıkabilirsiniz. Teleferik alt istasyonu Çamyuva ve Tekirova arasında bulunuyor.  Gidiş dönüş bilet fiyatı 50 TL. Kemer, Çamyuva gibi birçok turistik merkezden servis var. Tepede bir lokanta da mevcut.

ÖNEMLİ TELEFONLAR
Çavuşköy Belediyesi    242-883 50 02
Sağlık Ocağı    242-883 52 52
Jandarma    242-883 51 86